Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dünya

 

ABD’den Sarkozy’ye Türkiye uyarısı

ABD Dışişleri Bakanlığı, Washington’un, Türkiye’nin AB üyeliği süreci lehinde Fransa Cumhurbaşkanlığına seçilen Nicolas Sarkozy’ye telkinde bulunacağını açıkladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tom Casey, Sarkozy’nin yanı sıra Almanya Başbakanı Angela Merkel’in de Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıktığının ifade edilmesi ve Washington’un buna karşı ne yapabileceğinin sorulması üzerine, Türkiye’nin üyeliği konusunda kararın AB ülkelerine ait olduğunu belirtti. Sözcü Casey, “Ancak bildiğiniz gibi biz, Türkiye’nin AB üyeliği adaylığına verdiğimiz güçlü desteği sürdürüyoruz. Bu konumumuzu kesinlikle Başbakan Merkel’e ilettik. Bunu, cumhurbaşkanlığına seçilen Sarkozy’ye de iletme fırsatını bulacağımızdan eminim” dedi.

Casey, Türkiye’deki siyasi duruma ilişkin görüşünün sorulması üzerine de

Türk demokrasisini tamamen desteklediklerini ve Türkiye’nin demokratik kurumlarına güvendiklerini yineledi. Sözcü, “Biz, Türk halkının liderlerine yönelik seçiminin, Türk halkı tarafından yapılması gerektiğine inanıyoruz” dedi.

/ WASHINGTON

16.05.2007


 

Wolfowitz yolun sonuna geldi

Sevgilisini kayırmakla suçlanan Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz, hakkındaki iddiaları araştırmak üzere kurulan özel kurul tarafından yayımlanan raporda, bankanın kurallarını ihlal etmekten resmen suçlu bulundu.

Raporda, Wolfowitz’in, Dünya Bankası’nın kurallarını ve kendi sözleşmesini ihlâl ettiği belirtilerek bu durumun, “banka liderliğinde bir krize yol açtığı” ifade edildi.

Wolfowitz, Dünya Bankası’nda çalışan sevgilisini daha yüksek bir maaşla ve ücreti banka tarafından ödenmek üzere ABD Dışişleri Bakanlığına yerleştirmişti.

Dünya Bankası’nın en üst karar makamı olan İcra Direktörleri Kurulu’nun, dün Wolfowitz’in savunmasını dinlemesi bekleniyor. Kurul, gelecek günlerde Wolfowitz hakkındaki kararını verecek.

İcra Direktörleri Kurulu’nun seçenekleri arasında, Wolfowitz’i görevden almak, istifasını istemek, Wolfowitz’e güveninin kalmadığını açıklamak, uyarı cezası vermek veya hiçbir şey yapmamak bulunuyor.

Washington’daki gözlemcilerin büyük çoğunluğu, skandalın ulaştığı boyutun ardından Wolfowitz’in görevini uzun süre koruyamayacağı görüşünü taşıyor.

Dünya Bankası başkanlığını üstlenmeden önce ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un iki numaralı ismi sıfatıyla Irak Savaşı’nın mimarları arasında sayılan Wolfowitz, raporun resmen açıklanmasından kısa süre önce yaptığı açıklamada, hakkındaki değerlendirmenin haksız ve temelsiz olduğunu savundu. Rapor, Wolfowitz’e geçen hafta verilmişti.

ABD Başkanı George W. Bush yönetimi de Wolfowitz’e tam desteğini sürdürüyor.

Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Wolfowitz’in görevde kalması gerektiğini söyledi.

/ WASHINGTON

16.05.2007


 

FT: ‘İslâmcılar’ yakın takipte

İngiltere’de yayınlanan The Financial Times gazetesinin yazarı Roula Khalaf dünkü yazısını Türkiye’ye ayırdı. “Arap İslâmcılar, Türkiye’deki krizi demokrasi için bir sınav olarak görüyor” başlıklı yazısında özellikle ılımlı İslâmcı grupların Türkiye’deki gelişmeleri dikkatle izledikleri belirtildi.

Roula Khalaf’a göre bu kesim, demokratik siyasetle bütünleşmenin avantajlarını sınıyor. Financial Times yazarı, son dönemde Ankara’da yaşananlarınsa, seçimlere katılmaya karşı olan radikallerin işine yarayabileceği görüşünde. Yazı için görüşleri alınan kişilerden biri, Mısır’daki Müslüman Kardeşler Örgütü’nün üst düzey yetkilisi İssam el-Eryan.

El-Eryan, Türkiye’deki siyasi anlaşmazlığın, bölgedeki İslamcı hareketlerin gelişimini önemli ölçüde etkileyebileceğini belirterek, “Radikaller, demokrasiye yönelmenin nafile olduğu konusunda kendilerinden daha da emin olacaklardır” dedi.

Roula Khalaf bazı Arapların, Türkiye’de yaşananların akıllara Cezayir’deki gelişmeleri getirdiği görüşünde olduklarını söylüyor. Ancak hem Müslüman Kardeşler yetkilisi İssam el-Eryan, hem de yazarın kendisi, bu noktada aradaki farkları belirtme ihtiyacı hissetmiş:

“Cezayir’de ordunun iktidara gelmesini engellediği İslâmî Kurtuluş Cephesi, yeni kurulmuş radikal bir partiydi. Seçim zaferi sonrası tutarlı bir mesajı yoktu, bu da yıllar sürecek bir mücadeleye yol açtı. Ayrıca Cezayir ordusunun müdahalesini Batılı ülkeler de büyük ölçüde destekledi. Türkiye’de ise hükümet, kendisine meydan okuyan askerle mücadele ederken, cumhurbaşkanının meclis yerine doğrudan halk tarafından seçilmesini istedi. Bu da, kendisini laikliğin koruyucusu olarak gören ordunun müdahalesinidaha da zorlaştırıyor”.

Financial Times yazarı Roula Khalaf’ın yazısı için görüşlerini aldığı kişiler arasında, İslami hareketler konusunda uzman Fransız akademisyen Olivier Roy da var. Roy’a göre, Türkiye’deki krizin seçim sandığında çözülmemesi halinde, bu İslamcılar için, bir argümanın daha da teyit edilmesi anlamına gelecek. Fransız akademisyen bu argümanı; Batı demokrasisinin “hoşgörüsüzlüğü” ve “otoriter laiklik” yönündeki tercihi olarak belirtiyor.

/ LONDRA

16.05.2007


 

Talabani: Sünnîler için birinci tehdit İran

The Daily Telegraph Gazetesi Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’yle yapılmış bir mülakat yayınladı. Celal Talabani mülâkatta, İngiliz askeri yetkililerin ülkesinde Sünnî direnişçilerin liderleriyle gizli görüşmeler yaptıklarını söyledi.

Talabani’ye göre İngilizler, Irak hükümetiyle direnişçi gruplar arasında yapılan ve mezhep çatışmalarının azaltılmasını amaçlayan görüşmelerde önemli rol oynadı. Irak Cumhurbaşkanı bu noktada, görüşülen gruplar arasında Usame Bin Ladin’in El Kaide örgütünün olmadığını vurguladı. Celal Talabani, görüşmelerden başarı yolunda “iyi sinyaller” geldiğini, tarafların tarihi bir noktanın eşiğinde olduklarını belirtti. Irak Cumhurbaşkanı’nın mülakatta dikkat çektiği noktalardan biri de, Sünni grupların tehdit algılamalarıyla ilgili. “Sünni Arapların zihniyetlerinde büyük bir değişim var. Onlar artık İran’ı tehlike olarak görüyorlar. Amerika’yı değil”.

/ LONDRA

16.05.2007


 

Gazze’deki çatışmalarda İsrail parmağı

Filistin’de ulusal birlik hükümetini oluşturan Hamas ve El Fetih arasındaki çatışmalar devam ederken bugün ölen 10 kişiden bir kısmının İsrail tarafından açılan topçu ateşiyle vurulduğu öne sürüldü.

Gazze - İsrail sınırındaki Karni geçişi yakınlarında Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a bağlı koruma birliğinin eğitim merkezine silahlı Hamas üyeleri tarafından saldırı düzenlendi. ABD’nin verdiği kısmî destekle kurulan merkez roketatar ve otomatik silah ateşinin hedefi oldu. Bu sırada merkeze destek için gelen El Fetih güçleri silahlı saldırının yanısıra top ateşine de maruz kaldı. İsrail basınının Filistin kaynaklarına dayandırdığı habere göre, burada ölen 8 El Fetih üyesinden çoğu İsrail topçusunun ateşiyle vuruldu.

Bu arada Karni sınırına yaklaşan bir El Fetih üyesi de İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu öldü.

Gazze’nin güneyinde de bir El Fetih üyesi keskin nişancı tarafından kalbinden vurularak öldürüldü. El Fetih kaynakları, saldırının Hamas üyeleri tarafından düzenlendiğini kaydetti.

Öte yandan El Fetih’e bağlı silahlı 450 kişi Mısır’dan Refah geçişini kullanarak Gazze Şeridi’ne geldi. Silahlı Filistinliler İsrail’in izin vermesi sonucu bölgeye girişi yaptı.

/ GAZZE

16.05.2007


 

Bush yumuşama değil savaş peşinde

Önümüzdeki birkaç gün içinde Amerikalı ve İranlı yetkililerin Bağdat’ta bir araya gelerek Irak’la ilgili gelişmeleri değerlendirmeleri bekleniyor.

“Acaba bu, Washington’la İran arasında bir Detant Dönemi’nin başlangıcı olabilir mi?” diye soran The Guardian yazarı, Orta Doğu uzmanı Alain Gresh’in bu soruya cevabı “Hayır”. Gresh’in yazısının başlığı, “Bush detant istemiyor. Bush İran’a saldırmak istiyor”. Alain Gresh’e göre Irak’taki felakete karşın, Bush’un İran’a saldırma fikrinden vazgeçtiğine dair bir gösterge yok. Gresh İngiltere Maliye Bakanı Gordon Brown’un, İran’a saldırı olmayacağında ısrar etmesini, objektif bir değerlendirmeden çok, nedensiz bir iyimserlik olarak görüyor.

/ LONDRA

16.05.2007


 

Kerkük referandumunun iptali için düğmeye basıldı

Irak hükümeti, Kerkük’ün statüsüyle ilgili yıl sonunda yapılması öngörülen referandumun 2008’e ertelenmesi için harekete geçti.

Bakanlar Kurulu’nun yerel 140. madde komisyonlarına gönderdiği talimatlarda, bölgeden çıkarılacak Araplara tazminatın 2008 yılı bütçesinden ödeneceği belirtildi. Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (IKYB) basın merkezinden yapılan açıklamaya göre Nuri El Maliki hükümeti, 140. Maddeyi Uygulama Komisyonu’nun ofislerinden, tazminat ödenecek Arap ailelerinin isim listesini isterken, Araplara tazminatının 2008 yılı bütçesinden verileceği konusunda da bilgi verdi.

/ ERBİL

16.05.2007


 

Şiddet Peşaver’e sıçradı

Pakistan’ın Peşaver şehrinde bir otelde meydana gelen patlamanın sebebinin bombalı saldırı olduğu bildirildi.

Polis yetkilisi Rahmetullah Han, Merhaba Oteli’nin resepsiyonundaki patlamada ölenlerin sayısının ise 24’e yükseldiğini söyledi. Han, patlamada yaklaşık 30 kişinin de yaralandığını ifade etti.

Pakistanlı bir istihbarat yetkilisi, otelde genellikle Afganların kaldığını, patlama sırasında misafirlerin öğle yemeği yediklerini söyledi. Polis yetkilisi Şerif Virk, olayın intihar saldırısı olup olmadığını bilmediklerini, bombanın otele yerleştirilmiş de olabileceğini ifade etti. Şehrin ticarî bölgesinde bulunan otelin boşaltıldığı ve olayla ilgili soruşturmanın başladığı belirtildi. Afganistan sınırındaki Kuzeybatı Serhat vilayetinin başşehri Peşaver’de daha önce de bombalı saldırılar düzenlendi.

/ PEŞAVER

16.05.2007


 

Talat: AB harekete geçmeli

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, izolasyonlarda zayıflamalar, büyük bir ekonomik gelişme ve dünyayla ilişkilerde gelişmeler olduğunu, ancak AB’nin Kıbrıslı Türkler için taahhütte bulunduğu somut adımların henüz atılmadığını belirterek, ‘’AB’nin harekete geçmesini bekliyoruz’’ dedi.

Cumhurbaşkanı Talat, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş başkanlığındaki heyeti kabul etti. Talat, kabulde yaptığı konuşmada, İTO’nun önemli bir örgüt olduğunu ve verdikleri destekten memnuniyet duyduklarını belirtti.

Kıbrıs Türkünün yıllar boyunca büyük acılar ve sıkıntılar yaşadığını, her zaman için yanında Türkiye’yi bulduğunu ifade eden Talat, ‘’Ancak son yıllarda ortaya koyduğumuz yeni açılımlarla sadece Türkiye ile olan ekonomik, siyasal ve sosyal ilişkilerimizle yetinmeyip daha büyük boyutlu Avrupa ve dünyayla ilişkilerimizi geliştirme hamlesi yaptık’’ dedi.

Dünyanın daha fazla anlayabileceği bir politikayı gündeme getirdiklerini belirten Talat, buna bağlı olarak da BM ve Avrupa Konseyinin Kıbrıslı Türklere yönelik gereksiz kısıtlamaları ortadan kaldırma taahhüdünde ve çağrısında bulunduklarını söyledi.

‘’Şimdi AB’nin harekete geçmesini bekliyoruz’’ diyen Talat, AB’nin referandumun üzerinden üç yıl geçmesine rağmen izolasyonların kaldırılması konusunda somut adımlar attığını söylemenin mümkün olmadığını vurguladı.

Talat, izolasyonlarda zayıflamalar, büyük bir ekonomik gelişme ve dünyayla ilişkilerde gelişme olduğunu, ancak AB’nin taahhüt ettiği somut adımların henüz atılmadığını söyledi.

KKTC Cumhurbaşkanı, Brüksel’de bugün Kıbrıs Türk Ticaret Odası yetkililerinin sivil toplum örgütleriyle birlikte Avrupa’ya taahhütlerini yerine getirme çağrısı yaptığına da dikkat çekti.

Arzularının serbest ticaret olduğunu belirten Talat, adanın her iki tarafında, güneyden kuzeye, kuzeyden güneye ve adadan yurt dışına, yurt dışından adaya serbest ticaret yapılması isteklerini dile getirdi. Bunun için çalışmaya da hazır olduklarını ifade eden Talat, ‘’Adım atmaya hazırız. Hiçbir çekincemiz, tereddütümüz yok’’ dedi.

Kıbrıslı Türkleri kısıtlamalar altında tutmaya kararlı olan Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türkünün her türlü açılımına engel olmaya çalıştığını anlatan Talat, Rum tarafının her türlü ilişkiyi engellemeye çalıştığını, buna karşı toplumsal olarak mücadelenin her alanda devam ettiğini belirtti. Talat, ‘’Bizde geri durma, vazgeçme, küsme, cayma yok. Sonuna kadar çalışmaya devam edeceğiz ve sonunda başaracağız’’ dedi.

/ LEFKOŞA

16.05.2007


 

Danimarka halkından başörtülü vekile destek

Danimarka’da yapılan bir araştırmada halkın neredeyse yarısının başörtülü bir kişinin vekil olarak meclise gelmesine destek verdiği ortaya çıktı. Bu fikre destek verenlerin oranı ile karşı çıkanların oranı yüzde 48 ile aynı çıktı. Sadece yüzde 4’lük bir kesim görüş belirtmedi.

Danimarka’da Filistin kökenli Esma Abdulhamid, seçilmesi halinde meclise başörtüsü ile geleceğini söylemişti. Esma’nın bu açıklaması Danimarka’da tartışmaları da beraberinde getirmişti.

Ramboell’un araştırmasına katılanların yüzde 48’i, Müslüman bayanların mecliste başörtüsü takma hakkı olduğunu belirtirken yüzde 48’i buna karşı çıktı. Yüzde 4’lük bir kesim de görüş belirtmedi. Merkez-sol ve sol eğilimli Danimarkalıların yüzde 81’i, mecliste başörtülü bayan bulunmasına destek verirken aşırı sağ ve merkez sağ eğilimli kişilerin yüzde 82’si de buna karşı çıktı. Genç seçmenler, mecliste başörtülü bayan bulunmasına olumlu yaklaşırken yaşlı seçmenler bu fikre soğuk bakıyor.

Birlik Listesi’nin desteğinin devam ettirmesi halinde Esma Abdulhamid’in seçilebileceği belirtiliyor.

/ KOPENHAG

16.05.2007


 

Fransız televizyonunda Müslüman dizisi

Fransa’da bir televizyon kanalı, ülkede yaşayan 5 milyonu aşkın Müslüman nüfusuna yönelik önyargıları azaltmak amacıyla Kanada’da büyük başarı sağlayan bir Müslüman dizisini yayınlayacak

Şifreli yayın yapan Canal + isimli kanalın “Little Mosque on the Priarie” (Taşradaki Küçük Cami) adlı diziyi önümüzdeki günlerde yayına sokacağı açıklandı.

Kanada’da yaşayan Müslüman gençlerin hayatını bir camide geçen olaylar üzerinden anlatan dizi, Müslümanlara yönelik önyargıları azaltmayı hedefliyor. Müslüman oyuncuların da yer aldığı dizide, Batı toplumlarında yaşayan Müslüman vatandaşlarla ilgili basmakalıp fikirlerle istihza edilirken, Müslümanlara yönelik hoşgörüyü arttıracak mesajlar taşıyor. Kanada’da ve ABD’de büyük başarı yakalayan komedi dizisi, Fransa’da, Afrika, Belçika ve İsviçre’nin Fransızca konuşulan bölgelerinde izlenebilecek.

/ STRASBOURG

16.05.2007


 

New York’ta küresel ısınma zirvesi

Dünyanın çeşitli ülkelerinden çok sayıda büyük şehrin yöneticisinin, sivil organizasyonların ve uluslar arası şirketlerin yöneticilerinin katılacağı Küresel İklim Zirvesi New York’ta yapılıyor.

ABD eski Başkanı Bill Clinton ve New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg’in himayesinde yapılan zirveye katılmak için, Kolombiya’dan Güney Kore’ye kadar 30 ayrı ülkeden gelen liderler, Perşembe akşamına kadar devam edecek zirvede, iklim sorunlarını ve alınacak tedbirleri tartışacak.

“C40 Büyük Şehirler İklim Zirvesi” adıyla toplanan grup, 2005 yılında Londra’da gerçekleşen ilk zirvenin ardından, ikinci zirve için New York’ta bir araya geldi. Şehir yönetimlerini iklim zirvesinde bir araya getiren inisiyatif temel olarak, dünya yüzeyinin yüzde 1’ini oluşturan şehirlerin hava kirliliğinin yüzde 80’ninin kaynağı olduğu yolundaki bilimsel teoriye dayanıyor.

/ NEWYORK

16.05.2007


 

‘Bebek kapağı’ ahlâkî çöküşe dâvet

Japonya’da ailelerin istemediği bebekleri bırakmaları için yapılmış tartışmalı ‘bebek kapağı’ içine 3 yaşındaki bir erkek çocuk bırakıldı.

Japon Kyodo Ajansının haberine göre, Jikei Hastanesi’nin kimsesiz veya aileleri tarafından istenmeyen bebekler için geçtiğimiz ay yapılmış olan ‘bebek kapağı’ içerisine babası tarafından bir erkek çocuğu bırakıldı. Çocuğun sağlık durumunun iyi olduğu ve hastahane personeline ismini söyleyebildiği kaydedildi. Kutu şeklinde olan ve yerin altında inşa edilen bebek kapağı, başta Başbakan Shinzo Abe olmak üzere pek çok kesim tarafından eleştirilmişti. Benzerleri Almanya, İngiltere ve Avustralya’da da yapılmış olan bebek kapağı, toplumda gayrı meşrû ilişkileri arttıracağı ve ahlakî çöküntüye sebep olacağı gerekçesiyle Japon halkının sert tepkisine sebep olmuştu. Japon Hükümeti Sözcüsü Yasuhisa Shiozaki, “Böyle bir olayın asla gerçekleşmemiş olmasını dilerdim. Bu çok üzücü bir olay. Anne ve babalar çocuklarını büyütmek zorundalar.” açıklamasını yaptı.

/ TOKYO

16.05.2007


 

Evine uzay çöpü düştü

merika’da 2007 yılı başlarında New Jersey eyaletinde gökten, bir vatandaşın evinin çatısını delerek banyosuna düşen esrarengiz metalik parçanın sırrı çözülemedi.

Parça üzerindeki araştırmalarını önceki gün tamamlayan jeoloji uzmanları, bunun bir meteor parçası olmadığı hükmüne vardı. Bilim adamları, objenin paslanmaz çelik karışımı olduğunu ifade ederek bunun tabiatta kendiliğinden bulunmadığını kaydettiler. Federal Havacılık Dairesi uzmanlarının yaptığı incelemede de parçanın, uçaklara ait olmadığı belirlenmişti. Bundan dolayı da parçanın, yörüngedeki uydu ve roket enkazlarının bulunduğu çöplüklerden düşmüş bir uzay çöpü olduğu görüşü ağırlık kazandı. İncelemeyi yapan Rutgers Üniversitesi Jeologlarından Jeremy Delaney, “Gökten düşen bu parçanın oraya nasıl çıktığını bulmalıyız” diyerek, uzay programları ve işlevsiz kalan uyduların büyük bir çöplük oluşturduğuna dikkat çekti.

/ NEW JERSEY

16.05.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004