Sözler - page 458

arkas›ndan, onlara isnat etti¤imiz fleyler tekrar oluyor.
Demek o eserler onlar›n de¤ilmifl, belki zevalsiz birinin
eserleriymifl. Nas›l ki bir ›rma¤›n kabarc›klar› gidiyor; ar-
kas›ndan gelen kabarc›klar, gidenler gibi parlad›¤›ndan
anlafl›l›yor ki, onlar› parlatt›ran, daimî ve yüksek bir ›fl›k
sahibidir. Öyle de, bu ifllerin sür’atle de¤iflmesi, arkala-
r›ndan gelenlerin ayn› renk almas› gösteriyor ki, zevalsiz,
daimî bir tek zat›n cilveleridir, nak›fllar›d›r, âyineleridir,
sanatlar›d›r.
ON B‹R‹NC‹ BÜRHAN
Gel ey arkadafl! fiimdi sana, geçmifl olan on bürhan
kuvvetinde kat’î bir bürhan daha gösterece¤im. Gel; bir
gemiye binece¤iz;
(HAfi‹YE)
flu uzakta bir cezire var, oraya
gidece¤iz. Çünkü bu t›ls›ml› âlemin anahtarlar› orada
olacak. Hem herkes o cezireye bak›yor, oradan bir fley-
ler bekliyor, oradan emir al›yorlar.
‹flte, bak, gidiyoruz. fiimdi flu cezireye ç›kt›k. Bak, pek
büyük bir içtima var. fiu memleketin bütün büyükleri bu-
raya toplanm›fl gibi, mühim ihtifal görünüyor. ‹yi dikkat
et. Bu cemiyet-i azîmenin bir reisi var. Gel, daha yak›n
gidece¤iz. O reisi tan›mal›y›z.
âlem:
dünya.
Asr-› Saadet:
mutluluk asr›, Pey-
gamberimiz ve dört halifenin ya-
flad›¤› devire verilen ad.
as›r:
yüzy›l.
âyine:
ayna.
bürhan:
delil.
bürhan-› tevhit:
Allah’›n birli¤inin
delili, ispat›.
cemiyet-i azîme:
büyük toplu-
luk.
cezire:
ada, yar›mada.
Ceziretülarap:
Arap Yar›madas›.
cilve:
yans›ma, görüntü.
daimî:
sürekli, devaml›.
dalâlet:
iman ve ‹slâmiyetten ay-
r›lmak.
eser:
sanatl› olarak yarat›lan var-
l›klar.
Fahr-i Âlem:
âlemin kendisiyle
övündü¤ü Peygamberimiz.
hafliye:
aç›klay›c› not, dipnot.
içtima:
toplant›.
ihtifal:
tören, merasim.
isnat:
dayand›rmak.
kat’î:
kesin.
küfür:
inkâr.
libas:
elbise.
memleket:
ülke.
mimsiz medeniyet:
prensiplerini
Kur’ân’dan de¤il de felsefeden
alan Bat› medeniyeti; Arapça ya-
z›ld›¤›nda bafl›ndaki
mim
harfinin
kalkmas›yla “alçalma, alçak-
l›k, afla¤›l›k” anlam›ndaki
de-
niyet
kelimesinin olma hâli.
mühim:
önemli.
nak›fl:
iflleme, süs.
reis:
baflkan.
sanat:
ustal›kla yap›lm›fl gü-
zel eser.
sefine:
gemi.
siyer:
Peygamberimizin ha-
yat›n›n bütün safhalar›n› an-
latan ilim dal› ve eserleri.
sür’at:
çabukluk h›z.
t›ls›m:
herkesin bilip de çöze-
medi¤i gizli s›r.
zat:
flah›s, kifli; Peygamberi-
miz.
zemin:
yer.
zeval:
sona erme, yok olma.
zevalsiz:
sona ermeyen, yok
olmayan.
ziyaret:
yan›na gitmek.
zulümat:
karanl›klar.
458 | SÖZLER
Y
‹RM‹
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
HAfi‹YE:
Gemi tarihe ve cezire ise Asr-› Saadete iflarettir. fiu asr›n zulü-
matl› sahilinde, “mim”siz medeniyetin giydirdi¤i libastan soyunup, zama-
n›n denizine girip, tarih ve siyer sefinesine binip, Asr-› Saadet ceziresine
ve Ceziretülarap meydan›na ç›k›p, Fahr-i Âlemi (a.s.m.) ifl bafl›nda ziya-
ret etmekle biliriz ki, o zat, o kadar parlak bir bürhan-› tevhittir ki, zemi-
nin bafltan bafla yüzünü ve zaman›n geçmifl ve gelecek iki yüzünü ›fl›klan-
d›rm›fl, küfür ve dalâlet zulümat›n› da¤›tm›flt›r.
1...,448,449,450,451,452,453,454,455,456,457 459,460,461,462,463,464,465,466,467,468,...1482
Powered by FlippingBook