Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Molanın riski

Avrupa Birliği’nin Türkiye ile üyelik müzakerelerini kısmen dondurma kararının yanlış bir tarafı olduğu açık. Başbakan’ın salı günü partisinin grup toplantısında yaptığı konuşma meselenin bu yanını iyi özetliyor:

‘(...) Ek protokol meselesinde Türkiye’ye haksızlık yapılmıştır. AB’li dostlarımızın henüz yerine getirmediklerini kabul ettikleri bir söz var. Annan planının Rumlar tarafından reddedilmesinden sonra KKTC’ye uygulanan izolasyonları kaldırmayı taahüt etmiştir. Ek protokol imzalarken bunun Kıbrıs Rum yönetimini tanıma anlamına gelmediğini de beyan etmiştik. AB’den bu deklarasyonumuza karşı yaptığı açıklama ile Türkiye’nin tüm üyelere tam uygulaması gerektiğini bildirmiştir. / Hükümetimiz başından beri Türkiye’nin taahhütleri çerçevesinde KKTC’ye izolasyonlar kaldırılmadan tek başına adım atmayacağını, liman ve havaalanlarını Rum gemi ve uçaklarına açmasının ancak bu koşul gerçekleştiği takdirde mümkün olduğunu ifade etmiştir.’

Ama tabii, bu konuşma, Kürşat Bumin’in yazdığı gibi (Yeni Şafak, 13 Aralık), Türkiye’nin 1997 sonbaharında limanlarını Rum bandıralı gemilere kapatmasından önceki duruma neden dönemeyeceğimizi açıklamıyor.

Geçen hafta, eğer AB’nin Türkiye ile müzakereleri askıya almasının hükümetin elini iç politikada da zayıflatacağını yazmıştım. Böyle olmakla beraber, bu kararın Türkiye’nin AB’ye tam üyelik ihtimalinin kapandığı anlamına gelmediğini, bunun sadece söz konusu süreçte kısa bir duraklamaya neden olacağını da gözden kaçırmamalıyız. Öte yandan, AB’nin bu kararı, ister istemez, Kıbrıs meselesinin çözümü konusunda hükümeti daha aktif bir tutum izlemeye ve bu yönde uluslararası düzeyde yeni girişimlerde bulunmaya götürecektir.

Şu da var ki, hükümetin böyle bir gelişmeyi öngörmüş ve bundan kaçınmayı istememiş olması ihtimalini de yabana atmamak gerekir. Başbakan ve Dışişleri Bakanı her ne kadar bu kararın reform sürecini durdurmayacağını söylüyorlarsa da, şimdiki durumda 2007 yılındaki genel seçim sonrasına kadar bu konuda yeni bir adım atılmayacak gibi görünüyor. Hükümetin bu duraklamayı -’mola’yı- önümüzdeki iki önemli seçime hazırlanmak ve sadece bu sorunlara odaklanmak için kullanmayı tercih edeceği tahmin edilebilir. Dolayısıyla, AB’nin müzakereleri kısmen askıya alma kararının, bir yanıyla, hükümetin işine geldiği bile söylenebilir.

Eğer böyleyse, önümüzdeki aylarda iktidar partisinin söyleminde milliyetçilik dozunun gitgide artacağını da beklemeliyiz. Türkiye’ye yapılan haksızlığın hükümet tarafından kamu önünde yüksek sesle dile getirilmesinin, AB’ye karşı kuşkucu bir tutumun arkasında yatan ve toplumuda gitgide yaygınlaşmakta olan ‘ulusalcı’ hassasiyetleri de bir ölçüde yumuşatacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. (...)

Ne var ki, belki bir süreliğine iktidar partisinin işine yarayabilecek olan böyle bir politikanın umulmadık daha büyük maliyetleri de olabilir. Çünkü, bir kere ateşlenen milliyetçiliğin zamanla kontrolden çıkarak, AB’ye tam üyelik de dahil olmak üzere, Türkiye’nin özgürlük ve refah davasına ciddî zararlar verebilecek boyutlara ulaşması işten bile değildir.

Star, 14.12.2006

Mustafa ERDOĞAN

15.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  İlhan Selçuk’un ampulü

  ‘Azıcık emperyal olmak’

  İçine kapanan Türkiye’de ne olur?

  Molanın riski

  Genelkurmay’ın açıklaması ve arka plan...


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004