Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

Güleçyüz: 301 kalkmalı

Özgür-Der’in TCK 301. madde ile ilgili sorularını cevaplandıran gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz, resmî ideolojiye dayanan statükonun, kendisini söz konusu maddelerle korumaya çalıştığını ifade ederek, “Farklı ve ‘aykırı’ görüşleri susturmak için bu maddeleri kullanıyor. Her fikrin özgürce dile getirilip tartışılabileceği bir ortamın sağlanması için, bu maddelerin tümünün kaldırılması gerekir” dedi.

TCK 301. madde gibi düşünce ve ifade özgürlüğünün önünde engel olarak duran maddelerle ilgili genel düşünceleriniz nelerdir? Sizce bu tür maddeler bazı kesimlerin dillendirdikleri şekilde Batı hukuk normlarına uygun bir tarzda reforme mi edilmeli yoksa kaldırılmalı mıdır?

Resmî ideolojiye dayanan statüko, kendisini söz konusu maddelerle korumaya çalışıyor. Farklı ve “aykırı” görüşleri susturmak için bu maddeleri kullanıyor. Her fikrin özgürce dile getirilip tartışılabileceği bir ortamın sağlanması için, bu maddelerin tümünün kaldırılması gerekir.

Daha önce de pek çok mağduriyetlere sebebiyet veren 141, 142, 163 gibi maddeler kaldırıldıkları halde yerlerine TCK 159, 312 ya da TMK 8. madde gibi yenileri ihdas edilmişti. Bu minval üzere düşündüğümüzde, 301. maddenin özellikle kaldırılması ile ilgili yapılan tartışmalar çözüm olarak görülebilir mi? Sizce gerçek çözüm yolu nedir?

TCK’nın 28 Şubat’ta çok kullanılır hale gelen 159 ve 312. maddeleri, 141, 142 ve 163. maddeler yürürlükteyken de mevcuttu. Ve özellikle 159, kendi bağlamı içinde o zaman da yoğun şekilde uygulanıyordu. Ama 312’nin bu şekilde kullanılmaya başlanması, 28 Şubat sürecinde gündeme geldi. Sebep de, “163’ün kaldırılmasıyla doğan boşluğun bu şekilde doldurulmak istenmesi” olarak izah edildi. Aynı şeyin, TMK-8’in, bir yönüyle eski 141-142 yerine uygulanması için de geçerli söylenebilir. Bu durumdan hareketle, kanunlarda yapılacak değişikliklerin çözüm için yeterli olmadığını, asıl olanın zihniyet değişikliği olduğunu ifade edenler var. Doğru. Ancak bunu sağlamak için, söz konusu zihniyetin özgürlüklere karşı kullandığı “yasal” silâhları elinden almanın da etkili bir yol olduğu açık. Eğer kaldırılan bir maddenin yerine bir başkası ikame ediliyorsa o da kaldırılmalı ve bu şekilde suistimale açık bir madde kalmayıncaya kadar devam edilmeli. Ama bu arada, zihniyet değişimini hızlandırmaya yönelik kamuoyu oluşturma çabalarına da yoğun şekilde ağırlık verilmeli.

TC devletinin yürürlükteki politikaları bağlamında düşündüğümüzde “güvenlik-özgürlük” ikilemi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Güvenlik gerekçesiyle hak ve özgürlükleri baskı altında tutan politikalar, tam tersine, güvenlik için en büyük tehdidi oluşturuyor.

301. madde mağdurlarının çoğunluğunun araştırmacı-yazar, akademisyen, gazeteci, yayınevi sahibi oldukları göz önüne alındığında, gerçekte bu maddeyle hedeflenen nedir?

Hedefin, “Türklüğü, devleti ve bazı kurumlarını koruma” adına düşünce, ifade ve basın özgürlüklerini baskı altında tutmak olduğu son derece açık.

İktidar sahiplerinin özellikle yasaklarla ilgili konularda dillendirdikleri “Muadil unsurlar Batı’da da mevcut” söylemi gerçeği ne kadar yansıtmaktadır ve özellikle kıt'a Avrupası’nda bu tür maddeler nasıl ve hangi düzeyde yorumlanmakta ve uygulanmaktadır?

Muadil kanun maddeleri olabilir; ama bunların bizde olduğu şekilde düşünce adamlarını, yazarları, gazetecileri mahkeme koridorlarında süründürmek için kullanıldığını hiç duymadık. Avrupa’da son zamanlarda yaygınlaşma istidadı gösteren “Yahudi soykırımının reddini cezalandırma” eğilimi hariç ...

‘Eleştiri ve hakaret’ arasındaki ince çizgiye yönelik bakış açınız nedir? Yargı güçlerinin bu konuda hassas ve adil davranabildiklerini düşünüyor musunuz?

Bu ince çizgiyi belirlemek, tamamen bir zihniyet sorunu. Eğer genlere işlemiş devletçi reflekslerle hareket ediliyorsa ve hele 28 Şubat tezgâhından geçilmişse, en sıradan eleştiriler dahi “hakaret” sayılıp cezalandırılabilir. Buna karşılık, demokrat, farklı fikirlere açık, özgürlükçü bir yaklaşımla, en ağır eleştiriler bile ifade özgürlüğü kapsamında görülerek beraat ettirilebilir. AİHM’in ifade özgürlüğü dâvâlarında dile getirdiği “toplumun bazı kesimleri açısından sarsıcı, şoke edici fikir beyanları”nın da bu özgürlük kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin içtihadındaki kriterlerin benimsenmesi, çözüme bir ölçüde katkıda bulunabilir.

/ İSTANBUL

22.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Linç zihniyeti üniversitede de iş başında

  Din, toplum ve siyaset

  Güleçyüz: 301 kalkmalı

  Bahçeli’nin İmralı çıkışı ters tepti

  Rektörler katsayıda diretiyor

  HRW’den Erdoğan’a “Vicdanî red” mektubu

  Bu işler şantajla olmaz

  Türkiye’yi AB’den uzak tutmak akılsızlık olur

  Çocuklar her şeyin en güzeline lâyık

  Selzede çocuklara oyun çadırı

  Eğitim ve sağlıkta fırsat eşitliği sağlansın

  Adlî Yargı Hakim Adaylığı Sınavı ertelendi

  Zengin olmak mutlu olmaya yetmiyor

  İDO öğretmenleri ücretsiz taşıyacak

  Evlerin yüzde 30’unda diş macunu bulunmuyor

  Harran’da turist çok, tesis yok


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004