16 Mayıs 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Banu YAŞAR

Çocuk gelişiminde iki dönem


A+ | A-

İnsan hayatında özellikle iki dönemde, gelişim ve değişim oldukça hızlıdır. Bunlardan ilki, 0-1 yaş, ikincisi ergenlik dönemidir. Çocuk doğumundan bir yaşına kadar neredeyse konuşacak ve yürüyecek fiziksel olgunluğa erişir. Boy ve kilo olarak büyümenin yanı sıra, zihinsel olarak da hızlı bir gelişim gösterir. Bu zaman diliminde bebekle ne kadar çok konuşulursa ve ne kadar çok şey görürse, dokunursa; zihninde o kadar çok, yeni sinirsel bağlantı oluşur. Her anlamdaki gelişim için, ilk yıllar asla atlanmaması gereken, telafisi zor yıllardır. Her bir dönem diğerinin üzerine konan bir yapı gibidir. Bu sebeple sağlam olmayan katlar diğer süreçleri de zayıflatır.

Karakter oluşumunda, genlerle getirilen özellikler yanında, bilhassa okul öncesinde aile içindeki öğrenmelerin de payı oldukça büyüktür. Gözlemleyerek,taklit ederek, kopyalayarak birçok davranış kalıbını aile içinde kendisi de fark etmeden öğrenir. Anne babanın kendi kişilik yapıları, hayatı nasıl yaşayıp nasıl yorumladıkları, birbirlerine nasıl davrandıkları çocuk için adeta bir kayıt malzemesidir. Çocuk ilk orijinal kayıtlarını aile içi ilişkilerden yapar. Bu kayıtlar, hayatı boyunca hiç silinmeden, her an izlerini ve tesirlerini gösterecek, yaşadığı anılar olarak kararlarını, seçimlerini ve duygularını etkileyecektir. Karakterinin şekillenmesinde en çok payı olan ve en çok hatırladığı duygular bu ilk yıllara ait olanlar olacaktır. İlk çocukluk çağında duyulan kelimeler, öğrenilen dualar, görülen güzellikler gerçek anlamda asla unutulmaz. Yaş ilerledikçe, hatta orta yaşla birlikte yaşanan her olayda yeni çağrışımlar olarak karşımıza çıkar.

Her çocuk, mizacında sadece ona has olan özellikleri taşır. Bu özellikler ona daha anne karnındayken hamuruna konan niteliklerdir. Bazen aynı anda doğan ikizler bile birbirinden o kadar farklıdır ki. Biri daha çok ağlarken, tuttururken, diğeri bekleyebilen, daha sakin ve sukunetli olabilmektedir. Bu da gösteriyor ki, doğuştan getirilen mizaç üzerine çevre faktörü ve özellikle ailede öğrenilenler de eklenince karakterin esas temelini oluşturuyor. Bu temel yapı, az çok değişimlerle hayat boyunca gelişmeye ve değişmeye devam ediyor. Büyüdüm ve artık ‘’oldum’’ demek hatalı olur çünkü sürekli büyüyoruz. Her geçen sene, algılarımızı, duygularımızı, hayatı yorumlayış tarzımızı tekrar tekrar değiştiriyor.

İnsan hayatındaki ikinci hızlı gelişim dönemi ise, ergenlik dönemi demiştik. Bu dönem kişiliğin adeta şöyle bir sarsılıp, tekrar oturması beklenilen zaman dilimidir. Öğrenilen bütün kalıplar adeta tekrar sorgulanır.

Doğruluğu, geçerliliği yeniden test edilir. Bu süreç sancılı olmakla beraber, sağlıklı geçirildiğinde sağlam ve oturmuş bir kişiliğin de güvencesi olur. Bu döneme kadar çocuğumuzla kurduğumuz ilişkinin niteliği, kalitesi sağlıklı bir ergenlik döneminin habercisi olur. Duygularımızı, korkularımızı ve sevgimizi dürüstçe ifade edebilmeyi, sevgimizi koşulsuz verebilmeyi başarabilmişsek eğer, ona karşı görevimizin çoğunu yapmış oluruz sanırım. Zaten mükemmel anne- baba olmak maharet değildir, çoğu zaman “yeterince iyi’’ olmak, daha dürüstçe ve etkileyicidir.

Ve son olarak diyebiliriz ki, çocuklarımızın karakter yapısının şekillenmesinde bizim rolümüz gerçekten büyük, ama inanın onlar da bizim büyümemizde ve olgunlaşmamızda oldukça etkin bir role sahipler. İnsan bazen düşünüyor; acaba hayatı kim kime öğretiyor? Onlar mı bize, biz mi onlara?..

16.05.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (12.05.2010) - Yetişkin hiperaktifler

  (09.05.2010) - Duyguyu doğru ifade edebilmek

  (05.05.2010) - En büyük cömertlik kabul etmektir

  (02.05.2010) - Takıntı hastalığı

  (25.04.2010) - Almak ve olmak

  (23.04.2010) - Nasıl bir özgüven?

  (18.04.2010) - Bana eskimeyen bir şey söyle...

  (14.04.2010) - Çocuğumuzu yeniden fark etmek

  (07.04.2010) - İlk çocuk olmak zordur

  (04.04.2010) - Ve bir gün...

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Yeni Asya Gazetesi - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat-Promosyon - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım