keramatı aramaz ve ahiret meyvelerini dünyada kopar-
        
        
          maya çalışmaz ve vazife-i İlâhiye olan muvaffakıyet ve
        
        
          halka kabul ettirmek ve revaç vermek ve galebe ettir-
        
        
          mek ve müstahak oldukları şanüşeref ve ezvak ve ina-
        
        
          yetlere mazhar etmek gibi, kendi vazifelerinin haricinde
        
        
          bulunan şeylere karışmaz ve harekâtını onlara bina et-
        
        
          mezler. Halisen, muhlisen çalışırlar, “Vazifemiz hizmet-
        
        
          tir; o yeter” derler.
        
        
          Ve saniyen
        
        
          : seksen küsur sene kıymetinde bulunan ve
        
        
          ramazan-ı şerifin mecmuunda gizlenen hakikat-i leyle-i
        
        
          kadri kazanmak için, risale-i nur Şakirtlerinin şirket-i
        
        
          maneviye-i uhreviyeleri muktezasınca her biri, mütekel-
        
        
          lim-i maalgayr sigası olan
        
        
          
            (1)
          
        
        
          Én
        
        
          æn
        
        
          `dr
        
        
          ôp
        
        
          Ør
        
        
          ZGn
        
        
          h @ Én
        
        
          æ`r
        
        
          ªn
        
        
          Mr
        
        
          Qp
        
        
          G @ Én
        
        
          `f r
        
        
          ôp
        
        
          Ln
        
        
          G
        
        
          gibi tabiratta, “Biz” dedikleri vakit,
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          ’un sadık
        
        
          şakirtlerini niyet etmek gerektir; tâ her bir şakirt umu-
        
        
          mun namına münacat edip çalışsın. Ve bu bîçare ve az
        
        
          çalışabilen ve haddinden çok fazla hizmet ondan bekle-
        
        
          nen bu kardeşinize, o hüsnüzanları yanlış çıkarmamak
        
        
          için, geçen ramazan gibi yardımınızı rica ediyorum.
        
        
          ì@í
        
        
          ‡
        
        
          164
        
        
          ·
        
        
          Birden Hatıra Gelen Bir Meseledir.
        
        
          Her şeyde, her musibette, hususan beşer eliyle gelen
        
        
          zulümlü musibetlerde, risale-i kaderde beyan edildiği gi-
        
        
          bi, iki sebep var: Biri, zahiren esbaba bakan beşerdir, di-
        
        
          ğeri kader-i İlâhîdir. Beşer, zahirî esbaba bakar; bazen
        
        
          
            beşer:
          
        
        
          insan, insanlık.
        
        
          
            beyan:
          
        
        
          açıklama, bildirme, izah.
        
        
          
            bîçare:
          
        
        
          çaresiz, zavallı.
        
        
          
            binâ:
          
        
        
          kurma, dayandırma.
        
        
          
            esbap:
          
        
        
          sebepler, vasıtalar.
        
        
          
            ezvak:
          
        
        
          zevkler.
        
        
          
            galebe:
          
        
        
          galip gelme, üstünlük.
        
        
          
            hakikat-i Leyle-i Kadir:
          
        
        
          Kadir Ge-
        
        
          cesinin esası, mahiyeti.
        
        
          
            halisen:
          
        
        
          halis olarak, halis ve ka-
        
        
          tıksız olduğu hâlde, hilesizce.
        
        
          
            harekât:
          
        
        
          hareketler, davranışlar.
        
        
          
            hariç:
          
        
        
          dışarı.
        
        
          
            hususan:
          
        
        
          bilhassa, özellikle.
        
        
          
            hüsnüzan:
          
        
        
          bir kimsenin veya bir
        
        
          hadisenin iyiliği hakkındaki vicda-
        
        
          nî ve iyi kanaat.
        
        
          
            inayet:
          
        
        
          yardım, ihsan, lütuf.
        
        
          
            kader-i ilâhî:
          
        
        
          İlâhî kader, Allah’ın
        
        
          kader kanunu.
        
        
          
            kıymet:
          
        
        
          değer.
        
        
          
            mazhar:
          
        
        
          nail olma, şereflenme.
        
        
          
            mecmu:
          
        
        
          toplam, tüm.
        
        
          
            mesele:
          
        
        
          konu.
        
        
          
            muhlisen:
          
        
        
          içtenlikle, samimîyet-
        
        
          le.
        
        
          
            mukteza:
          
        
        
          iktiza eden, gereken.
        
        
          
            musibet:
          
        
        
          felâket, bela.
        
        
          
            muvaffakıyet:
          
        
        
          başarma, başarılı
        
        
          olma.
        
        
          
            münacat:
          
        
        
          Allah’a dua etme, yal-
        
        
          varma, Onun manevî huzurunda
        
        
          tazarru ve niyazda bulunma.
        
        
          
            müstahak:
          
        
        
          hak eden, hak etmiş.
        
        
          
            mütekellim-i maalgayr:
          
        
        
          birinci
        
        
          çoğul şahıs.
        
        
          
            nam:
          
        
        
          ad.
        
        
          
            ramazan-ı şerif:
          
        
        
          mübarek,
        
        
          şerefli Ramazan ayı.
        
        
          
            revaç:
          
        
        
          rağbet, kıymet, değer.
        
        
          
            risale-i kader:
          
        
        
          Kader Risalesi,
        
        
          Risale-i Nur’da Sözler mec-
        
        
          muası içinde bulunan 26. söz.
        
        
          
            Risale-i nur:
          
        
        
          Nur Risalesi, Be-
        
        
          diüzzaman Said Nursî’nin
        
        
          eserlerinin adı.
        
        
          
            sadık:
          
        
        
          doğru, gerçek; sözün-
        
        
          de, vaadinde, işinde doğru
        
        
          olan.
        
        
          
            saniyen:
          
        
        
          ikinci olarak.
        
        
          
            sîga:
          
        
        
          kip, fiilin çekiminden
        
        
          meydana gelen.
        
        
          
            şakirt:
          
        
        
          talebe, öğrenci.
        
        
          
            şanüşeref:
          
        
        
          şan ve şeref.
        
        
          
            şirket-i maneviye-i uhrevi-
          
        
        
          
            ye:
          
        
        
          ahirete ait hizmetlerle il-
        
        
          gili manevî şirket, manevî or-
        
        
          taklık.
        
        
          
            tabirat:
          
        
        
          tabirler, ifadeler, te-
        
        
          rimler, deyimler.
        
        
          
            umum:
          
        
        
          bütün, herkes.
        
        
          
            vazife:
          
        
        
          görev.
        
        
          
            vazife-i ilahiye:
          
        
        
          doğrudan
        
        
          doğruya Allah’a ait olan iş ve
        
        
          vazife.
        
        
          
            zahiren:
          
        
        
          görünüşte.
        
        
          
            zahirî:
          
        
        
          görünürde.
        
        
          
            zulüm:
          
        
        
          haksızlık, eziyet, iş-
        
        
          kence.
        
        
          
            1.
          
        
        
          Bizi koru. • Bize merhamet et. • Bize mağfiret eyle.
        
        
          
            | 384 | K
          
        
        
          
            astamonu
          
        
        
          
            L
          
        
        
          
            âhiKası