Sözler - page 456

ç›kmasa idi, flimdi k›rk para ile ald›¤›m›z hâlde, yüz lira-
ya alamazd›k.
Evet bütün istib’at, müflkülât, suubet, helâket, belki
muhaliyet, onu tan›mamaktad›r. Çünkü, nas›l bir a¤aca,
bir kökte, bir kanunla, bir merkezde hayat veriliyor; bin-
ler meyvelerin teflekkülü, bir meyve gibi sühulet peyda
eder. E¤er o a¤ac›n meyveleri ayr› ayr› merkeze ve kö-
ke, ayr› ayr› kanunla raptedilse, her bir meyve bütün
a¤aç kadar müflkülâtl› olur. Hem nas›l bütün ordunun
teçhizat› bir merkezde, bir kanunla, bir fabrikadan ç›ksa,
kemiyetçe bir neferin teçhizat› kadar kolaylafl›r. E¤er her
bir neferin ayr› ayr› yerlerde teçhizat› yap›lsa, al›nsa, her
bir neferin teçhizat› için, bütün ordunun teçhizat›na lâ-
z›m fabrikalar bulunmas› lâz›md›r.
Aynen bu iki misal gibi, flu muntazam sarayda, flu mü-
kemmel flehirde, flu müterakki memlekette, flu muhte-
flem âlemde bütün bu fleylerin icad› bir tek zata verildi¤i
vakit, o kadar kolay olur, o kadar hiffet peyda eder ki,
gördü¤ümüz nihayetsiz ucuzlu¤a ve mebzuliyete ve saha-
vete sebebiyet verir. Yoksa her fley o kadar pahal›, o ka-
dar müflkülâtl› olacak ki, dünya verilse birisi elde edile-
mez.
ONUNCU BÜRHAN
Gel, ey bir parça insafa gelmifl arkadafl! On befl gün-
dür
(HAfi‹YE)
biz buraday›z. E¤er flu âlemin nizamlar›n› bil-
mezsek, padiflah›n› tan›mazsak, cezaya müstahak oluruz.
âlem:
dünya.
bürhan:
delil.
helâket:
mahvolma, mahvolufl.
hiffet peyda etme:
hafiflik ka-
zanma, kolaylaflma.
icat:
yoktan var etme, yaratma.
insaf:
hakk› kabule dayal› ›l›ml›
davran›fl.
istib’at:
ak›ldan uzak görme.
kemiyet:
say›ca.
k›rk para:
eskiden kullan›lan bir
para birimi, 100 para 1 kurufltur.
lâz›m:
gerekli.
mebzuliyet:
bolluk, çokluk.
memleket:
ülke.
misal:
örnek.
muhaliyet:
imkâns›zl›k.
muhteflem:
görkemli.
muntazam:
düzenli.
mükemmel:
noksans›z, ku-
sursuz.
müstahak:
hak eden.
müflkülât:
zorluk, güçlük.
müterakki:
ilerlemifl.
nefer:
asker, er.
nihayetsiz:
sonsuz.
nizam:
kanun; düzen.
raptetmek:
ba¤lamak.
sahavet:
cömertlik.
sebebiyet verme:
sebep ol-
ma.
sinn-i teklif:
bulû¤ ça¤›, insa-
n›n dini emirleri yapmakla
yükümlü oldu¤u ça¤.
suubet:
güçlük, zorluk.
sühulet peyda etmek:
ko-
layl›k kazanmak.
teçhizat:
gerekli araç ve ge-
reçler, cihazlar.
teflekkül:
meydana gelme.
vakit:
zaman, an.
zat:
kifli, flah›s.
456 | SÖZLER
Y
‹RM‹
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
HAfi‹YE:
On befl gün, sinn-i teklif olan on befl seneye iflarettir.
1...,446,447,448,449,450,451,452,453,454,455 457,458,459,460,461,462,463,464,465,466,...1482
Powered by FlippingBook