Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

“Medeniyetler ittifakı”na “bale” gölgesi

Geçen hafta Pazartesi günü İstanbul’da “Medeniyetler İttifakı 4. Yüksek Düzeyli Grup Toplantısı” girişimi gerçekleştirildi. İspanya ve Türkiye başbakanlarının Birleşmiş Milletler Başkanı Kofi Annan’ın desteğiyle aldıkları bu inisiyatif, bu köşenin gündemini birkaç kez işgal etmişti.

“Medeniyetler ittifakı” çabasının fikrî ve tarihsel arkaplanının zayıf olduğunu o yazılarda işlemiştim. Bunun adı olsa olsa farklı medeniyet evlatlarının biribirini anlama çabası olabilir, ittifak değil. Sâbık İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin “medeniyetler diyalogu” adlandırması, daha gerçekçi gözükmektedir.

Son toplantıya dönecek olursak, orada sergilenen ve sembolik yönü yüksek bir olayı tartışmak istiyorum. Öncelikle o sahneyi Nazlı Ilıcak’ın köşesinden dikkatinize sunuyorum:

“.. Diyalog faaliyetlerine Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı bünyesinde önemli katkılar sağlayan Prof. Niyazi Öktem de davetliler arasındaydı. Çırağan’daki toplantıya renk katmak için folklorla karışık bir bale gösterisi de sahnelenmiş. Öktem, ‘Sadece bu gösteri dahi, Türkiye’de yaşanan değişimi gözler önüne seriyor’ diyor. Biz Türkiye’de baleyi çok tartıştık. Bale kıyafeti, muhafazakâr kesimlere ters geliyordu. Oysa, pazartesi günkü toplantıda, Başbakan, bakanlar ve AK Partili milletvekilleri, çoğu belki de ilk defa bale seyrettiler. Niyazi Öktem’in işaret ettiği değişim buydu. Terör yüzünden, İslâm’ın hedef haline getirildiği bir dünyaya, İstanbul barış mesajları verdi: ‘Siyaseti aradan çekerseniz İslâmiyet ile Hristiyanlık’ın arasında bir kavga yoktur’ denildi.” (Takvim: 15 Kasım 2006)

Gerek Ilıcak, gerekse bu programı “folklor/bale” karışımı tertipleyenler, buna alkış tutanlar, “medeniyetler çatışması” tezine alternatif olarak sunulan “medeniyetler ittifakı”nın ironik olarak çatışmayı besleyen bir içeriğe dönüştüğünü farketmiyorlar.

Nasıl mı?

Geniş İslâm coğrafyasında mütedeyyin câmia ve özellikle de gençlik, İslâm’a yönelik saldırılar, komplolar ve sergilenen çifte standart karşısında oldukça öfkeli. Varlığının, zenginliğinin, kimliğinin ve bunlara mâna katan “din”inin tehdit altında olduğunu görüyor. Müntesibi olduğu medeniyet fertleri neredeyse her gün küstahça saldırılara maruz kalıyor. Filistin kanıyor. Irak yanıyor. Afganistan yaralı. Peygamberine alçakca saldırılar en yüksek din adamından siyasetçisine, aydınından basınına pervasızca yapılıyor...

Direnen İslâm şeytanlaştırılırken, teslimiyetçi İslâm “ılımlı İslâm” diye öne çıkarılıyor, alkışlanıyor, destekleniyor. İslâm’ı sekülerleştirme çabaları gırla gidiyor. Bu yüzden de öteki medeniyet mensuplarından gelen girişimler en hafifinden kuşkuyla karşılanıyor. Öte tarafın uzattığı eli tutmak isteyenler ihanetle suçlanıyor. Kısacası bıçak gibi keskin bir zemin burası.

Bu ahvâl ve şerâitte “medeniyetler ittifakı” toplantısına “bale” gölgesi düşürmek akla ziyandı.

“Medeniyetler ittifakı”, farklı medeniyet mensuplarının beslendikleri, davranış kodlarını edindikleri dini, herhangi bir mühendislik operasyonuna tabi tutmadan anlama ve ona saygı gösterme, en azından hoşgörme çabası ise; Osmanlı sonrası Türkiye’de İslâm’ın modernleştirilmesi projesinde sembolik bir yere sahip olan “bale”nin muhafazakâr olduğunu söyleyen bir partinin programı çerçevesinde icra edilmesi sadece “medeniyetler ittifakı” söylemi etrafında şübhe oluşturmaz, tepkilere ve öfkeye de yol açar ve bu proje hakkında oluşacak kuşkuların önü alınamaz.

Bale, konusu, rakslarla ifade edilen sahne oyunudur. Bu oyun, vücut dilini öncelemesi, bedeni teşhir etmesi yönüyle İslâm’ın kadına biçtiği role, onun tesettürüne çatışmacı, jakoben zihin tarafından bir alternatif olarak görülmüş ve çağdaşlaşmanın gayri mufârıkı olarak anlaşılmış ve de dayatılmıştır.

Mesele, balenin içeriğinden çok, ona giydirilen ideolojik boyutla alakalıdır. Bale, dini modernleştirme projesinde, dindarları batılılaştırma hususunda yukarıdaki sembolik mânaya hâizdir. Prof. Niyazi Öktem’in “folklor/bale” karışımından heyecan duyması boşuna değildir.

Buna ek olarak İslâm’ı hoşgörü ve medeniyetler ittifakı adına bale ile buluşturma çabası din adına da bir tahriftir. Zira hoşgörü, kutsal hükümler üzerinde oynama, yontma, içeriğini boşaltma ameliyesi olamaz. Olmadığını da bu girişimi tertipleyenler ısrarla beyan ediyorlar. O zaman bu çelişkiyi nasıl izah edeceğiz?

Özetle arkaplanını zikrettiğim öfke zemini, gençleri, her türlü tahrif karşısında daha fazla radikalleştiriyor. İyi niyetle yapılan girişimlerle onlar arasına duvarlar örüyor. Ama anlaşılan o ki, bizimkilerin, “medeniyetler ittifakı” girişiminde muhatap aldıkları hedef kitlesi sadece ötekilerdir. İslâm imajı ötekinin hoşuna gidecek kalıplara bunun için dökülüyor.

Bizim medeniyetin çocukları, onların hassasiyetleri fazla ciddiye alınmıyor galiba. Kendi medeniyet insanına ulaşamayan, ötekisine kimin adına ulaşmaya çalışıyor, merak ediyorum!

Vakit, 18.11.2006

Serdar DEMİREL

19.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Gizli işler çevirmek topluma zarar veriyor...

  “Medeniyetler ittifakı”na “bale” gölgesi

  İnsaf yahu!

  Fransa’ya karşı ayıp olmasın?

  İmam hatip gerçeği


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004