20 Nisan 2014, Pazar
Yaşadığımız asırda en büyük tehlikenin ne kadar farkındayız. Adeta tanrılaştırdığımız sebepler dünyasında yaşıyoruz. Eski asırların putlarının, totemlerin yerini bu asırda sebepler aldı...
Sebepperest (sebeplere güvenen) insan elindekileri kaybetme korkusu yaşıyor.
Hayatımızda endişelerin olması, kaygılarımızın artması böyle bir sürecin neticesi olarak insanı mahvediyor. İnsanın herşeyi kontrol etme isteği insanı dinin özü olan tevhid algılayışından uzaklaştırdı. İnsan herşeyi kontrol edeceğini zannediyor. Böyle olunca da olaylara tevhid inancıyla bakamıyor. Kendi istediği gibi işler gitmeyince kendini aciz, güçsüz, yetersiz görüp kendine acıyor… “Bu niye böyle oldu? Hak etmedim!” deyip, gereksiz yere kendini önemsiyor..
Varlık ve güç, makam mevki insanı mutlu etmiyor. Çünkü bunların hepsi her an kaybolmaya hedef…
İnsan kendine verilen herşeyin, ama her şeyin emanet olduğunu unutmamalı ve bunun böyle olduğuna gerçekten emin olmalı. Emin olmanın yollarını aramalı. İnsan ancak tevhid inancı ve bilinci ile hüsrandan kurtulabilir. Acıları kaygıları en aza inebilir.
Tevhide inanan kişi herşeyin gerçek sahibini de tanır ve öylece hareket eder. Aradaki sebeplerin aracı olduğunu, şifa verenin de, rızık verenin de, iyilik yapanın da, mal mülk mevki verenin de Allah olduğunu ve onları her an geri alabileceğini de peşinen kabul edip daha huzurlu ve kaygı duymadan yaşar. Hayata ve sahibi olduğu şeylere bağlanmadan yaşar.
Hayatı ve herşeyi emanet olarak kabul edip bu istikamette yaşayan insanın kaybedecek bir şeyi yoktur.
“Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi” sorgulamasını yapabilen insan şayet o ilk sahibin kim olduğunu bulmuşsa emniyet ve güven huzur içinde hayat sürmenin yolunu da bulmuş demektir. Her olay karşısında ve neticesinde buna kendini programlayan insan için dünya bir misafirhanedir. Ve misafirliğin gereğini yapıp daima ev sahibine teşekkür içinde, mahcup, her an kalkıp gidecek duyguduyla hareket edecektir.
O evde kendine ait bir şey olmadığı için kaygılanacağı, korkacağı bir şey de yoktur. Ev sahibi gereğini düşünüp yapmıştır, yapacaktır. Bu yüzden misafir huzurlu ve kaygısızdır… Zira kaybedeceği bir şey yoktur o evde. Herşey Ev sahibine aittir. Kendisinin olmayan şeylere gönlünü kaptırmaz artık misafir.
Okunma Sayısı: 3329
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.