Hüseyin EREN |
|
Taksitle satılmak |
Tüketim tekerliğini hızla döndürerek cepleri delen kredi kartlarını ne derece sorguluyoruz? Uzak ihtiyacı taksitlere bölerek hazır hâle getirmesi gerçekten hayatı zorlaştırmıyor mu? Ödemede zorlanma, vaktini ona tahsis etme, meşguliyeti arttırarak zihin karıştırma; kartların en masumundan zararları. Ya gününde ödenmezse? Gününde ödenirse bir şey olmaz; akıl kabul etse de kalp kabul ediyor mu bu çelişkiyi? Diyelim ki en basitinden bir mal almak istedik, satıcı ile aramıza, banka kredi kartı ile giriyor; hem satandan hem alandan kazanç sağlıyor. Faiz müessesesine kazanç sağlanmış olmuyor mu böylelikle? Bir malı peşin aldığında şu gün şu ödeme vardı diye düşünülmüyor; her ay banka kapısı aşındırılarak yeni kampanyalara muhatap olunmuş olmuyor, şu kadar harcamaya şu kadar bedava gibi reklâmlar dinlenilmiyor. Cüzdan sınırlarını aşan harcama, kanaat ve iktisat duvarlarını yıkmıyor mu? Peşine 24 ay taksit, tûl-i emel rüzgârlarında savrulmak değil mi? Sinsice ceplerimize giren kartlar habersizce bizi satın alıyor; TV’lerin bizi uzaktan kumanda etmesi gibi. Paramız, zamanımız, enerjimiz, zihnimiz, düşüncemiz; taksit katarına bindirilerek bizden uzaklaştırılıyor. AVM’lerde vitrin seyrederek gezmekten, gezdirilmekten avare oluyoruz. Mahalle arasındaki bakkal bile kocaman “kredi kartı geçerlidir” yazıyorsa kaçacak yer var mı? Eynel mefer? Bu ekonomik sistemde sosyal bir gerçeklik deyip de teslim olunuyorsa diyeceğimiz ne olabilir ki? Önce asgarî ödeme tutarı ödeme, sonra ihbarnâme?… Bozulan moraller, boş yere harcanan duygular, işgal edilerek satın alınmış düşünceler… Bir zamanlar bankanın olduğu sokaktan geçilmezken, bugün bankasız sokak neredeyse kalmadığı gibi kartsız cüzdan da az kaldı. Gidiş nereye? Tesettür emri açık ve netken onu konuşmuyor da “başörtünün” yasaklanmasından dem vuruyoruz; sineler sarılmış, kavramlar karıştırılmış, kartlarla kuşatılmışız. Duru bir zihin, sakin bir gönül olmasın da sağlıklı düşünmeyelim diye bütün bu gürültüler. Kendimize kaçmak, kalbimize aklımızla hicret etmedikçe öz yurdumuzda sürgün yaşantıya devam edeceğimize benziyor. Nereye sığınacağız? Allah’ın rahmetinden ümit kesmeden kavram kargaşasından, kart kuşatmasından kaçabildiğimiz kadar kaçacağız; uyarıcı eserlere daha fazla sarılarak, daha çok istiâze ve istiğfar ederek. Hayatın taksiti yok, bir kullanımlık ve de bize peşin olarak verilmiş. 36 ay yaşayacağına dair senedin var mı ki 36 aylık taksite giriyorsun. 05.05.2010 E-Posta: [email protected] |