Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Aile

Ramazan hatırlatması: Yardımlaşma ve dayanışma

Kâinata baktığımızda atomlardan yıldızlara, hayvanlardan bitkilere kadar tüm varlıkların arasında bir yardımlaşma olduğunu görüyoruz. Bu yardımlaşmanın neticesi olarak da, her varlık görevini kolaylıkla ve eksiksiz yerine getiriyor. Hiçbiri birine mâni olmuyor. Onlar arasında bir hâsetlik, kıskançlık olmadığı için aralarında bir çatışma da görülmüyor.

Bu yardımlaşma ve dayanışma örneğini biz insanlar da hayatımızda uygulasak eminim ki işlerimizde kısa sürede başarı ve kazanç elde edeceğiz. Konuyu kısa bir hikâye ile biraz açmak istiyorum.

Senelerdir “En İyi Buğday Yarışması”na katılan ve her yıl birinci olan bir çiftçinin o yıl da birinci olması herkesi şaşırtmıştır. Yarışmayı izleyen gazeteciler çiftçiden bu başarısının sırrını öğrenmek isterler. Çiftçi bu sırrın, kendi buğday tohumlarını komşularıyla paylaşmasında yattığını söyler. Gazeteciler bu cevaba çok şaşırırlar: “Onlar sizin rakibiniz olarak yarışmaya katılıyorlar. Buna rağmen ne diye tohumlarınızı onlarla paylaşıyorsunuz?” diye sorarlar. Çiftçi: “Neden olmasın? Bilmiyor musunuz, rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu bakımdan komşularımın kötü buğday yetiştirmeleri demek, benim ürünümün de iyi olmaması demektir. En iyi buğdayı yetiştirmek için, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.”

Yardım etmenin, paylaşmanın insana bir şey kaybettirmediği gibi, ona muhakkak fazlasıyla geri döneceğini biliriz ve bu bilgiyi tecrübelerle yaşamışızdır. Ancak bazı insanlar aksini düşünür, başkasına yardım etmek o insanlara göre bir kayıptır. Ya da boşa harcanan zamandır.

Yardım etmek veya paylaşmak deyince-bu maddî anlamda da olabilir, bilgi paylaşımı anlamında da-birbirimize bir şeyler öğretmek, güzel davranışlara yönlendirmek, ahlâkını düzeltmek de bir yardımlaşmadır. Tanıdığımız ya da tanımadığımız insanlara duâ etmek de bir yardımdır. Yani hepimiz her an birbirimize yardım edebiliriz ve etmeliyiz ki Allah da bize yardım etsin. Bir iken, yardımlaşmamız neticesinde bin dil olalım ki, duâlarımızın kuvvet ve kabul derecesi artsın.

Kur’ân-ı Kerimde ve hadislerde de yardımlaşmanın önemi üzerinde ısrarla durulmuş ve insanlar yardımlaşmaya teşvik edilmiştir. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu zalimlerin eline teslim etmez. Kim kardeşinin ihtiyacını karşılarsa Allah da onun ihtiyacını karşılar. Kim bir Müslümanın sıkıntısını giderirse Allah da buna karşılık kıyamet gününün sıkıntılarından birini ondan giderir. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter.” Maide Sûresi’ndeki âyette de: “Helâlde ve hayırda yardımlaşın, haramda ve günahta yardımlaşmayın” buyrulmuştur.

Bir yardımlaşma ve bereket, rahmet ayı olan Ramazan’ı idrak ettiğimiz şu günlerde; insan olarak birbirimize maddî-manevî yardım etmenin şuurunu taşımalıyız. Öncelikle ailemizden, akraba ve komşularımızdan başlayarak bu güzel davranışı dalga dalga yaymalıyız. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadis-i şerifini özümsemeli ve yaşamalıyız.

Bu ayda yerine getirdiğimiz oruç ibadeti ile, teravih, fitre ve zekât ile kulluk vazifemizi yaparken yardımlaşmanın da zirveye ulaştığı günleri yaşıyoruz. Kazandığımız sevaplar da, bir iken bin, bazen yedi bin, bazen daha fazla yazılıyor. Yardımlaşmanın ve paylaşmanın dünyada görülen neticesi de hanelerimizde bereket olarak tezahür ediyor. Ayrıca başımıza gelmesi muhtemel kaza ve belâları def ediyor.

Kâinatın uyum ve denge içinde olması varlıkların aralarındaki yardım ve dayanışmaya bağlıysa; biz insanlar da birbirimize yardım ederek ekonomik ve sosyal dengeyi sağlayabiliriz. Hem mânen huzurlu, mutlu oluruz, hem de aramızdaki sevgi bağı güçlenir.

Not:

Okuyucularımızın Ramazan-ı Şerifini tebrik ediyor, hayırların celbine, şerlerin def’ine vesile olmasını Cenâb-ı Allah’dan niyaz ediyorum.

Mehtap YILDIRIM

08.10.2006


Erkekler Polat, Kızlar Hülya

Lise öğrencileri arasında yapılan bir araştırma sonucundan aldık başlığımızı. Araştırmaya katılan 14-17 yaş arası gençlerimize kimleri kendilerine örnek aldıkları sorulduğunda, erkeklerin yarısından fazlası Polat, kızların yarıya yakını Hülya cevabını vermiş. Kim bu Polat ile Hülya açıklamaya, soyadı belirtmeye gerek yok biliyorum, çünkü biz ana haber bültenlerinde onları izliyoruz.

Ana haber bültenleri demişken, Polat’la Hülya’nın haberlerinin ardından bir de lise haberi vardı TV’de. Bir lise öğrencisi okulda sinirlendiği arkadaşı için silâh ve bıçak getiriyor. İstanbul’da bir Anadolu Lisesi burası. Sonra ona zarar veremeyince silâhı kendisine yöneltiyor. Polisler, psikolog v.s. uzayan saatler ve nihayet delikanlı ikna ediliyor. Sınıftan gözyaşları içinden çıkarılıyor. Acınacak durumda …

Silâh çekilen çocuk gayet lakayt bir tavırla kamera karşısına geçip biraz da eğlenerek durumu anlatıyor. Kameranın gözler önüne serdiği manzara daha da garip. 8–10 lise öğrencisinin hareketleri durumun artık ne kadarda tabiîleştiğini gösteriyor bize.

Olayda öncelikle şunların cevabını almak istiyorum:

* Liselerde bıçak olayına yıllardır şahit oluyorduk ve belki de bıçağın temininin kolaylığından dolayı olayları belli bir mantık çerçevesine sokabiliyorduk. Ama silâh nasıl temin edilebiliyor?

*Bu genç silâhlı evden alırken nerede bu anne baba? Çocuklarını başına gelenlerden sonra etrafta gözyaşları içinde bir anne baba görmeyi beklemek çok şey istemek olmaz sanırım. Ancak kimsecikler yok.

* Bu silâhlanmaya ne zaman çözüm bulunacak? Okullara kadar inen bu cinayetlerden sonra, sokak magandalarından sonra silâhsızlanmayı neden ilk gündem maddesi yapamıyoruz? İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?

*Gençleri düştükleri bu çukurdan çıkarmaktan kimler görevli? Sadece aile mi? Ya öğretmenler onlar sadece derslere girip çıkmakla, akademik bilgi vermekle mi sorumlu? Her öğretmen 3 tane sorunlu öğrenciyle birebir ilgilense -600 bin Millî Eğitim personeli olduğunu düşünürsek-ortaya hiç de azımsanmayacak bir rakam çıkar.

Gençlerin kendilerine “Kurtlar Vadisi” karakterlerini örnek aldıklarını düşünecek olursak, hayat bir film seti gibi gelmeye başlıyor insana. Hani oralarda alkış tutulan tipler vardı ya “ağır ağabeyler ” filan. Liselerde şimdilerde her sınıfın bir ağır abisi var gerçekten. Üstelik Polat’tan başka, Memati’ si filan da var. Hülyası var, var da var işte. Devlet, toplum ve aile bazında artık şapkamızı önümüze koyup düşünmediğimiz takdirde, gelecekte de toplumu bekleyen daha da büyük çok fazla sorun var.

***

Birilerine selâm olsun!

Uzun süre ekranlarımızı karartan “Kurtlar Vadisi”nin sevgili yönetmenine, senaristine, oyuncusuna, yayıncısına v.s. her birimde sorumlusuna selâmlarımı gönderiyor, başarılı birer reyting avcı oldukları için kendilerini alkışlıyor, birkaç yılda gençlerimizde bu kadar köklü bir değişiklik yapmayı başardıkları için onları kutluyorum(!)

Ayrıca oturup da bu diziyi ailece izleyen sevgili anne-babalarımıza da hesap günü kolaylıklar diliyorum.

Sizin içiniz rahat olsun!

Evlâdınızın çocukluğundan beri, onunla iyi ilgilendiyseniz, iletişiminiz iyiyse, onun psikolojisi hakkında yeterince bilgi edinecek kadar yakın olabiliyor ve çözümler bulmasına yardım ediyorsanız, çocuğunuzun okulunu düzenli olarak ziyaret ediyorsanız, ona doğduğu andan beri sağlam bir dinî inanç kazandırmışsanız; çocuğunuz en azından günde beş vakit namazını kendi iradesiyle kılıyorsa, günlük birkaç satır ruhunun ihtiyacı için okuyorsa, aile meclisinizi düzenli bir şekilde etrafına toplayıp sohbetler eden bir anne/baba iseniz, çocuğunuzun arkadaş çevresi ile tanışmış ve onu kendisine faydalı olacak, belli güzel davranışların hakim olduğu yerlere-arkadaş çevrelerine yönlendirmiş/ alıştırmışsanız sizin içiniz rahat olsun!

Yine bir ahir zaman alâmeti olarak iyilerden doğacak kötüleri bir bir görmekteyiz etrafımızda, o yüzden net ifadeler kullanıp haddimi aşmak istemiyorum. Diliyorum ki, Allah kimseyi evlâtlarıyla imtihan etmesin, imtihanın en ağırlarından olsa gerek.

İçinde Kadir Gecesini de bulunduran şu güzel günlerde onları, silâh çekeni, çekileni, yalnızı, buhranda olanı, kendini arayanı ile gençlerimizi de duamıza alalım lütfen. Hiç olmazsa duâmıza alalım. Bir gün önce aramızdan anne baba ve öğretmen olanlarımız ve sonra yeterince bilenlerimiz bu durumların hepsi için sorgulandığında, en azından elle tutulur bir duâmız olsun.

Hepinize ailenizle beraber geçireceğiniz huzurlu, bereketli ve istifadeli bir Ramazan diliyorum.

Feyza Keleş GİZLİGİDER

08.10.2006


BEBEĞİM VE BEN

Normalde ortalama 11-16 kg arasında kilo artışı olur. İlk üç ayda 1-3 kg ve daha sonraki aylarda doğuma kadar en çok 10 kg daha alınması en uygunudur. Gebelikte annenin kilosu, gebelik öncesi kilosu ile ilgilidir. Zayıf bir anne, 18 kg alabileceği gibi, şişman olan bir anne sadece toplam 6 kg aldığı halde sağlıklı bir bebek doğurabilir.

Fazla kilo alınması aşırı enerji (kalori) alımını ya da vücutta su ve tuz tutulduğunu gösterir. Şişman kadınlarda doğum güçlüklerine daha sık rastlanır. Son bir haftada 1 kg'dan fazla ya da son dört haftada 4 kg'dan fazla kilo alınırsa, bu durumun tansiyon yükselmesi açısından ciddî bir uyarı olabileceği akla gelmelidir. Az kilo alınması ise beslenme yetersizliğini gösterir. Böyle bir durumda bebekte gelişme geriliği ihtimali vardır. Aşırı ya da az kilo alınıyorsa mutlaka doktora danışılmalıdır.

Fatma KARAKISA

08.10.2006


Sıcak ve çıtır Ramazan pidesi

Ramazan denince akla ilk gelen tatlardan biri, Ramazan pidesi. Fırınların önünde uzayıp giden kuyruklara takılmaktansa gelin, bu Ramazan bir değişiklik yapıp buram buram tereyağı kokan çıtır pidenizi evde kendiniz hazırlayın.

2 Kişilik

Pişirme süresi: 20 dk

Malzemeler:

1 kg un

50 gr maya

1 kahve fincanı ılık su

100 gr tereyağı

1.5 çorba kaşığı yoğurt

1.5 su bardağı su

Yeterince tuz

1 çay kaşığı tozşeker

1 kahve fincanı sıvıyağ

1.5 çorba kaşığı çöreotu

Mayayı 1 fincan ılık suda eriyinceye kadar karıştırıp bekletin. Tereyağını eritip ılıtın. Unu hamur yoğurma kabına alıp mayalı su, eritilmiş tereyağı, sıvıyağ, tuz ve şekeri ilâve edip karıştırın. Suyu azar azar unlu karışıma yedirip düzgün bir hamur elde edinceye kadar yoğurun.

Hamuru iki eşit parçaya bölüp top şekli verin. Üzerlerine bıçağın ucu ile hafif derin kesilmiş bir artı işareti yapıp 5 dakika dinlendirin.

Hamurları un serpilmiş zemine alıp merdane ile inceltin ve yuvarlak pide şeklinde açın. Pidelerin üzerini kaşığın sapı ile baklava biçiminde çizin. Yoğurdu çırpıp fırçayla pidelerin tüm yüzeyini kaplayacak şekilde sürün. Hamurların üzerine çöreotu serpip nemli bezle örtün ve oda ısısında 30 dakika bekletin. Önceden ısıtılmış 160 dereceye ayarlı fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirin. Ilınınca dilimleyip servis yapın.

08.10.2006


Cildinizin vefalı dostları: Balık, ceviz, soya, su...

Cildin yaşlanmasını önlemek için öncelikle beslenme alışkanlığınızın balık, sebze ve su ağırlıklı olmasına dikkat etmelisiniz. Günde en az 1.5 litre su için. Bunun yanı sıra E ve C vitaminli meyve ve sebze sularını bol bol içebilirsiniz. Cildin dış etkenlere karşı savunma gücünü artıran balığı haftada üç kez yemeye özen gösterin. Posalı yiyeceklerle (soya, fasulye, bezelye gibi) cildinizin yaşlanmasını durdurun. Soya, muhtevasındaki tabî östrojen sayesinde cildin her dem genç kalmasını sağlıyor. Omega 6 içeren ceviz, fındık, badem ve ay çekirdeği cildi nemlendirip besliyor ve yaşlanmayı geciktiriyor. Konserve yiyecek ve şarküteri ürünlerinden uzak durun. Sigara içmeyin. Bu arada kil, bal ve sirkeyi kış güzelliğiniz için mutfağınızdan eksik etmeyin. Kili baharatçıdan ya da doğal ürünler satan dükkânlardan temin edebilirsiniz.

08.10.2006


Kadın; erkeğin kaburgasından yaratıldı

Kadın; erkeğin kaburgasından yaratıldı, ayaklarından yaratılmadı!

Öyle olsaydı ezilirdi!

Üstün olsun diye başından da yaratılmadı!

Ama göğsünden yaratıldı, eşi olsun diye!

Kolun biraz altında, korunsun diye!

Kalp hizasında sevilsin diye!

08.10.2006


DÖRTLÜK

RAFİ'dir Allah

Elinde olanlardan muhtaçlara ver,

Cömert kimseleri her insan sever,

İyilik seveni Allah da över,

Şanını yükseltir RAFİ’dir Allah.

Üzeyir KELEŞ

08.10.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004