"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ayrımcılığı reddeden âdil bir cumhuriyet

Nimet DEMİR
01 Mayıs 2023, Pazartesi
Nursi’nin imtiyaza mesafeli durduğu, özgürlük, adalet ve meşvereti ise kişiliğinin bir parçası haline getirdiği malum. Dolayısı ile Onun kişiliğini yansıtacak bir yönetim elbette kendisi gibi etnik, dini ve kültürel ayrımcılığı reddeden; özgür, adil ve fikirlere saygılı bir cumhuriyet olacaktır.

Dizi - Nimet Demir: Said Nursi ve Cumhuriyetin Ruhu - 7

 

5- Cumhuriyet ve demokrasi vasıta mıdır?

Demokrasinin bir vasıta olduğu kimileri tarafından ifade edilir. Mesela, liberal Düşüncenin önde gelenlerinden Friedrich Von Hayek’te bu görüşte olanlardandır. Hayek, Kölelik Yolu isimli eserinde bu görüşünü ‘’Demokrasi esas itibariyle, dâhili sulhu ve ferdi hürriyeti korumak için bir vasıta ve faydalı bir usuldür, ancak hatadan hali değildir’’ ifadesiyle belirtir. Hayek, bazı otoriter rejimlerde demokrasilerden daha fazla fikir ve kültür serbestliği olduğunu, demokrasilerin her zaman çoğunluk diktatörlüğüne dönüşme ihtimalinin bulunduğunu, planlı iktisadi benimseyen bir demokrasinin mutlaka otoriterliğe kayacağını belirtir. ‘’Hukuk, Yasama ve Özgürlük’’ isimli kitabında ise, sosyal adalet teriminin ‘’ahlaklı bir taş’’ demek kadar anlamsız olduğunu, yine sosyal adaletin seraptan ibaret bulunduğunu ifade eder. Bir başka yaklaşım Prof. Hüseyin Hatemi tarafından ortaya konulmuştur. Hatemi, demokrasi için vasıta demese de, onu, ulaşılmak istenen amaç için bir yönteme indirger. Hatemi, Hukuk Devleti Öğretisi isimli kitabında ‘’demokrasi, hukuk devleti amacına ulaşmak için ileri sürülen yöntemlerden birisidir. Başka yöntemlerle desteklenmeyen bir demokrasi, çoğunluk diktatörlüğüne yol açabilir ve hukuk devleti ile hiçbir ilişkisi kalmamış olabilir’’ ifadelerini kullanır. Bu görüşten etkilendiğini tahmin ettiğim Sayın Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken, 14 Temmuz 1996 günü Milliyet Gazetesi’nde çıkan Nilgün Cerrahoğlu imzalı söyleşide “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz” ve “Demokrasi amaç değil araçtır” demişti(6).

Hatemi, esasen Şii Doktrini doğrultusunda meseleyi ele alır. O, hukuk devletini atanan nebiler ve onların işaret ettiği velayet-i emr sahiplerinin gerçekleştirebileceklerini, nebinin artık gönderilmemesi nedeniyle bu yolun kapandığını, Gaybeti Kübra dönemi sonuna kadar hukuk devleti açısından en elverişli yönetim olan demokrasi ile idare etmemiz gerektiğini belirtir. Hatemi’nin Şii Doktrini çerçevesinde demokrasiye yakıştırdığı işlev, sadece on birinci imam ile gaip olan on ikinci imamın ortaya çıkacağı zaman aralığında emanetçiliktir. O kadar.

Hayek, 18. yüzyılda Özgürlükçü Okulun kurucuları tarafından geliştirilen ekonomik adalet kuramının 20. yüzyıldaki savunucuları arasındadır. Bu kurama göre, herkes kendi çıkarı doğrultusunda ekonomik girişimlerde bulunursa toplumda kendiliğinden doğal bir denge kurulacak ve ekonomik adalet böylece gerçekleşmiş olacaktır. Bir kişinin mutlu olması toplumun mutlu olması anlamına gelmektedir(7). Hayek’e göre devletin toplumda oluşan doğal halin önünü açmak ve asayişi temin dışında bir görevi yoktur. Sosyal adaleti sağlama, geri kalmış yörelere el atma gibi teşebbüsler doğal hal ile bağdaşmaz. Elbette bu tarz bir anlayışın tabii sonucu yönetimde araçsallık, ekonomide vahşi kapitalizm olacaktır. Dostoyevski’nin ünlü eseri Suç ve Ceza’da bu anlayışın vahşiliğini ifşa eden nefis bir değerlendirme vardır. Romanda, olağan ve olağanüstü insan ayrımı yapılır. Bu ayrımın doğal olduğunu kabul eden roman kahramanının görüşüne göre, çoğunluğu teşkil eden olağan insanlar sadece, azınlığı teşkil eden olağanüstü insanlar için üzerlerine basılarak büyük işler başarılmada hammadde görevi görürler. Said Nursi, topluma bedel bir kişinin mutluluğunu önceleyen görüşü ‘’Kur’an ancak umumun, lâekall ekseriyetin saadetini tazammun eden bir medeniyeti kabul eder’’ ifadesiyle kesinkes reddeder. Hayek’in devlet için biçtiği rol verili ekonomiyle de bağdaşmaz. Günümüz itibariyle, devletin ekonomik hayatta fertlerin girişimlerinin önünü açmakla yetinmediği, özel teşebbüsün kazancı az bularak girmediği veya cesaret edemediği veya düşünmediği pek çok alanlarda gerçekleştirdiği girişimlerle insanlığın önünü açtığı bir gerçektir. Dünyanın en etkili ekonomistlerinden biri kabul edilen Mariana Mazzucato’nun kaleme aldığı Girişimci Devlet isimli kitabından sadece iki örnek; birincisi, bugün herkesin aracında kullandığı novigasyonun işlevini gerçekleştirmesi devletlerin uzaya yolladığı 24 uydunun ortak çalışması sonucudur. İkinci örnek, özel şirketlerin bilişim alanındaki gelişmelerinin neredeyse tamamı, ABD’nin uzay çalışmalarında ulaşılan bilgi ve üretilen teknolojiler üzerine bina edilmiştir.

Özetlersek; cumhuriyetin Roma’da ortaya çıkışından itibaren yaklaşık 2500 yıllık bir gelişim süreci söz konusudur. Bu süreçte demokrasiyle izdivacı gerçekleşmiş; hürriyet, adalet ve meşveret gibi değerlerle kısmen de olsa buluşmuştur. Kant, ‘’Genel Tarih Düşüncesi, Teori ve Pratik, Ebedî Barış ve Ahlak Metafiziği’’ metinlerinde geniş çaplı tanımlamalardan çekinse de “özgür devlet” ten bahsetmiş ve bireysel eylemin gerekli ilkesi olan özgürlük kavramını esasında bir siyasal örgütleniş formu olan devlete nakletmiştir(8). Yine Hans Saner, demokrasiyi ‘’en iyi durumda, halkın egemenliğini kabul eden, ilkesel düzeyde mükemmel olmadığını bilen ve gene, ilke olarak daha adil olmak yönünde değişmeye istekli bir devlet’’ şeklinde tarif etmiştir. Gelinen aşamada; Kant’ın özgür devlet nitelendirmesi, Saner’in biyolojik demokrasi tarifi, Nursi’nin hürriyet, adalet ve meşveretten oluşan ruh üflemesi ışığında cumhuriyet için ne diyebiliriz? Cevabımız; demokrasi ile izdivaç eden cumhuriyet insanın müspet yönünün eseridir ve insanla birlikte tekâmül etmektedir. Ne vasıta, ne de gayedir. İnsanlığın -Nursi’nin tasvir ettiği Müslüman sarayının; yine Nursi’nin tabiriyle, ne ayn ne de gayr olan- aynasıdır. İslam’ın Emin Beldesi, Farabi’nin Medine-i Fazılası, Thomas More’un Ütopyası, Kant’ın Ebedi Barışıdır. Vesselam.

Netice-i kelam;

Said Nursi bir İslam Âlimidir. Ancak Eşref Edip’le yaptığı bir konuşmadan, Onun, müspet ilimlerle, fen ve felsefeyle meşgul olduğunu, hatta bu konularda bazı eserler bile telif ettiğini anlıyoruz. Kaleme aldığı Risale-i Nur’lar da Batı Felsefesiyle meşgul olduğunun izlerini de görüyoruz. Mesela yukarıda adalet-i izafiye bahsinde topluma katılan kişinin menfaatini toplumun menfaatiyle özdeşleştirdiği görüşü Jean Jacques Rousseau’nun Toplum Sözleşmesinden mülhemdir. Keza 21. Lem’a’da yer alan ‘’iğne yapımında iş bölümü’’ Adam Smith’in iktisadi görüşünün ürünüdür. Misalleri çoğaltmak mümkündür. Nursi, gücü, unsuriyeti, menfi milliyeti ve menfaati kutsayan anlayışa şiddetle karşıdır. Ancak Batı Medeniyetinin insanın özgürlüğünü, refah ve mutluluğunu önceleyen anlayışı için ‘’edyanı semaviyenin de netice-i efkârı olan hazır medeniyet’’ tabirini kullanır. Ve sahiplenir. Esasen Nursi, Batıda aklın kazandırdığı müktesebat ile Doğuda vahyin ortay koyduğu semerenin tamamını kucaklar. Nursi’nin bu evrensel yaklaşımından olmalı ki, 2500 yıl önce Roma’da temelleri atılan ve günümüze zenginleşerek gelen cumhuriyet ile yine aynı dönemlerde Yunan’da uygulanan değişip dönüşerek günümüze ulaşan demokrasiyi yadırgamadan benimsemekte, eksikliklerini ikmal için öneride bulunmaktadır. Devletin insanın eseri olduğunu, dolayısı ile onun anlayışını yansıttığını belirttik. Nursi’nin imtiyaza mesafeli durduğu, özgürlük, adalet ve meşvereti ise kişiliğinin bir parçası haline getirdiği malum. Dolayısı ile Onun kişiliğini yansıtacak bir yönetim elbette kendisi gibi etnik, dini ve kültürel ayrımcılığı reddeden; özgür, adil ve fikirlere saygılı bir cumhuriyet olacaktır.

Dipnotlar:

(6) Ruşen Çakır, 6 Kasım 2012, Vatan Gazetesi.

(7) Prof. Anıl Çeçen, Adalet Kavramı.

(8) Buğrahan Fertellioğlu, Kant’ın Politik Felsefesinde Özgür Devlet Tasarımı

—SON—

Okunma Sayısı: 4689
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı