Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Dinlerden kötülüklere karşı işbirliği

Ülke çapında artan töre cinayetleri, şiddet, kan dâvâsı, hırsızlık, gasp, uyuşturucu kullanımı ile mücadele etmek için Hatay’da farklı dinlerin temsilcilerinin bir araya gelmesiyle ortak bir proje oluşturulacağı belirtildi. İl Müftüsü Mustafa Sinanoğlu, yaptığı açıklamada, şiddet olayları sebebiyle toplumun hoşgörüsünü kaybedip kötülüğe doğru gittiğini söyledi.

Son yıllarda ülke çapında artan töre cinayeti, şiddet, kan dâvâsı, hırsızlık, gasp, uyuşturucu kullanımı gibi olayların sona ermesi gerektiğini kaydeden Sinanoğlu, bunun için diğer din temsilcileri ile el ele vererek ortak çalışma yapacaklarını belirtti.

Şehirde Müslüman, Hristiyan, Yahudi gibi farklı dine mensup kişilerin bir arada barışık ve mutlu şekilde yaşadığını, bunun diğer şehirlere örnek olması gerektiğini ifade eden Sinanoğlu, şöyle devam etti: “Kentimizde Ortodoks 300, Katolik 60, Yahudi 17 aile ve çok sayıda Müslüman, kavga etmeden hoşgörü ve sevgi içinde yaşıyor. Ancak ülke çapında şiddet olayları almış başını gidiyor. Buna dur demek gerekiyor. Çünkü bu olaylar yüzünden huzursuzluk ve kötülük günden güne daha da artıyor. Bu kapsamda bir proje hazırlayıp diğer din liderleri ile görüşeceğiz. Onların da katkısı ile hoşgörülü ve kötülüğün yaşanmadığı, insanların birbirine sevgi ile baktığı, huzur içinde yaşayacağı çağdaş bir ülke konumuna gelmeyi hedefliyoruz.’’

VATANDAŞ, DİN ADAMINA AÇILIYOR

Sinanoğlu, vatandaşların ibadet yerlerinde bulunan din adamlarına her türlü sıkıntısını, derdini çekinmeden anlattığına işaret ederek, ‘’Kentimizde bulunan farklı din temsilcileri ile kötülüklere karşı birlikte el ele verip mücadele edeceğiz. Cami, kilise, havra ve okullarda toplantılar yapacağız. Bugüne kadar birçok ailenin bu olaylar nedeniyle ocağının söndüğü vurgulanacak’’ diye konuştu. Sinanoğlu, farklı dinlere mensup kişilerin mutlu bir şekilde yaşadığı Hatay’da, artan şiddet olaylarına karşı başlatılacak hareketin bir örnek oluşturacağını ve bunun yurt geneline yayılmasını amaçladıklarını, medyadan da bu konuda destek alacaklarını sözlerine ekledi.

/ HATAY

09.12.2006


 

ÖNEMLİ BİR AÇILIM

Askerler ve muhalet tarafından tepkiyle karşılanan, bir liman ve bir havaalanının Rumlara açılması önerisine işadamlarından destek geldi. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, Avrupa Birliği Komisyonunun tavsiye kararına karşı hükümetin çözüm arayışında samîmî olduğunu göstererek doğru ve yapıcı bir adım attığını söyledi. Sabancı “Nitekim hükümet bir açılım yaparak, tartışma zeminini değiştirmeyi başarmıştır. Bu anlamda doğru ve yapıcı bir adım atmıştır” dedi.

Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun tavsiye kararına karşı hükümetin çözüm arayışında samîmî olduğunu göstererek Türkiye’nin AB’ye yaptğı önerilerilerle doğru ve yapıcı bir adım attığını söyledi.

Türk Girişimci ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) 10. Girişim ve İşdünyası Zirvesinin açılışında konuşan TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, AB Komisyonu tavsiye kararı ve gelinen nokta hakkında görüşlerin açıkladı. Konuşmasının büyük bir bölümünü AB ile sürdürülen müzakerelere ayıran Sabancı, AB, Komisyon’un tavsiye kararı yüzünden adeta ikiye bölünmüş durumda olduğunu kaydetti. Birlik içinde Türkiye’den yana önemli bir destek bulunduğuna dikkat çeken Sabancı, başta Kıbrıs olmak üzere, AB-Türkiye ilişkilerinin birçok yönünün bu günlerde masaya yatırıldığını ifade etti. Bu yüzden Türkiye’nin haklılığını anlatma konusunda bu birkaç gün içinde göstereceği çabaların çok önemli olduğuna işaret eden Sabancı şöyle konuştu:

“Nitekim hükümet dün (önceki gün) bir açılım yaparak, tartışma zeminini değiştirmeyi başarmıştır. Burada bütün mesele Türkiye’nin çözüm arayışında samimi olduğunu göstermek. Hükümet bu anlamda doğru ve yapıcı bir adım atmıştır.” Uzun ve meşakkatli bir yolun başında olunduğunu belirten Sabancı, Türkiye’nin önünde başka krizler de çıkacağını ve onlara da ancak kararlılıkla ilerlendiği takdirde çözüleceğini ifade etti. AB’nin Kuzey Kıbrıs’a uygulanan ambargolar konusunda yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirten Sabancı şunları kaydetti:

“Bunu yalnızca biz söylemiyoruz. Bu konu, Avrupa’daki birçok sağduyulu yorumcu ve politikacı tarafından da dile getiriliyor. Son olarak 5 Aralık’da İsveç ve Letonya’nın dış işleri bakanları, ortak olarak kaleme aldıkları ve Almanya’nın ‘Die Welt’ gazetesinde yayınlanan bir makalede görüşlerini aktardılar. Her iki bakanda AB’nin de ve Türkiye’nin de Kıbrıs’la ilgili olarak yerine getirmesi yükümlülükler olduğunu ileri sürdüler. Bakanlar, AB’nin 2004’teki Kıbrıs Türklerinin izolasyonuna son verme taahhüdünü yerine getirmek zorunda olduğunu dile getirdiler.”

MUHALEFETE ELEŞTİRİ

Mevcut hükümetin son bir yılda AB sürecini yavaşlattığını, ifade özgürlüğü gibi önemli bir reform alanında Türkiye’nin çağdaş normların gerisinde kalmasına sebep olduğunu belirten Sabancı, “Bu anlamda hükümet eleştirilerimize hedef oldu. Ama bu hükümetin, iktidara geldikten sonra, üç yıl içinde büyük mesafe almayı başarmış olduğunu da teslim ediyoruz. Buna karşılık muhalefetin de AB sürecinin ulusal çıkarlarla çeliştiğine toplumu inandırmaya çalıştığını ifade eden Sabancı, “Muhalefetin engelleme çabalarını gördük. Bu tutumun ülkeye zarar vermekten başka bir işe yaramayacağını düşünüyoruz.” dedi.

/ ADANA

09.12.2006


 

CHP: Sezer’in haberi var mı?

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın hükümetin Kıbrıs kararını televizyondan öğrendiği yönündeki açıklaması üzerine konuşan CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, “Hükümet kendi başına iş yapıyor. Muhalefete haber verilmiyor. Genelkurmay Başkanı haberim yok diyor. Demek ki Milli Güvenlik Kurulu’nda bilgi verilmemiş. Sezer’in bilgisi olup olmadığını bilmiyoruz” dedi.

Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın “Hükümetin Kıbrıs kararını televizyondan öğrendim. Resmi görüşümüz alınmadı” şeklindeki açıklaması CHP’yi harekete geçirdi. CHP’de, TBMM’nin olağanüstü toplanması ya da devletin zirvesinin acil olarak bir araya gelmesi yönünde çağrı yapılması değerlendirmeleri ele alınıyor. Büyükanıt’ın açıklamaları, CHP’de “Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in bilgisi var mı?” sorusunu da gündeme getirdi. CHP Grup Başkanvekili Topuz, “Hükümet kendi başına iş yapıyor. Muhalefete haber verilmiyor. Genelkurmay Başkanı haberim yok diyor. Demek ki Milli Güvenlik Kurulu’nda bilgi verilmemiş. Sezer’in bilgisi olup olmadığını bilmiyoruz. Hükümet tüm sorumluluğu üstlenmiş, çok vahim bir durum. Durum hiç parlak değil. Bilgi verilmemesi vahim bir hata” dedi.

Topuz, hükümete “Bu devlet adamlığı eksikliğini, bilgisizliği gösteriyor. TBMM’yi bilgilendirmeden ya da devletin zirvesini toplamadan hükümetin bu kararı alması yanlış, vahim” tepkisini gösterdi. CHP’li Topuz, durum değerlendirmesi yapıldıktan sonra devletin zirvesinin bir araya gelmesi ya da TBMM’nin olağanüstü toplanmasında yarar olduğunu da söyledi.

/ ANKARA

09.12.2006


 

Kıbrıs’ı masada vermeyiz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Kıbrıs’ı veriyoruz’ eleştrilerine sert çıkarak, “Biz emin adımlarla yürüyoruz, siyaset netice alma sanatıdır. Merak etmeyin kimse masada Kıbrıs’ı alamaz” dedi.

Afyonkarahisar’da açılışlara katılan ve bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, daha önce hiç kimsenin tanımadığı KKTC’yi, bugüne kadar izledikleri Kıbrıs politikası sayesinde, ilk kez Pakistan tarafından Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın resmen davet edildiğini söyledi. Erdoğan, ad vermeden KKTC 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın hiçbir yere resmen davet edilmediğini vurguladı. Erdoğan, Kıbrıs konusundaki gayretleri sonucu Talat’ın ayrıca BM Genel Sekreteri Kofi Annan, ABD, İngiltere ve Alman dışişleri bakanları tarafından da davet edildiğini kaydetti. “Bu ülkede taş üstüne taş koymayanlar bakıyorum bir şeyler söylüyorlar” diyerek eleştirilere cevap veren Erdoğan şöyle konuştu: “Biz iş üretiriz. Siyaset netice alma sanatıdır. Kuru kuruya bağırma sanatı değildir. Biz işimize bakıyoruz. Emin adımlarla yürüyoruz. Kimse bizimle aşık atmasın. Yolculuğumuzda ilkelerimiz bellidir. Merak etmeyin kimse masada Kıbrıs’ı alamaz. “

/ AFYONKARAHİSAR

09.12.2006


 

‘Papanın ziyareti faydalı’

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Katolik dünyasının ruhanî lideri Papa 16. Benedictus’un ziyaretinin Türkiye’nin tanıtımı açısından faydalı olduğunu söyledi.

Erdoğan, ziyaretin aynı zamanda Medeniyetler İttifakı Projesi’nin yürütülmesine de büyük katkı sağlayacağını vurguladı.

Başbakan Erdoğan başkanlığında hafta başında gerçekleştirilen AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında Papa 16. Benedictus’un Türkiye ziyareti de değerlendirildi. Toplantıda Papa’nın Türkiye ziyaretinin “iyi ve başarılı geçtiği” değerlendirilmesi yapıldı. Başbakan Erdoğan, ziyaretin Türkiye’nin tanıtımı açısından çok faydalı olduğunu belirterek, “Hıristiyan dünyasıyla ilişkiler, başlattığımız Medeniyetler İttifakı Projesi’nin başarıyla yürütülmesi açısından katkı sağlayacak” diye konuştu.

Türkiye’nin Papa ziyaretini iyi yönettiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, herkesin üzerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirdiğini kaydetti. Erdoğan, ziyaretin dünya basınında günlerce geniş yer bulduğuna da işaret ederek, ülke tanıtımı açısından bunun önemli olduğunu dile getirdi. Bazı MYK üyeleri Papa’nın ziyaretinin sadece Batı dünyasında değil Japonya’da bile büyük ses getirdiğini, Japon televizyonlarında ilk haber olarak verildiğini ve gazetelerinde manşet haberi olarak yer bulduğunu bildirdi.

/ ANKARA

09.12.2006


 

Terör zararları 3 ay içinde ödenecek

‘’Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmelik’’te değişiklik yapıldı. Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak, yürürlüğe giren değişikliğe göre, zararın tazmini için sadece valiliklere başvuruda bulunulabilecek.

Kaymakamlıklara başvuru yapılamayacak. Zararın tazmini başvurusu için öngörülen bir yıllık sürenin hesabında, olay nedeniyle yaralanma ve sakatlanma varsa, yaralının hastahaneye kabulünden çıkışına kadar geçen süre, başvuru süresinin hesaplanmasında dikkate alınmayacak. Zarar Tespit Komisyonu’nun başkan ve üyelerine, ayda altıdan fazla olmamak üzere her toplantı için 500 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda toplantı ücreti ödenecek. Bu ödemeler, damga vergisi hariç, herhangi bir kesintiye tabi tutulmayacak. Zararların tesbiti amacıyla memuriyet mahalli dışında keşfe katılan komisyon üyeleri ile bilirkişilere, 6245 sayılı Harcırah Kanununa göre harcırah ödenecek. Komisyonun avukat üyesine ödenecek harcırahın tesbitinde, birinci dereceden maaş alan Devlet memuruna ödenen harcırah miktarı esas alınacak. Bu ödemeler, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmayacak. Komisyonun başkan ve üyeleri, vasisi ya da kayyımı oldukları kişilerin zararları ile ilgili komisyon toplantılarına da katılamayacaklar. Komisyon üyeleri, bilirkişi olarak görevlendirilemeyecek.

Komisyonun giderleri, il özel idaresi bütçesinden de karşılanabilecek. Komisyon tarafından bilirkişi olarak görevlendirilen kamu görevlilerine, her başvuru dosyası için 500, diğer kişilere ise her başvuru dosyası için bin gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere, komisyon kararı ile ödeme yapılacak. Bir başvuru dosyası için birden fazla bilirkişinin görevlendirilmesi durumunda, ödenecek bilirkişi ücreti, paylaştırılacak. Hak sahibine, zararların tazminine ilişkin sulhname tasarısını imzalamak üzere tanınan süre 20 günden 30 güne çıkarıldı.

Belirlenen zararlar, 3 ay içerisinde karşılanacak. Önceki düzenlemede süre kaydı yer almıyordu. 50 bin Yeni Türk Lirasının üzerindeki ödemeler için Bakanlık onayı gerekecek. Önceki düzenlemede bu rakam 20 bin Yeni Türk Lirası idi.

/ ANKARA

09.12.2006


 

Ortak dile ihtiyaç var

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) düzenlediği “Türkiye’de ve Dünyada Yerinden Edilme” konulu sempozyumda konuşan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne konuşmasında ‘ortak dil’in önemine işaret etti.

TESEV’in düzenlediği “Türkiye’de ve Dünyada Yerinden Edilme” konulu sempozyum, yerinden edilme sorununun çözümüne dair açılımlar ve engellerin tartışıldığı oturumla sona erdi. İki gün süren uluslar arası sempozyumun kapanış oturumunda Kürt meselesinin yeni bir döneme girdiğini belirten Toplumsal Sorunları Araştırma Vakfı Genel Başkanı Haşim Haşimi, soruna acil çözüm bulunması gerektiğini vurguladı. Haşimi, “Bu meselenin daha fazla gerginliğe sebebiyet vermemesi için devletin yaklaşımı, zihniyet değişimi önemli, bir de çok güçlü bir siyasî iradenin varlığını hissettirmesi lâzım. Sorun acil çözüm istiyor” dedi.

“ETNİK AYRIMCILIK ARTIYOR”

Konuşmasında ‘ortak dil’ in gerekliliğine değinen Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne de, “Birçok acı yaşandı, bu acıların elbette kalıcı izleri var. Ama geçmişi yargılamak, somut olarak işlenen suçları teşhir etmek, cezalandırmak lâzım. Ama yeni bir başlangıç da yapabilmek lazım. Bu da öncelikle ortak bir dile sahip olmakla mümkün. Ortak dil içinde de ezberlenerek tekrarlanan, anlamı üzerinde çok fazla düşünülmeyen, lâfın nereye gideceği, mevhum-u muhalifinin ne olacağı hakkında çok fazla kafa yormadan söylenen şeyleri yeniden düşünmemiz lazım” şeklinde konuştu.

Türköne, ampirik bir delili olmayan “Türkiye’de etnik ayrımcılık derinleşiyor” sözlerinin de toplumda düşmanlığı teşvik ettiğinin altını çizdi.

“SORUNUN TEK KAYNAĞI VAR”

Toplumsal anlamda aslında Türk ile Kürdün bir sorunu olmadığını söyleyen MAZLUMDER Eski Genel Başkanı Yılmaz Ensaroğlu ise, devletin tek tipleştirici politikalarından vazgeçip tüm farklılıklara eşit uzaklıkta durarak herkesin haklarını, farklılıklarını koruyup, geliştirmesi yönünde teşvik etmesi gerektiğini belirtti. Ensaroğlu, “Bunu da bir lütuf olarak değil, bir sorumluluk olarak yapması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

09.12.2006


 

Yargıtay: Basın gördüğünü yazar

Yargıtay, basının ‘’o anda ve görünürde var olup sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından sorumlu olamayacağına’’ karar verdi.

Alınan bilgiye göre Yargıtay 4. Ceza Dairesinin, eski Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya’nın, ‘’Yargıtay-Çakıcı-MİT’’ haberlerine karşı açtığı manevi tazminat davalarından ikisinde, tazminata hükmedilmesine ilişkin kararları bozma gerekçesi belli oldu. Özkaya’nın, Posta Gazetesinde 20 Ağustos 2004 tarihinde yayınlanan ‘’Malzeme Çakıcı’dan, Kaçış Tüyosu Özkaya’dan’’ başlıklı haberle ilgili açtığı davanın bozma gerekçesinde, Anayasa ve Basın Kanunu’nun, basının özgürce yayın yapmasını güvence altına aldığı hatırlatıldı. Basına sağlanan güvencenin amacının, toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmek olduğu anlatılan kararda, ‘’Basın; olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve sorumludur’’ denildi. Basının özgürlüğünün sınırsız olmadığına da işaret edilen kararda, özel yasalarda güvence altına alınan kişilik haklarına saldırıda bulunulmamasının da hukukî zorunluluk olduğu belirtildi.

Kararda, basının bu işlevini yerini getirirken yayının gerçek olmasını, kamu yararını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmesi gerektiği ifade edildi. Basının yayın yaparken objektif sınırlar içinde kalmasının önemine işaret edilen kararda, ‘’O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır’’ denildi. Kararda, Posta gazetesinin dâvâ konusu edilen haberinin de görünür gerçeğe uygun bir yorum ve anlatım içerdiği kaydedildi.

/ ANKARA

09.12.2006


 

Ağar: İktidar, çalışmak isteyen emeklileri cezalandırıyor

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, iktidarın, çalışmak isteyen emeklileri cezalandırarak, açlığa mahkûm etmek istediğini savundu.

Ağar, yaptığı yazılı açıklamada, yılbaşında uygulamaya geçecek olan sosyal güvenlik yasasıyla, emekli olduktan sonra çalışmak isteyenlerin, sosyal güvenlik destek primlerinin 3 kattan fazla artacağını ifade etti. İşçi, memur ve Bağ-Kur emeklilerinin sayısının 7 milyonu geçtiğini belirten Ağar, şunları kaydetti:

‘’Emekli, bu gelirle mutfak ihtiyacını mı karşılayacak, kira mı verecek, yakacak mı alacak, yoksa ilaç masraflarına destek mi olacak? Emeklilerin, yıllarca bu ülkenin kalkınması, gelişmesi için nasıl çalıştıklarını, hayatlarını bu yola nasıl adadıklarını bilmeyen, yeni yetme AK Parti iktidarı, tüm uygulamalarıyla emekli düşmanı olarak tarihe geçecektir.’’

İktidarın emeklilere ‘Sana verdiğim 3 kuruşa mahkûmsun, alınteri ile daha insanca bir hayat peşinden koşarsan seni cezalandırırım’’ dediğini ileri süren Mehmet Ağar, sosyal güvenlik yasasının, emeklilere karşı ırkçı bir anlayışa dayalı olarak hazırlandığını, bunu da talihsizlik olarak gördüklerini kaydetti. Ağar, iktidarın vatandaşlar arasında ayrımcı bir anlayışla, keyfi düzenlemeler getiremeyeceğini belirterek, ‘’İktidar mutlaka bu yanlıştan dönmeli, emeklileri cezalandırarak, halihazırda çalışanlar üzerinde de estirdiği, bu ayrımcı terörüne son vermelidir’’ dedi.

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

09.12.2006


 

Kadir Topbaş: Trafikte çare toplu taşıma

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul’da trafik sorununun çözümünün toplu taşımadan geçtiğini söyledi.

İstanbul’un ulaşım zirvesi açıklamada bulunan Başkan Kadir Topbaş, trafik sıkıntısının sebebinin kendisi olmadığını, yalnız çözüm kaynağının kendisi olduğunu belirterek, “Trafik, bütün dünya kentlerinde var ama alternatif toplu taşım araçları, metroları var. Biz de İstanbul’da ağırlıklı metro inşaatımıza başladık. Bugüne kadar 2.5 kilometre yıl ortalamasıyla yapılan metroda biz 15 kilometre yıl ortalamasına çıktık. Yeni ihalelerle bu oran daha da artacak ama yeterli değil. İstanbul’da 500 kilometre civarında raylı sistem metroya ihtiyaç var. Bunun tamamını İstanbullular’ın karşılaması kısa sürede mümkün değil, çünkü 15-20 milyar dolar rakamlardan bahsediyoruz. Bu gibi metrolar, devlet veya AB fonlarından kullanılarak yapılmaktadır. İstanbul trafiği konusunda zaman zaman başbakanımız ile de görüşüyoruz. İlgili bakanlarla da görüşüyoruz. İstanbul’un trafiğiyle ve çözümüyle ilgili taleplerde bulunduk” diye konuştu.

/ İSTANBUL

09.12.2006


 

İstanbul’da yoğun sis

İstanbul’da etkili olan yoğun sis sebebiyle İstanbul Boğazı transit gemi geçişlerine kapatıldı.

Liman Başkanlığından alınan bilgiye göre, sisin etkisini arttırması üzerine İstanbul Boğazı’nda dün saat 03.30’dan itibaren transit gemi geçişlerine izin verilmedi. Sis sebebiyle Sirkeci-Harem arabalı vapur ve Eminönü-Kadıköy vapur seferleri uzun süre yapılamadı. Öte yandan, yoğun sis yüzünden görüş mesafesinin azalmasından araç trafiği de olumsuz etkilendi. Alınan bilgiye göre, sisin etkisini kaybetmesi üzerine saat 10.30 itibarıyla vapur seferleri normale döndü.

09.12.2006


 

Sigara içen memura "tecrit"

Sigaraya karşı savaş ilan eden Sağlık Bakanlığı, işe kendi personelinden başladı.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sigara kullanan sağlık çalışanları için “tecrit” edilmiş kapalı mekânlar oluşturulmasını, yasağa uymayan personel hakkında ise işlem yapılması talimatını verdi. Sağlık çalışanlarını, “tütün kontrolü konusunda duyarlılık kazandırma ve bilinçlendirme programlarında görev alan kamu görevlileri” olarak tanımlayan Akdağ, insan sağlığını tehdit eden sigarayla mücadelede sağlık personelinin diğer kamu çalışanlarına örnek olması gerektiğini vurguladı. Akdağ, yayınladığı genelgede, tütün kullanımının halk sağlığı için ciddî sonuçları olan küresel bir sorun olduğunu belirterek, bütün dünyada sigara ve diğer tütün mamullerinin tüketimi ve üretimindeki artışın, aileler, yoksullar ve ulusal sağlık sistemleri üzerine ciddî yük getirdiğine dikkati çekti. Akdağ, 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 1. maddesinde, “memleketin sıhhî şartlarını ıslah ve milletin sıhhatine zarar veren bütün hastalıklar veya sair muzır amillerle mücadele etmek ve müstakbel neslin sıhhatli olarak yetişmesini temin eylemek umumî devlet hizmetlerinden sayıldığını” hatırlattı.

/ ANKARA

09.12.2006


 

Rapor yoksa evlilik de yok

Evlendirme Yönetmeliği’nde değişiklik yapıldı. Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak, yürürlüğe giren değişikliğe göre, öğretmen ve okul yöneticileri evlenme görev ve yetkisi verilecek kişiler arasından çıkarıldı.

İçişleri Bakanlığı, il nüfus ve vatandaşlık müdürlüklerine, nüfus müdürlüklerine ve ilgili dış temsilciliklere evlendirme memurluğu görev ve yetkisi verebilecek. Eşlerden birinin yabancı olması halinde evlendirmeye il ve ilçe belediye evlendirme memurlukları ile nüfus müdürleri yetkili olacak. Kendilerine evlendirme memurluğu yetkisi verilen görevlilerin bu yetkileri; büyükşehir belediye başkanları ile büyükşehir içindeki belediye evlendirme memurlukları için büyükşehir belediye sınırları, diğer belediye başkanları veya görevlendirecekleri memurlar için yetki alanında bulunan il, ilçe ve belde belediye sınırları, muhtarlar için o köy sınırları çerçevesinde olacak.

Evlenme için resmî veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarından alınacak sağlık raporu/resmî sağlık kurulu raporu gerekecek. Rapor olmadan evlenme yapılamayacak. Önceki düzenlemede, müstakbel eşlerden birinin isteği üzerine sağlık raporu gerekiyordu.

/ ANKARA

09.12.2006


 

Öğrencilere ücretsiz çamaşırhane

Ankara Büyükşehir Belediyesi, üniversite öğrencilerine yönelik “ücretsiz çamaşırhane’’ hizmeti vermeye devam ediyor.

Belediyeden yapılan yazılı açıklamada, belediyenin, 2 yıl önce üniversite öğrencilerinin yararlanması amacıyla 2 “çamaşır yıkama merkezi’’ açtığı hatırlatıldı. Açıklamada, bu merkezlerin birinin Gazi ile Ankara üniversitelerine bağlı fakülte ve yüksekokulların yer aldığı Beşevler’de, diğerinin ise yine öğrencilerin yoğun olarak yaşadığı Kurtuluş’ta bulunduğu kaydedildi.

/ ANKARA

09.12.2006


 

Baraj buz tuttu

Erzurum’un Çat ilçesine bağlı Aşağı Çat köyünde hava sıcaklığının gece eksi 13 dereceye düşmesiyle Palandöken Çat Barajı’nın üzerine 5 santimetre buzla kaplandı.

Köyde yaşayan 10 kadar çocuk ise günlerinin önemli bir kısmını buz tutan baraj gölü üzerinde oyun oynarak geçiriyor.

/ ERZURUM

09.12.2006


 

Erkek, eşinden itaat bekliyor

Yapılan bir araştırma, erkeklerin yüzde 19.3’ünün, eşlerinin kendilerine itaat etmediği gerekçesiyle şiddet uyguladığını ortaya koydu.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ahmet Turla, aile içerisinde uygulanan şiddetin çok büyük kısmının mağdurunun kadınlar olmakla birlikte, erkeğe ve kadına göre şiddet sebeplerinin değiştiğini belirtti. Kadınların yüzde 28.2’sinin, maddî güçlükten dolayı eşinin şiddet uyguladığını düşündüğünü kaydeden Yrd. Doç. Dr. Ahmet Turla, “Kadınların yüzde 23.4’ü, kocanın sinirli olması, yüzde 18.9’u akrabalarının kışkırtması, yüzde 15’i alkol, yüzde 10.3’ü sudan sebepler ve yüzde 4.2’si kocasının dik başlı olmasını şiddetin gerekçesi olarak gösteriyor” dedi.

Şiddetle ilgili sorulara erkeklerin yüzde 56’sının cevap vermediğini ifade eden Turla, yüzde 19.3’ünün, “Eşim bana itaat etmediği için şiddet uyguluyorum” dediğini vurguladı. Turla, “Erkeklerin yüzde 11’i sebepsiz, yüzde 2.7’si çocukların yaramazlığı, yüzde 2.3’ü eşinin işine karışması ve yüzde 9’u diğer sebeplerle eşine şiddet uyguladığını belirtiyor. Ülkemizde erkekler de kadınlar da ‘insan hakları’, ‘kadın hakları’ ve ilgili yasalar konusunda yeterli bilgiye sahip değildir ve aynı zamanda bu olgularla karşılaşan meslek gruplarının bu sorunu “aile içi mesele” olarak değerlendirerek, taraf tutmama eğilimi içerisinde olmaları, aile içerisindeki şiddetin devam etmesindeki en önemli etkenlerdir” diye konuştu.

/ SAMSUN

09.12.2006


 

Ağrısız bir doğum için düzenli egzersiz şart

Anadolu Sağlık Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Dr. Yaprak Demir, hamilelik döneminde yapılabilen ve doğuma yardımcı olabilecek egzersizler ile ilgili bilgi verdi.

“Günümüz toplumunda egzersiz yavaş yavaş günlük hayatın bir parçası olmaya başlamıştır. Sağlıklı genç erişkin kadınlar hamilelik dönemlerini daha sağlıklı geçirmek için hamilelik sürecinin içine egzersizi de katmak istemektedirler” diyen Demir, anne adaylarının hamilelikte egzersizlere başlamadan önce mutlaka kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından egzersize engel olacak bir sağlık probleminin olup olmadığı konusunda kontrolden geçmesi gerektiği uyarısında bulundu. Dr. Yaprak Demir, hamilelik döneminde yapılacak doğru egzersizin faydaları hakkında şu bilgileri verdi:

* Hamilelikte oluşabilecek bel ağrısı, kabızlık, bacaklarda şişlik (lenfatik ve venöz dolaşımı arttırarak) problemlerini en aza indirir.

* Hamilelikte gelişebilecek şeker hastalığından (gestasyonel diabet) korur veya tedavi eder.

* Hamilenin duruşunu geliştirir.

* Moral olarak hamileyi anneliğe hazırlar, doğum korkusunu azaltır.

* Gerginliği azaltır.

* Kas gücünü, elastikiyetini ve dayanıklılığı arttırır.

* Enerjiyi artırır.

* Dengeyi koruyarak düşme riskini azaltır.

HAMİLELİKTE NE TİP EGZERSİZLER YAPILIR?

Solunum egzersizleri ve gevşeme teknikleri:

Özellikle doğum süreci başladığında annenin sakin kalarak kendisinin ve bebeğinin strese girmeden süreci tamamlamasına yardımcı olur. Doğum sancılarının gelmeye başladığı birinci dönemde gevşeme teknikleri ile anne enerjisini aktif doğum sürecine saklar. Yine ilk dönemde solunum teknikleri ile anne ağrıyı daha az hisseder. Bu egzersizlerin hamilelik süresince öğrenilmesi daha rahat bir doğum geçirilmesine yardımcı olacaktır.

Kegel egzersizleri:

İdrar kesesi, rahim ve kalın barsağın son bölümünü destekleyen kas grubunu çalıştıran egzersizlerdir. Pelvik taban kasları dediğimiz bu kas grubunuz yeteri kadar kuvvetli değilse doğum sonrasında ve bazen gebelik sırasında öksürmekle, hapşırmakla oluşabilen idrar kaçakları olabilmektedir. Kegel egzersizleri pelvik taban kaslarını hissettikten sonra her yerde yapabilecek egzersizlerdir.

Doğum öncesi egzersizler:

Bu egzersizlerle oksijen ve kan akımı vücudun diğer bölgelerinden çalışan kas grubuna doğru artar. Bundan dolayı hamilelik döneminde kontrolsüz ve aşırı egzersizden kaçınılmalıdır. Yine egzersiz programı düzenlenirken hamilenin daha önce aktif egzersiz yapıp yapmadığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Erken doğum riski taşıyanlar, vajinal kanaması olanlar ve erken membran rüptürü olanlarda egzersiz kesinlikle sakıncalıdır. Hipertansiyon gibi tıbbi problemleri olan hamileler de egzersize başlamadan önce doktorlarından görüş almalıdırlar.

Yürüyüş egzersize başlamak için idealdir. Özellikle hamilelik öncesi egzersiz yapmayan kişiler, egzersize yürüyüş ile başlamalıdırlar.

Yüzme, vücudun tüm kaslarını çalıştırdığı için idealdir. Su vücudu desteklediğinden yaralanma, düşme riski yoktur.

Dikkat edilecek noktalar nelerdir?

* Hamileliğin ilerlemesi ile bazı pozisyonlardaki egzersizler anne ve bebeği için sakıncalı olabilir. Hamileler, egzersiz sırasında zıplama, hoplama ve ani yön değiştirmekten sakınmalıdır, bu hareketler anne adaylarının eklemlerinde ve kaslarında zedelenmeye yol açabilir.

* Egzersiz sırasında aşırı terleme ve ısınma sıvı kaybına yol açabilir bu durum hem sizin hem bebeğiniz için istenmeyen bir durumdur.

* Güvenli ve sağlıklı egzersiz için dikkat edilmesi gerekenler;

* Hamileliğin 1. döneminden sonra (Birinci trimester) sırt üstü yatarak yapılan egzersizlerden kaçınılmalı,

* Sıcak ve nemli havalarda, ateşliyken egzersiz yapılmamalı,

* Serin tutacak teri emen havaya uygun spor kıyafetleri ile egzersiz yapılmalı,

* Aşırı ısınma ve sıvı kaybından korunmak için su içilmeli,

* Anne adayları, hamilelik sürecinde alınması gereken günlük ekstra kaloriyi aldığından emin olmalı.

Egzersizin kesilerek doktorun aranması

gerektiği durumlar nelerdir?

* Vajinal kanama

* Solunum sıkıntısı

* Göğüs ağrısı

* Baş ağrısı

* Kas güçsüzlüğü

* Bacakta şişlik ve ağrı

* Rahimde kasılma

* Bebeğin hareketlerinde azalma

* Vajenden sıvı gelmesi

YENİ ASYA / İSTANBUL

09.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004