Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Dağda mı, ovada mı?

Mehmet Ağar’ın “Dağda silah tutacaklarına ovada siyaset yapsınlar” sözü harareti yüksek tartışmalara neden oldu. Son dönemde Ağar bunu sıkça yapıyor. “Benim dönemimde asker konuşmaz”, “Kodu mu oturtan paşa cephede lazım” gibi sözleriyle de büyük bir yankı uyandırmıştı.

“Ovada siyaset” sözüne şiddetle karşı çıkanların en temel tezi PKK’nın siyasallaşması. İşte tam bu noktada ilginç bir soru çıkıyor karşımıza: PKK, belli bir oranda da olsa, zaten siyasallaşmış durumda değil mi ki?

Belli bölgelerde bir hayli etkin rol üstlenen ve yerel seçimlerde başarı elde eden parti ile PKK arasında ciddi bir yakınlığın olduğu ortada. Bu partiye yapılan “Terör örgütünü lanetleyin” çağrıları, o yüzden hep sonuçsuz kalıyor. PKK, siyasi sistemde kendine bir yer bulmuşsa, PKK’nın siyasallaşması diyebileceğimiz yepyeni bir olgudan bahsedilemez. Tartışmanın odağında “örtülü siyaset” mi yoksa “doğrudan siyaset” mi sorusu varsa, onu da tekrar düşünmek, enine boyuna tartışmak gerekiyor. Yapılan genellemeler ve takınılan bazı sert tavırlar, Kürt seçmenini tek blok haline getirip PKK’ya altın tepsi içinde sunulabiliyor. Konuya soğukkanlılıkla yaklaşıldığında cevaplanması gereken sorular olduğu gözüküyor.

Mesela farz edelim ki, Kürt seçmeni “ovada siyaset” önerisiyle karşı karşıya geldi; acaba topyekûn bir partiye mi destek verecek? Ovaya iniş, halen PKK sözcüsü gibi çalışan partiyi nasıl etkileyecek? PKK ile özdeşleşen siyasi parti bütün Kürtleri temsil edemeyeceğine göre yeni yeni partiler mi kurulacak?

Şu çok açık ki Kürt seçmen, tek bir partinin şemsiyesi altında toplanamayacak kadar değişik siyasi görüşlerden geliyor. Sağdaki bazı partilerin Güneydoğu’da zaman zaman elde ettikleri başarı, bu çoğulculuğun en bariz örneğidir. Bazı dönemlerde sol partiler de bölgede etkili oldu.

“Kürt seçmen kimlerden oluşuyor?” sorusunu tekrar sormak gerekiyor belki de. İçlerinde sağcı, solcu, sosyalist, liberal, demokrat vs. yok mu? Bu bölgede bölücülük yapmak isteyenler, bölge halkının tek tip insandan oluştuğu imajını veriyor. Oysa, bazı taleplerdeki kesişmelere rağmen, bölgedeki insanların siyasi öncelikleri arasında farklar bulunuyor. Sosyalist kökenden gelip silahlı eyleme sıcak bakan zümre, halkın genel temayülünü aksettirmiyor mesela. Bölgenin geri kalmışlığına, izlenen yanlış politikalara karşı çıkmakla beraber, bölücü terörün global emperyalizmin bir parçası olduğuna inananlar var. Dini hassasiyetle meseleye yaklaşanlardan sosyal reform bekleyenlere, ekonomik tedbir alınmasını talep edenlerden Türkiye’nin AB sürecine katkı sağlamak isteyenlere kadar geniş bir yelpaze ile karşı karşıyayız. Bu yelpaze, Kürt kökenli siyasetçilere de değişik alternatifler sunuyor. Ne var ki siyasetteki keskin çerçeve insanları tek bir yöne doğru itiyor. O zaman da ortaya ne liberal parti çıkıyor ne demokrat oluşum; sağcı solcuya karışıyor, ırkçı ile sosyal demokrat arasında çizgi kalmıyor. Siyasi platformdaki sıkışıklık, bölücü örgütün yelkenine rüzgâr taşıyor maalesef.

Türkiye’yi siyaset bölmez; çünkü siyasetin er meydanı çok renkli, çok sesli bir rekabeti gerektirir. Bu rekabet içinde aklıselimden uzaklaşan, marjinalleşir ve kendi hezimetini hazırlar. Türkiye’deki siyasi renkliliğin Güneydoğu’ya yeterince yansımaması hem siyaseti Ankara’ya hapsedenlerin suçudur; hem de bölgeden yetişen aydınların profil düşüklüğünün göstergesidir. Bölgeyi PKK istismarından kurtarmanın pek çok yolu var. Çözümün kültürel faktörlerden eğitime, ekonomik adımlardan sosyal projelere kadar uzanan geniş bir yolda aranması gerekiyor. Siyasetteki renkliliğin bölgeye taşınması ve bölgedeki renkliliğin kendi içinde ifade edilebilmesi de çok önemli. Doğru Yol gibi, Türkiye’nin tarım bölgelerinde başarılı olan bir partinin Güneydoğu’daki seçmeni de hedeflemesi az-buz bir şey değil. CHP’nin, MHP’nin ve tabii ki diğer partilerin de böyle bir hedefi olmalı. Bölgedeki insanlar da örgüt korkusundan silkinip kendi siyasi çeşitliliğini yansıtabilmeli. Asıl “Kürt gerçeği” o zaman çıkar karşımıza ve asıl o zaman anlaşılır demokrasi sınavının sonucu...

Zaman, 2.11.2006

Ekrem DUMANLI

03.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  ‘Aydın’ karanlığı

  Büyük hatalar

  Silâhlı kuvvetler ve demokrasi

  Abartılı değişim mide bulandırır

  Dağda mı, ovada mı?


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004