Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dizi Yazı

Mustafa ÖZCAN

Üsküp’ü yakan Neron

Yine Vardar Türklerine gelecek olursak; 1096 yılında başlayan Haçlı seferleri esnasında Bizans’ın bölgede en güvendiği müttefikleri arasında yer alan Vardar-Peçenek Türkleri, Makedonya’ya giren Haçlıları yenilgiye uğrattılar. Haçlılar, Serez üzerinden bölgeyi terk etmek zorunda kaldılar. Bu tarihlerden sonraki yıllarda bölgedeki Türk boyları önce Hıristiyanlaştırıldı, sonra da Slavlaştırıldı. Ancak Selçuklu ve Osmanlı Türkleri bölgede görülmesine kadar Türkçe konuştular ve ayinlerini Türkçe icra ettiler; Gagavuz Türkleri gibi… Osmanlı’nın Balkan topraklarını hızlı bir şekilde ele geçirmesi ve bölgede 550 yıl sürecek olan uzun hakimiyetinde, Osmanlı öncesi bölgede yerleşen Hun, Avar, Peçenek, vesaire Türk boylarının etkisi büyüktür. Makedonya ve civarında Türkler, Bosna’da Begomiller İslâmiyetin bölgeye girişini kolaylaştırmıştır. Esasen rivayetlere göre, bölge ahalisi kuzeyden ve doğudan gelmedir. Sırplar, güney Slavlar olarak bilinirler. Hırvatlar’ın bir şekilde Perslerle akraba olduğu söylenir. Arnavutlar’ın da Karadeniz’in kuzeyinden ve Kafkaslar’dan olduğu yazılmaktadır.

VİA EGNATSİA VE OSMANLILAR’IN YEŞİL KUŞAĞI

Osmanlılar, 1352’de, Gelibolu yakasında Çimpe Kalesini ele geçirdikten sonra, Balkanlar’daki ilk toprak parçasını da topraklarına katmış oluyordu. Bundan sonra, üç koldan süratle bir fetih politikası gerçekleştirdiler. I. Murad, 1362 yılında Edirne’yi almasından sonra, 1364 yılında Sırpsındığı Savaşı, 1371 yılında Çirmen Savaşı ve nihayetinde 1389 yılında Kosova muharebesinde Sırplar ve müttefikleriyle savaşmış ve kendisi de savaş meydanında şehid düşmüştür. Ayrıca Çirmen Savaşı’nda Makedonya Sırp Kralı Vukaşin hayatını kaybetmiş ve bu kesin zafer Makedonya topraklarının hızlı bir şekilde Osmanlı’nın eline geçmesiyle sonuçlanmıştır. Ayrıca Bizans Devleti de bu savaş sonrasında Osmanlı’ya tâbi olmuş ve vergi vermeye başlamıştır. Bu savaş ve sonrasındaki Kosova zaferi Osmanlı’nın Balkanlar’da tartışılmaz üstünlüğünü pekiştirmiştir. Balkanlar’ın yeni efendisi Osmanlı olmuştur. Viyana kapılarına kadar olan toprakların ele geçirilme süreci ve aynı zamanda Makedonya’da uzun yıllar sürecek olan Osmanlı dönemi de bu savaşların en önemli neticeleri arasındadır. Osmanlı Devleti, Makedonya da dahil olmak üzere, fethettiği Rumeli topraklarına Anadolu’nun değişik yerlerinden getirdiği Türk aileleri iskân etti. Yusuf Hikmet Bayur, K. Gersin ve Vasil Kınçov gibi araştırmacılara göre, Makedonya’nın büyük şehir ve kasabalarının nüfus oranlarına bakıldığında, Türklerin diğer milletlere göre nisbî üstünlüğü görülmektedir. Bu iskân politikasıyla, ilk olarak I. Murad zamanında devam eden zaman diliminde, Yörük Türkleri, Rumeli ve özelde Üsküp ile Niş arasına yerleştirildiler.

Bursa’nın kardeş şehri Üsküp, II. Viyana kuşatmasının akabinde zarar görmüş ve 1689’da Avusturyalı General Piccolomani’nin Üsküp şehrini yakmasıyla, Üsküp halkı ilk defa muhacir konumuna düşmüştür. Avusturyalı General, Neron gibi şehri yakmıştır. Üsküp’ten tahliye olanlar İstanbul’a gelmiş ve burada Üsküp mahallesi kurmuşlardı. Üsküp’ün tekrar önemli bir merkez haline gelmesi ne ilginçtir ki, mağlûbiyetle biten 1877-78 Osmanlı Rus muharebesinden sonra olmuştur. Böylece Üsküp iki yüz yıllık bir duraksamaya girmişken, bu savaş neticesinde çok sayıda muhacir bölgeye yerleştirilmiş ve demiryolunun faaliyete geçmesiyle yine büyük merkez haline gelmiş ve canlanmıştır. 1896 yılında şehrin nüfusu 65.003 kişidir.

—Devam Edecek—

Mustafa ÖZCAN

17.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Dizi Yazı

  (16.06.2006) - Balkanları Osmanlı kaybetmedi

  (15.06.2006) - Makedonya ve 28 Şubat

  (14.06.2006) - Sarı Saltık’ın izinde Balkanlar’da

  (13.06.2006) - Bursa-Üsküp hattı

  (12.06.2006) - Deniz Feneri ile suyun öte yakasında

  (05.06.2006) - Çalışan kadına geniş sosyal haklar verilmiş

  (04.06.2006) - Kültür ve inanç şehri: Kum

  (03.06.2006) - İran: Nükleer silâh caiz değil

  (02.06.2006) - Dağa taşa yâ Ali, yâ Hüseyin, yâ Hasan

  (01.06.2006) - İran kadınları günlük hayatın her safhasında

 
 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004