Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dizi Yazı

Faruk ÇAKIR

Tsunamiyle tanıdığımız İslâm beldesi

CAKARTA’DAN AÇE’YE

23 Kasım 2006 Perşembe sabahı Endonezya’nın başşehri Cakarta’dan ‘otonom bölge’ olan Açe’ye hareket ettik. Bu ‘yurt içi seyahat’ da Medan Havaalanında mola verilerek gerçekleştiriliyor. Cakarta’dan hareketimizin ardından yaklaşık 4 saat sonra Bande Açe’ye ulaştık. Mahallî saat ile öğle öncesine (gündüz 11) denk gelen bu vakitte, havaalanından doğruca yetimhanenin açılışına gittik. (Endonezya ile Türkiye arasında 5 saat zaman farkı var. Onlar daha doğuda...)

Bande Açe Havaalanı, adeta Açe’nin vitrini. Gayet temiz ve düzenli, yeşillikler içerisinde bir tesis. Mihmandarlarımızın eşliğinde açılışı yapılacak olan “İstanbul Yetim Kompleksi”ne giderken, yolda çocuklar ve halk ellerinde Türk ve Endonezya bayraklarıyla bize eşlik etti. Bir yandan da Açe ile ilgili bilgiler aldık. Türkiye’den yola çıkarken ‘kış’ şartları yaşanıyordu. Ancak Endonezya ve Açe’de ‘kış, kar’ bilinmiyor. Yıllık ortalama en düşük sıcaklığın 21 derece olduğu ülke, bol yağışlı ve nemli/rutubetli bir havaya sahip. Dolayısıyla her yer yemyeşil. “Yeşillik yönünden Karadeniz’i hatırlatıyor” demek mübalâğa olmaz.

TSUNAMİ YETİMLERİ UNUTULMADI

İnsanî Yardım Vakfı” (İHH) tarafından yaptırılan “İstanbul Yetim Kompleksi” coşkulu bir törenle açıldı. Endonezya’ya bağlı özel otonom bir bölge olan Açe, 4 milyon nüfusa sahip bir İslâm beldesi. Nüfusun yüzde 98’i Müslüman, kalanları ise Hıristiyan, Hindu ve Budist. Portekizlilerin saldırıları sonucu 1567’de Osmanlı’dan yardım isteyen Açe halkı, 2. Selim döneminde gönderilen Osmanlı askeri ile refaha kavuşmuş.

9 ayrı binadan oluşan “İstanbul Yetim Kompleksi”nin açılış töreni, Kur’ân-ı Kerim okunmasıyla başladı. Törende konuşan İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay, Türk halkının yardımlarının yerine ulaştırılmasında sadece aracılık ettiklerini söyledi. Açe hükümet yetkilisi ve Nad Valisi Mustafa Ebubekir de; “Türk kardeşlerimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Buraya asla yıkılmayacak bir bina yaptınız. Bu bina bugün yetimler için kullanılacak, ama gelecekte iyi bir nesil yetişmesine vesile olacak. Allah sizden razı olsun” dedi.

“Türk kardeşlerimize selâm götürün” diyen PKPU’nun (Millî Zekât Toplama Komitesi) CEO’su Sahabudin ise, Açe için yapılan her türlü hizmetin önemli olduğunu ifade ederek, “Bugün burada kalan 100 yetim kız çocuğumuza kucak açtınız. Yarının anneleri, çocuklarına sizden övgüyle ve minnetle bahsedecekler” şeklinde konuştu.

AÇE’DEKİ ‘MİNİK DUÂLAR GRUBU’

Yetimhanede kalan kız çocukları, açılışta bir konser verdi. Türkiye’de meşhur olan ‘Minik Duâlar grubu’nun ilâhilerinden bazılarını seslendiren yetim kızlar, bilhassa açılışa Türkiye’den katılanlar açısından sürpriz oldu. “Teşekkür ederim Allah’ım”ı seslendiren yetim kızlar, büyük alkış aldı.

Açe’de açılan İstanbul Yetim Kompleksi’nde 100 yetim kız öğrenci barınacak. Tam teşekküllü ‘Yetim Kompleksi’nde; kütüphane, bilgisayar odaları, klinik, yemekhane, yatakhane, mescit, laboratuvarlar ve etüt odaları bulunuyor.

AÇE DARÜ’SSELÂM

Açe’nin tam ismi “Nannggroe Aceh Darussalam”dır. Yani “İslâmın kapısı.” Endonezya’nın 33 eyaletinden biri olan Açe’de İslâmî yaşantı, sosyal hayatın her yanında kendisini hissettiriyor. Birinci sınıf özel bölge statüsündeki Açe, Cakarta yönetimince atanan bir vali tarafından yönetilmektedir. Camiler ve tesettür, İslâmın mührünün oralarda olduğunun en güzel ispatı. Endonezya 250 milyon nüfusa sahip en büyük İslâm ülkesi olurken, Açe bölgesi de 4 milyona yaklaşan nüfusuyla Endonezya’nın en güzel yüzü.

Tsunami felâketi sonrasında çok daha yakından tanıdığımız bu belde ile tarihte de çok güzel ilişkilerimiz olmuş. Bütün dünyaya adaletiyle hükmeden Osmanlı Devleti, bu beldemize de el uzatmış ve gelen yardım taleplerini karşılamış. Dolayısı ile, bütün İslâm beldelerinde olduğu gibi Açe’de de Osmanlı ve Türkiye hakkında çok iyi düşünceler var. Zaten “Selâmün aleyküm” adeta bir ‘parola’ ve tanışma vesilesi olmak için yetiyor. Ezan-ı Muhammedî de öyle. Açe’de hemen her namaz öncesi önce Kur’ân okunuyor ve bütün şehir adeta Kur’ân’la şenleniyor. Ardından okunan ezan-ı Muhammedî de bu beldenin bir İslâm beldesi olduğunu adeta haykırıyor.

TSUNAMİ’NİN İZLERİ

Aradan iki yıl geçmesine rağmen, Açe’de yaşanan tsunami felâketinin izlerini görmek mümkün. Az da olsa hâlâ kaldırılamayan ‘enkaz’ var.

Açe, zengin petrol ve doğalgaz yataklarına sahip. Buna rağmen, ‘zengin’ bir bölge değil. Elbette, Afganistan ve Afrika gibi bölgelerle de kıyaslanamaz, onlara nispetle çok iyi durumdalar. Ancak bir günde 250, ya da 300 bin kişinin ‘şehit olduğu’ bir beldenin kısa sürede kendini toparlayabilmesi kolay değildir.

Bütün bunlara rağmen Açe, bu felâketten bir saadet çıkarmak için çalışıyor...

KARADA BİR GEMİ

Tsunaminin vurduğu Açe’de felâketin izlerini pek çok noktada görmek mümkün. Sahilde hâlâ ‘çamur deryaları’ dururken, dalgalarla yıkılan ev kalıntılarına rastlamak mümkün. En çarpıcı felâket izi ise, daha önce sahilde ‘elektrik santralı’ gibi kullanılan 240 grostonluk PLTD.APUNG.1 adlı jeneratör geminin tsunami dalgalarıyla sahilden 2-3 km içeriye taşınmış olmasıdır.

Felâketin izlerini görmek için Açe’ye giden hemen herkes, karaya oturan bu gemiyi ziyaret ediyor. 240 grostonluk gemi, dalgalarla buraya kadar gelmiş ve tsunami felâketinin büyüklüğüne şahitlik ediyor.

Geminin yanındaki evlerde yaşayan Açeliler, geminin, buraya nasıl geldiğine bir türlü akıl erdiremiyor.

ENDONEZYA’NIN İHH’SI: PKPU

Her ülkede olduğu gibi, Endonezya’da da faaliyet gösteren ‘hayır/hasenat kurumları’ bulunuyor. Endonezya merkezli PKPU da bunlardan biri. İHH, Endonezya’daki yardım faaliyetlerini bu kuruluşla organize ederek yapıyor. PKPU, Endonezya’da ‘zekât toplamaya yetkili’ dernek statüsünde. Derneğin CEO’su/Başkanı Sahabudin, derneklerini ‘insanlık derneği’ olarak tanımlıyor. Felâket bölgelerinde yardım çalışmaları yaptıklarını anlatan Sahabudin, fakir öğrencilere burs verdiklerini de ifade etti.

EKMEK YOK, PİLAV VERELİM

Endonezya ve Açe’de ‘ekmek’ bilinmiyor. Yemeklerde ekmek niyetine pirinç pilavı tüketiliyor ve bu pilav bize göre ‘lapa.’ Çünkü pirinç pişirilirken tuz ve yağ kullanılmıyor. Bize ağız tadımıza uygun değil, ama onlar için bu ‘lapa’ vazgeçilmez bir çeşit. Açe’nin her tarafından pirinç tarlalarını görmek mümkün iken, buğday yetişmiyor. Bu sebeple de ‘ekmek’ onlar için yabancı bir madde. Onun yerine deniz ürünleri ve pirinç en çok tüketilen yemek çeşitlerini oluşturuyor. Tsunami’den hemen sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi Açe’de bir ekmek fırını açmış. İlk gün, ekmekleri alan hiç kimse olmamış. Sonra araştırmışlar, ekmeklere tuz yerine şeker katmaya başlamışlar ve ekmekler alınmaya başlamış... Bu da, ihtiyaçları tesbit etmeden yapılan bir yatırım örneği olsa gerek... Cakarta Havalimanındaki ‘havalimanı oteli’nde sadece ‘sergilenmek üzere ekmek’ bulundurulduğuna şahit olduk...

—Devamı Yarın—

Faruk ÇAKIR

09.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Dizi Yazı

  (08.12.2006) - Endonezya’nın en büyük camii Cakarta’da

  (07.12.2006) - Türkiye Açe’ye el uzattı

  (30.11.2006) - Burma’nın asalet simgesi: Suu Kyi

  (29.11.2006) - Bangladeş’ten bir figür: Teslime Nesrin

  (28.11.2006) - Arakanlı mülteciler ilgi bekliyor

  (27.11.2006) - Bangladeş, Hint kültürü etkisinde

  (26.11.2006) - Mülteci kampları sefalet içinde

  (25.11.2006) - 2 milyon Müslüman içtimada

  (24.11.2006) - Yoksulluk nasıl aşılacak?

  (23.11.2006) - Bangladeş tarihinde Türk izleri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004