Güncel |
“Darbeci medya” ile demokrasi engellendi |
Uluslararası Medya Sempozyumunun “Babıali’den Plazalara Medyada İlişkiler” oturumunda konuşan gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz, tek partili dönemde gazetelerin resmî ideolojinin propagandisti olarak çalıştıklarını ve bu durumun çok partili sisteme geçildikten sonra da devam ettiğini belirterek, “Türkiye’de yaşanan darbeler ve müdahaleler hep medya kullanılarak yapılmıştır. Kamuoyu medya tarafından hazırlanarak darbe ortamı oluşturulmuştur“ dedi.
Basın, resmî ideolojinin propaganda aracı oldu
UluslararasI Medya Sempozyumunda konuşan gazetemiz genel yayın müdürü Kâzım Güleçyüz, medyanın yıllarca propaganda aracı olarak kullanıldığını, son dönemde ise bu yaklaşımın değiştiğini söyledi. Bağcılar Belediyesi ve Basın Yayın Birliği’nin birlikte düzenlediği “Babıâli’den Bağcılar’a, Küreselden Yerele” konulu Uluslararası Medya sempozyumu tamamlandı. 3 gün süren programda, Türkiye’den ve dünyadan birçok konuk ağırlandı. “Babıali’den Plazalara Medyada İlişkiler” oturumunda konuşan gazetemiz genel yayın müdürü Kâzım Güleçyüz, medyanın devletle ve toplumla ilişkisini anlattı. Osmanlı’da gazetelerin batıdan gelen fikir ve akımları aktaran bir araç olarak kullanıldığını, oysa Doğu ve Batı’nın farklı yapılara sahip olduklarını söyleyen Güleçyüz, Bediüzzaman’ın 100 yıl önce buna dikkat çektiğini hatırlattı. Güleçyüz, Said Nursî’nin gazetecilere yönelik tavsiyelerini, onun “Edibler edebli olmalı; hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddib olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umumî-i müşterek-i milletten, bitarafane çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini, vicdanınızdaki hiss-i diyanet ve niyet-i hâlisa tanzim etmeli” sözleriyle aktardı.
MEDYA DARBEYE ORTAM HAZIRLANDI
TEK partili dönemde gazetelerin resmî ideolojinin propagandisti olarak çalıştıklarını belirten Güleçyüz, çok partili sisteme geçildikten sonra da bu durumda fazla bir değişiklik olmadığını kaydetti. Güleçyüz, “Son dönemde ortaya çıkan Ergenekon gibi dâvâlarda daha ayrıntılı şekilde gördüğümüz gibi Türkiye’de yaşanan darbeler, müdahaleler medya kullanılarak yapılmıştır. Kamuoyu medya tarafından hazırlanarak darbe ortamı oluşturulmuştur ve aynı medya, darbelerden sonra da darbe şakşakçılığı yapmıştır“ dedi. Son dönemde medyanın nisbeten daha demokratik ve dengeli bir yapıya kavuşmaya başladığını ifade eden Güleçyüz, şöyle konuştu; “Basın artık resmî ideolojinin propagandisti olarak çalışan bir yapılanmadan yavaş yavaş uzaklaşıyor. Nisbeten de olsa demokrasiye sahip çıkan, toplumun taleplerine kulak vermeye başlayan bir yapı oluşuyor. Farklı fikirlerin özgürce ve eşit bir şekilde ifade edildiği, çok sesli bir yapıya doğru gidiliyor. Bu sürecin sağlıklı olarak ilerlemesi gerekiyor.” Medyanın yeni halinin sorgulandığı sempozyumda, Güleçyüz, küreselleşmenin hem olumlu, hem de olumsuz tarafları olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin kendi iç dinamikleriyle yapamadığı demokratik gelişmelerin, Avrupa Birliği standartlarına uyma sürecinde kısmen de olsa gerçekleşmesini olumlu olarak değerlendiren Güleçyüz, küreselleşmenin olumsuz yanının ise, ahlâkî ve manevî değerlerimizle çelişen etkilerinde kendisini gösterdiğini vurguladı.
KÜRESELLEŞME BAĞIMSIZLIK GETİRMEDİ
Küreselden Yerele Uluslararası Medya Sempozyumu’nun sonuç bildirisinde, globalleşen dünyada önemli küresel olaylarda medyanın taraf olduğu ifade edildi. Dünyaca tanınmış medya kuruluşlarından ünlü isimler, akademisyenler, araştırmacılar ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin katıldığı Küreselden Sempozyumun ardından 6 başlık altında bir sonuç bildirisi yayınlandı. Buna göre, dünyadan haber alma imkânlarının küreselleşme sayesinde mümkün olduğu ancak yerel ve ulusal medya farkının ortadan kaldırılamadığı belirtildi. Küreselleşmenin medyaya bağımsızlık getiremediği ifade edilirken, bu durumun medya üzerindeki baskıları da azaltamadığı kaydedildi. Küreselleşen medyanın en önemli işaretinin eleştiri olduğunun belirtildiği sonuç bildirisinde, “Medyanın küresel medya olarak tanımlanabilmesi için eleştiri gücünü koruması gerekir. Medyada küreselleşmenin dünyanın her yanından haber almayı kolaylaştırdı ancak buna rağmen insan duyarlılığını azalttı” denildi. Popülaritesi olmayan bölgelerden gelen haberlerin dünya gündeminde yeterince karşılık bulmadığı belirtildi. Afrika’dan gelen haberlerin Türkiye ve dünya gündeminde yeterince akis bulamadığı ifade edildi. Küreselleşme ve teknolojinin gazetecilik mesleği icra etme biçimini değiştirdiğine değinilirken, “İnternetin yaygınlaşması, blogların artmasıyla pek çok kişi haber vermeye başladı. Artık sıradan insanlar dahi gazetecilik yapıyor. Vatandaş gazeteciliğinde güvenirlik, kalite ve bağımsızlık konularının da tartışılması gerekiyor. Globalleşen dünyada önemli küresel olaylarda medya taraf oluyor. Bu durumda gazetecinin hem kişisel olarak hem de ülke politikasını göz ardı edemiyor” ifadelerine yer verildi.
GAZETECİLER HALKTAN KOPTU
TÜRKİYE Gazetesi Genel Yayın Müdürü Nuh Albayrak Babıâli’den plazalara taşınan gazetelerin kamplaşmalara sebep olduğunu söyledi. Gazetelerin plazalara gelmesinin gazetecilerin arasındaki dostluk ilişkilerini kötü yönde et-kilediğini belirten Albayrak, medya yöneticilerinin gittikçe halktan koptuğunu ifade etti. Milli Gazete köşe yazarı Ekrem Kızıltaş da “Türkiye’de gazeteler çok satmak ister. Çok satmazsan güç sahibi olamazsın, güçlü olamazsan çarkı döndüremezsin anlayışı var” diyerek gazetelerin yayın politikalarını eleştirdi. Kızıltaş, gazete binalarının plazalara taşınmasıyla gazetecilik anlayışının değiştiğini ve meslektaşlarının kendilerini fildişi kulelerde gördüklerini söyledi. |
ELİF NUR KURTOĞLU / İSTANBUL 14.12.2010 |