Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

‘Genelkurmay başkanının adını bilmiyorum’

AB sürecinde değişmeyen gündemlerimizden biri, ülkemizdeki asker-sivil ilişkileri. 8 Kasım’da resmen açıklanacak olan ve her zamanki gibi yine vaktinden önce basına sızdırılan son İlerleme Raporu taslağında da bu konudaki eksiklerimiz önümüze konacak.

Taslak belgede, son dönemde peş peşe konuşan komutanların isimleri zikredilmiyor; ama askerin her konuda görüş bildirdiğine dikkat çekiliyor. Askere büyük yetki veren İç Hizmet Kanunu’nun hâlâ değiştirilmemiş olmasına ve jandarmanın yetkilerinin genişliğine de değinen raporda, askerin sık sık yaptığı siyasi çıkışlar şu ifadelerle eleştiriliyor:

“Asker, açıklamalarını sadece ordu, savunma ve güvenlik konuları ile sınırlı tutmalı. Bu açıklamalar hükümetin yetkisi dahilinde yapılmalı. TSK siyasi etkisini korumaya devam etti. Üst düzey yetkililer, Kıbrıs, laiklik, Kürt sorunu ve Şemdinli olayları gibi dahilî ve haricî siyasî mevzularda kanaatlerini izhar etti.” (Zaman, 30.10.2007)

AB Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Hans Jörg Kretschmer de 4 yıllık görev süresinin sonunda Ankara’dan ayrılırken yine konuya temas ederek, askerin reformlara direnmesinden yakındı.

Türkiye’de tuhaf olan bir durum, demokratik bir ülkede asker-sivil ilişkilerinin nasıl olması gerektiği konusunda bir mutabakatın olmaması. 50 yıllık çok partili demokrasi tecrübemize, 4-5 askerî müdahaleyi sığdırmayı beceren bir ülke olarak bu konuyu sağlıklı bir şekilde tartışmayı maalesef bilmiyoruz. Örneğin bir önceki Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’le ilgili bir kesimin en büyük şikayeti demokratik iradeye gösterdiği saygıydı. Özkök Paşa, hükümete karşı sert tavır almadığı, kamuoyu önünde sert açıklamalar yapmadığı için sürekli eleştirildi. Aynı çevreler, Org. Büyükanıt için ise daha göreve gelmeden siyasi hesaplar yapmaya başladı. Hatta sivil iktidara karşı, demokrasinin gereklerini hesaba katmayan tavırlar alması yönünde teşviklere giriştiler.

Bu konuda medeni dünyanın uygulamaları da sağlıklı bir şekilde değerlendiremiyoruz. Sivil-asker ilişkileri konusunda demokratik teamülleri fazla önemsemeyen bazı çevreler, son günlerde İngiliz Genelkurmay Başkanı Sir Richard Dannatt adını adeta kutsamaya başladı. Onlar, Dannatt’ın Irak’ta İngiliz askeri bulundurmanın dünyadaki güvenlik sorununu daha da ağırlaştırdığı ve bu ülkeden bir an önce çıkılması gerektiği yönündeki sözlerine, demokratik bir ülkede askerin her konuda konuşabildiğinin delili olarak sarıldılar.

Halbuki aynı çevreler İspanya’da hükümetin Katalan bölgesiyle ilgili düzenlemeyi eleştiren Kara Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Jose Mena Ag’ado’un görevden alındığı gerçeğini dikkate almadılar. Benzer şekilde, İsrail Başbakanı Olmert’i Lübnan savaşıyla ilgili olarak eleştirdiği için Kara Kuvvetleri Komutanı Yiftah Ron Tal’in görevinden azledildiğini görmezden geldiler.

Pazartesi günü gazetemizi ziyaret ederek yayın toplantımıza katılan Avrupa Parlamentosu’nun Türk kökenli üyesi Cem Özdemir ile konuştuğumuz konular arasında asker sivil ilişkileri de vardı. 1965 Almanya doğumlu Özdemir, Avrupa’da yükselen Türk siyasetçi kuşağının parlak simalarından biri. 1981’de Alman Yeşiller Partisi’nde siyasete başlamış. Bir dönem Alman Federal Meclisi’nde milletvekilliği yapmış. Kısaca Alman siyasetinin oldukça içinden bir isim.

Özdemir, Avrupa’da asker-sivil ilişkilerinin nasıl olduğunu anlatırken, demokratik normlara göre askerin siyasi konularda konuşmaması gerektiğini; görevinin, alanıyla ilgili konularda karar verici durumdaki siyasilere tavsiyede bulanmak olduğunu; Genelkurmay Başkanı’nın Savunma Bakanı’na bağlı olduğunu ifade etti. Hiçbir ülkede İspanya’da yaşanan son örneği de hatırlatan Özdemir, vatandaşların birçok Avrupa ülkesinde genelkurmay başkanının ismini dahi bilmediğini söyledi. Sonra da bir Alman siyasetçi olarak kendisinin Alman Genelkurmay Başkanı’nın adını bilmediğini belirtti. Sözlerini tamamlayınca dayanamayıp sordum. “Bunu mecazen mi söylüyorsunuz. Yoksa gerçekten Alman Genelkurmay Başkanı’nın adını bilmiyor musunuz?” Soruya biraz şaşırmıştı. Cevabı, gerçekten Genelkurmay Başkanı’nın adını bilmediği şeklindeydi.

Bugünkünü geçelim, herkesin 10 yıl sonra o makama gelecek ismi konuştuğu Türkiye ile Avrupa arasındaki fark işte bu.

Zaman, 1.11.2006

Abdülhamit BİLİCİ

02.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Ankara kriterleri mi?

  Kime gösteri yapıyoruz?

  Devlet mi, birey mi önce gelmeli?

  “Askere nasıl hesap veririm?”

  ‘Genelkurmay başkanının adını bilmiyorum’


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004