her nüshada yeniden görüyorum gibi okuyup, tashih edi-
        
        
          yorum. kat’iyen şüphem kalmadı ki, o zahmetli hastalık,
        
        
          o lezzetli, rahmetli vazife-i nuriye için verilmiş. gerçi ha-
        
        
          rekâtımızda namaz ve abdestte sıkıntı veriyor; fakat, has-
        
        
          talıkla ubudiyet, muzaaf sevabı olduğu gibi, bu tashihat-ı
        
        
          vazife-i nuriyedeki zevk, o sıkıntıları hiçe indirdi.
        
        
          
            (1)
          
        
        
          p
        
        
          ?n
        
        
          Ó°s
        
        
          †dGn
        
        
          h p
        
        
          ôr
        
        
          Øo
        
        
          µ
        
        
          r
        
        
          dG …n
        
        
          ƒp
        
        
          °S m
        
        
          ?BÉ n
        
        
          M u
        
        
          ? o
        
        
          c '
        
        
          ¤n
        
        
          Y ! o
        
        
          ór
        
        
          ª n
        
        
          ër
        
        
          dn
        
        
          G
        
        
          Saniyen
        
        
          : sizin nüshalarınızda bazen bir yanlış, birkaç
        
        
          nüshada aynen bulunur. demek mana iyi anlaşılmamış,
        
        
          öyle kalmış. Meselâ, İktisadın ahirlerinde Hüsrev’in haşi-
        
        
          yesinde beşinci satırında, “Ulema ise, masraflarından,
        
        
          mallarının kıymetini bilmedikleri” cümlesi yanlıştır. sahi-
        
        
          hi ise, “Ulema ise, marifetlerinden, mallarının kıymetini
        
        
          bildikleri için...” Hem bu satırın arkasındaki “arkasında”
        
        
          kelimesi yanlış; sahihi, “arasında”dır.
        
        
          ì@í
        
        
          ‡
        
        
          160
        
        
          ·
        
        
          Aziz, Sıddık,Mübarek, FedakârKardeşlerim!
        
        
          dün, altı ehemmiyetli mektuplarınızı aldım. Her mek-
        
        
          tubunuza uzun bir mektup yazmak cidden arzu ederdim;
        
        
          hem de hakkınızdır. Fakat, bu hurufatı yazan Feyzi şahit-
        
        
          tir ki, altı gecedir, altı saat yatamadım. Yalnız bu altıncı
        
        
          gece, bir buçuk saat kadar yatabildim. onun için, bu
        
        
          ehemmiyetli mektuplara kısacık birer cümle ile iktifa edi-
        
        
          yorum.
        
        
          
            ahir:
          
        
        
          son.
        
        
          
            aziz:
          
        
        
          izzetli, muhterem, saygın.
        
        
          
            cidden:
          
        
        
          ciddî olarak, gerçek ola-
        
        
          rak.
        
        
          
            ehemmiyetli:
          
        
        
          önemli.
        
        
          
            fedakâr:
          
        
        
          kendini veya şahsî men-
        
        
          faatlerini hiçe sayan, feda eden.
        
        
          
            gerçi:
          
        
        
          her ne kadar...
        
        
          
            harekât:
          
        
        
          hareketler, davra-
        
        
          nışlar.
        
        
          
            haşiye:
          
        
        
          dipnot.
        
        
          
            hurufat:
          
        
        
          harfler.
        
        
          
            iktifa:
          
        
        
          yeterli bulma, kâfi gör-
        
        
          me.
        
        
          
            kat’iyen:
          
        
        
          katî olarak, kesin
        
        
          olarak, kesinlikle.
        
        
          
            kıymet:
          
        
        
          değer.
        
        
          
            marifet:
          
        
        
          bilme, derin bilgi.
        
        
          
            meselâ:
          
        
        
          örneğin.
        
        
          
            muzaaf:
          
        
        
          kat kat, iki misli.
        
        
          
            mübarek:
          
        
        
          feyizli, bereketli,
        
        
          kutlu.
        
        
          
            nüsha:
          
        
        
          birbirinin aynı olan
        
        
          suretlerin her biri.
        
        
          
            rahmet:
          
        
        
          şefkat, merhamet,
        
        
          bağışlama ve esirgeyicilik.
        
        
          
            saniyen:
          
        
        
          ikinci olarak.
        
        
          
            sıddık:
          
        
        
          çok doğru, dürüst,
        
        
          hakkı ve hakikati tereddütsüz
        
        
          kabullenen.
        
        
          
            tashih:
          
        
        
          basılacak bir eserin
        
        
          dizgilerini kontrol ederek
        
        
          yanlışları düzeltme.
        
        
          
            tashihat-ı vazife-i nuriye:
          
        
        
          .
        
        
          
            ubudiyet:
          
        
        
          kulluk.
        
        
          
            ulema:
          
        
        
          âlimler, bilginler, ilim
        
        
          sahipleri.
        
        
          
            vazife-i nuriye:
          
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          vazifesi, hizmeti.
        
        
          
            zahmet:
          
        
        
          sıkıntı, eziyet, me-
        
        
          şakkat.
        
        
          
            1.
          
        
        
          İnkârcılık ve sapıklık dışında her hâl üzere Allah’a hamd olsun. (Feyzü’l-Kadir, 1:3068, hadis
        
        
          no: 662.)
        
        
          
            | 374 | K
          
        
        
          
            astamonu
          
        
        
          
            L
          
        
        
          
            âhiKası