mu’cize-i rahmet ve bu memlekete harika bir keramet-i
        
        
          inayet-i rabbaniye ve risale-i nur talebelerine harikulâ-
        
        
          de bir ikram-ı İlâhîdir diye itikad edip Cenab-ı Hakka
        
        
          hadsiz şükür ederiz.
        
        
          Marangoz Ahmed’in mektubunda, dârıviran köyünün
        
        
          eski zamanın çalışkan talebelerini andıran fedakâr tale-
        
        
          beler, bizi ve eski zaman talebelerini tahassürle yâd eden
        
        
          medreseden yetişme, risale-i nur talebelerine derin bir
        
        
          sürur verdi. Medrese-i nuriyenin hanımlar talebeleri, ev-
        
        
          rad-ı kur’âniye ile dualarıyla, evratlarıyla çalışkan kalem-
        
        
          lere manevî yardımları çok güzeldir. Bu havalideki
        
        
          hanımlara da tam bir ders olur. Cenab-ı Hak, onlardan
        
        
          ve o medresenin umum talebelerinden ve üstadlarından
        
        
          ebeden razı olsun.
        
        
          Ahmed’in rüyası çok mübarek ve güzeldir. Hazret-i
        
        
          İsa’nın (
        
        
          As
        
        
          ) kuvvetli sedasını işitmek, İsevîlerden kuvvetli
        
        
          bir imdat hizbü’l-kur’ân’a iltihak etmeye işaret olabilir.
        
        
          İkinci adam ve meselesi:
        
        
          risale-i nur talebelerinden
        
        
          bir genç hafız, pek  çok adamların dedikleri gibi, dedi:
        
        
          “Bende unutkanlık hastalığı tezayüt ediyor, ne yapa-
        
        
          yım?”
        
        
          Ben de dedim: “Mümkün oldukça namahreme nazar
        
        
          etme. Çünkü rivayet var. İmam-ı Şafiî’nin
        
        
          (
        
        
          rA
        
        
          )
        
        
          dediği gi-
        
        
          bi, “Haram-ı nazar, nisyan verir.”
        
        
          evet, ehl-i İslâmda, nazar-ı haram ziyadeleştikçe, he-
        
        
          vesat-ı nefsaniye heyecana gelip, vücudunda suiistimalât
        
        
          
            K
          
        
        
          
            astamonu
          
        
        
          
            L
          
        
        
          
            âhiKası
          
        
        
          
            | 181 |
          
        
        
          
            medrese:
          
        
        
          eski dönemde ders
        
        
          okutulan düzenli öğretim kurulu-
        
        
          şu.
        
        
          
            medrese-i nuriye:
          
        
        
          nur medrese-
        
        
          si; Risale-i Nur’ların okunduğu
        
        
          yerler.
        
        
          
            mesele:
          
        
        
          önemli konu.
        
        
          
            mu’cize-i rahmet:
          
        
        
          rahmet mu’ci-
        
        
          zesi.
        
        
          
            mübarek:
          
        
        
          feyizli, bereketli, kutlu.
        
        
          
            namahrem:
          
        
        
          nikah düşen, evlen-
        
        
          meleri dinen mümkün olan.
        
        
          
            nazar:
          
        
        
          bakış.
        
        
          
            nazar-ı haram:
          
        
        
          haram olan bakış.
        
        
          
            nisyan:
          
        
        
          unutma, unutuş.
        
        
          
            razı:
          
        
        
          rıza gösteren, hoşnut olan.
        
        
          
            Risale-i nur:
          
        
        
          Nur Risalesi, Bediüz-
        
        
          zaman Said Nursî’nin eserlerinin
        
        
          adı.
        
        
          
            rivayet:
          
        
        
          Hz. Peygamber’den nak-
        
        
          ledilen hadis.
        
        
          
            sada:
          
        
        
          ses.
        
        
          
            suiistimalât:
          
        
        
          kötü kullanmalar.
        
        
          
            sürur:
          
        
        
          sevinç, mutluluk.
        
        
          
            şükür:
          
        
        
          Allah’ın nimetlerine karşı
        
        
          memnunluk gösterme, gerek dil
        
        
          ile gerekse hal ile Allah’ı hamd
        
        
          etme.
        
        
          
            tahassür:
          
        
        
          hasret çekme, özlem.
        
        
          
            talebe:
          
        
        
          öğrenci.
        
        
          
            tezayüt:
          
        
        
          artma, çoğalma, ziyade-
        
        
          leşme.
        
        
          
            umum:
          
        
        
          bütün.
        
        
          
            üstad:
          
        
        
          öğretici, öğretmen.
        
        
          
            yâd:
          
        
        
          anma, hatıra getirme.
        
        
          
            ziyade:
          
        
        
          Artma, çoğalma.
        
        
          
            dua:
          
        
        
          Allah’a yalvarma, niyaz.
        
        
          
            ebeden:
          
        
        
          ebedî ve daimî ola-
        
        
          rak.
        
        
          
            ehl-i islâm:
          
        
        
          İslâm topluluğu,
        
        
          Müslümanlar.
        
        
          
            evrâd-ı Kur’âniye:
          
        
        
          Kur’ân’da
        
        
          çokca okunan kısımlar, dua-
        
        
          lar, zikirler.
        
        
          
            evrat:
          
        
        
          virtler, okunması âdet
        
        
          olan dinî dualar.
        
        
          
            fedakâr:
          
        
        
          kendini veya şahsî
        
        
          menfaatlerini hiçe sayan, fe-
        
        
          da eden.
        
        
          
            hadsiz:
          
        
        
          sınırsız, sonsuz.
        
        
          
            hafız:
          
        
        
          Kur’ân-ı Kerîm’i tama-
        
        
          men ezberleyen ve okuyan
        
        
          kimse.
        
        
          
            haram-ı nazar:
          
        
        
          haram olan
        
        
          şeylere bakmak.
        
        
          
            hârika:
          
        
        
          olağanüstü.
        
        
          
            harikulâde:
          
        
        
          olağanüstü.
        
        
          
            havali:
          
        
        
          bölge, etraf, çevre, ci-
        
        
          var.
        
        
          
            hevesat-ı nefsaniye:
          
        
        
          nefse
        
        
          ait geçici, çirkin arzu ve istek-
        
        
          ler.
        
        
          
            hizbü’l-Kur’ân:
          
        
        
          Kur’ân taraf-
        
        
          tarları. Kur’ân’ın yolunu takip
        
        
          edenler grubu.
        
        
          
            ikram-ı ilâhî:
          
        
        
          Allah’ın ikram
        
        
          ve ihsanı.
        
        
          
            iltihak:
          
        
        
          karışma, katılma.
        
        
          
            imdat:
          
        
        
          yardım.
        
        
          
            isevî:
          
        
        
          Hz. İsa’nın dininden
        
        
          olanlar.
        
        
          
            itikat:
          
        
        
          kesin inanma, iman.
        
        
          
            keramet-i inayet-i Rabbani-
          
        
        
          ye: her şeyi terbiye ve idare
        
        
          eden Cenab-ı Hakkın yardımı-
        
        
          nın kerameti.
        
        
          
            manevî:
          
        
        
          manaya ait, maddî
        
        
          olmayan.