Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Yabancı sinemacılar bürokrasiden çekmeyecek

Bürokratik zorluklar ve vergi sebebiyle Türkiye’de filmçekmek istemediği bildirilen yabancı sinemacıları teşvik etmek amacıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığının kanun hazırlığına başladığı öğrenildi.

Büyük projelere imza atan yabancı film yapımcıları, film piyasasına yönelik teşvik sistemi olmadığı için Türkiye’de çekim yapmaktan vazgeçiyor. Firmalar bunun yerine, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, Fas, Güney Afrika, Hindistan, Malta, Romanya ve İspanya gibi filmcilere ciddî destek ve kolaylık sağlayan ülkeleri tercih ediyor.

Son olarak, “Terminatör” gibi filmlere imza atan Hollywood’un ünlü yapımcısı Mario Kassar’ın da yeni filmleri “Metropolis” ve “Odition”un çekimleri için Türkiye’ye gelmekten vazgeçtiği ve Fas’la görüşmelere başladığı, 3-4 büyük yapım firmasının da Türkiye’de çekim yapmayı rafa kaldırdığı öğrenildi.

TEŞVİK YASASI YOLDA...

Konu ile ilgili çalışma başlatan Kültür ve Turizm Bakanlığının, yabancı film yapımcılarının Türkiye’de yapacağı çekimlerini desteklemek için teşvik yasası hazırlığında olduğu bildirildi.

Maliye Bakanlığı Vergi Konseyi Başkanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı uzmanlarınca, 3 bölümden oluşan kanun taslağının birinci bölümünde, yabancı film yapımcılarının Türkiye’de yaptıkları harcamalara KDV iadesi getiren düzenlemeler yer alacak.

Taslağın ikinci bölümünde, yabancı yapım şirketlerinin film projelerine doğrudan para desteği sağlanması planlanıyor. Firmalar, belirlenecek kıstaslar doğrultusunda sundukları projelerin maliyetinin yüzde 10-25 arasında maddi destek alabilecek.

Taslağın üçüncü bölümünde ise Türk yapımcılara yönelik başta stopaj olmak üzere bazı konularda kolaylıklar sağlayan hükümlerin yer alması öngörülüyor.

”FİLM YAPIMCILARINI KAÇIRIYOR”

Yabancı sinemacıları Türkiye’ye çekmek için yapılması gerekenler konusunda görüşlerini açıklayan Sinebir Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Sayman, yabancı film yapımcılarının, Türkiye’de özellikle KDV’den şikâyetçi olduğunu söyledi.

Yapımcıların “Türk vatandaşı gibi vergi ödemek zorunda tutulmak istemediğini” belirten Sayman, “Bu, film yapımcılarını kaçırıyor. İmkan sağlayan ülkelerde, vergilerini uluslararası yapımcılara uygulanmıyor. KDV iade ediliyor veya hiç alınmıyor. Gelip de bizdeki şartları öğrenince vazgeçiyorlar. KDV ya hızlı biçimde iade edilmeli veya muaf olmaları gerekiyor” dedi.

Sayman, “film yapımcılarına, gümrükten kolay geçiş hakkı ve çekim izinlerinin hızlı çıkması gibi imkânı sunulması gerektiğini de ifade ederek, bunun için filmcilere teşvike yönelik bir kanunun çıkarılması gerektiğini” dile getirdi.

”AVANTAJA DÖNÜŞTÜREBİLİRİZ”

Yapımcı Ali Akdeniz de özellikle büyük bütçeli prodüksiyonların, diğer ülkelerde çekim yaptıklarında ciddi bir teşvikle karşılaştıklarını söyledi.

Türkiye’nin bu konu da “çok geç kaldığını” belirten Akdeniz, “Bize oranla, Fas sinemasından bahsetmek çok da mümkün değildir, ama yine de Fas’a giden büyük prodüksiyonlar çok daha fazladır. Çünkü, Fas Kralı ciddî bir şekilde teşvikte bulunuyor onlara. Ya da İzlanda’ya gittiğinizde hem vergi vermekten muafsınız hem de harcadığınız her milyon dolar için İzlanda hükümeti size bir destekte bulunuyor” dedi.

Fas, İspanya, Malta ve İngiltere’deki mekanların filmlerde çok kullanıldığını belirten Akdeniz, Türkiye’nin bunu avantaja dönüştürerek, “bakir mekânlarıyla” yeni alternatifler sunabileceğini ifade etti.

”BU TÜRK SİNEMASINI KURTARACAKTIR”

Teşvik için sadece yabancı filmlerden KDV almamanın yeterli olmadığını, gümrük mevzuatının da film yapımları için yeniden düzenlenmesi gerektiğine işaret eden Akdeniz, filmde kullanılacak bazı malzemeleri yurt dışından getirebilmek için zaman zaman demir, ahşap ithalatçıları gibi derneklerin üyeleri olmak zorunda kaldıklarını anlattı. Akdeniz, şunları söyledi:

“Son 40 yılın temel sorularından biridir, Türk sinemasının ne zaman kurtulacağı? Yabancı sinemacıların Türkiye’ye gelmesiyle uluslararası sinema dilini bilen insanlar yetişecektir. Bu da sinemayı kurtaracaktır.

Birinci avantaj, bir-iki tane 50 milyon dolarlık film çekildiğinde, Türk sinemasının belki de yıllık bütçesinin üstüne çıkılacak. İkinci avantaj, bizim marangozlarımızın, teknisyenlerimizin, görüntü yönetmenlerimizin ufku açılacak.”

Filmlerde sadece sinema profesyonelleriyle değil, yörenin esnaf ve sanatkârlarıyla da çalışıldığını belirten Akdeniz, böylelikle istihdama da ciddi katkı yapılabileceğini kaydetti.

”FİLM KOMİSYONU KURULMALI”

Yapımcı-Yönetmen Eriş Akman da bazı ülkelerin film yapımcılarına çok büyük teşvikleri verdiklerini söyledi.

“Bırakın biz teşvik vermeyi hala köstekleri ortadan kaldırmış değiliz” diyen Akman, “En büyük maliyetlerden biri stopaj ve çalışanların sigorta primleri. Yabancı yapım şirketlerinin filmlerinde stopajı Kanada’da devlet ödüyor. Bazı ülkelerde katiyen almıyorlar. Bu tür teşvikler gerekli” görüşünü dile getirdi.

İspanya’nın 1980’li yılların başlarında turizm gelirinin yüzde 78’ini, ülkede çekilen yabancı filmlerden sağladığını belirten Akman, şunları kaydetti:

“Bakanlığın milyon dolar tanıtım bütçesi var. Otobüslerin üzerine İngiltere’de ‘Turkey’ yazıyorlar. Bu bir şey değil. Reklam, propaganda filmini kimse seyretmez. Ama çok önemli bir konulu filmin arasına Türkiye’yi koyarsanız, o zaman büyük reklam olur. Fas sadece filmlerden, bizim turizm gelirimiz kadar gelir sağlıyor.”

“Türkiye’de de acil olarak diğer ülkelerde olduğu gibi bakanlıklar üstü işlev görecek bir film komisyonun kurulmasını” öneren Eriş Akman, bu sebeple birçok kanunun değiştirilmesi gerektiğini, yapılabilecek teşvikleri de bu komisyonun belirlemesinin uygun olacağını sözlerine ekledi.

19.02.2008


 

İtfaiyeye tarihi koruma kitabı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı, COST Action C17 Programı kapsamında, Avrupa ülkeleriyle yaptığı ortak çalışmaları kitap halinde yayınladı. Kitap, itfaiyeciler için örnek bir klavuz özelliği taşıyor.

Tarihi eserleri yangından kurtarmak için bütün yöntem ve tekniklerin yazıldığı kitap, Türkiye ile Avrupa ülkelerinde aynı zamanda yayınlandı. Projeye Türkiye adına Büyükşehir İtfaiye Daire Başkanı Emin Pehlivan katıldı. Türkiye ile birlikte Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Finlandiya, Fransa, Macaristan, İsrail, İtalya, Makedonya, Norveç, Hollanda, Polonya, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre ve İngiltere projeye katkı sağladı. Gelecekte Avrupa tarihi eserlerin korunmasına yönelik ortak çalışma yapan ülkeler, hazırladıkları kitapla Avrupa ülkelerindeki itfaiyecilere rehberlik yapacak.

19.02.2008


 

“Sıra geceleri” sıradanlaşmasın

Şanlıurfa’nın önemli kültür ögelerinden biri olan “sıra gecesi” geleneğinin son yıllarda ticarileşerek özünü kaybetmesi tehlikesi üzerine, Devlet Türk Halk Müziği Korosu bünyesinde kurulan “Urfa Ahengi” grubu, katıldıkları programlarda, gerçek “sıra gecesi” geleneğini aktarmaya çalışıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Şanlıurfa Devlet Türk Halk Müziği Korosu Müdürü Feridun Yüzgen, sıra gecesi geleneğinin kentin önemli kültürel unsurlarından biri olduğunu belirtti.

Yüzgen, sıra gecesinin yıllardır dost ve arkadaş meclislerinin belli zaman aralıklarıyla bir kişinin evinde toplanıp, günün sosyal, ekonomik sorunlarının yanı sıra kültürel ve sanatsal sohbetlerin yapıldığı verimli bir etkinlik olduğunu söyledi.

Sıra gecesi etkinliklerinin, daha samimi ortamlarda yaşanması için sesi güzel olan kişilerin, etkinlikte yöresel türküler seslendirdiğini anlatan Yüzgen, ancak son yıllarda kente gelen yerli ve yabancı turistlere “sıra gecesi” geleneğini tanıtmak amacıyla oluşturulan grupların, gerçek sıra gecesinin özünü değiştirdiğini savundu.

Etkinlikte zaman zaman seslendirilen türkülerin yöreye ait olmadığını ifade eden Yüzgen, “Bazı gruplar özüne uygun sıra gecesi geleneğini tanıtmak yerine, ne olduğu belli olmayan bir müzik icra ediyorlar. Seslendirilen türküler bile Şanlıurfa’ya ait değil. Kimi grupların kaygısı ticari olduğu için kentimizin önemli bir değeri olan geleneğimiz yozlaştırılıyor. Dışardan gelen insanlar da sıra gecesini yanlış öğreniyor. Halbuki sıra gecesi sosyal bir okuldur. Ancak günümüzde öyle bir hale getirildi ki akla sadece müzik geliyor” diye konuştu.

19.02.2008


 

Minibüste okuma kampanyası

Trabzon’da başlatılan ‘’Okumanın Yeri Olmaz’’ kampanyasıyla, Çarşıbaşı-Trabzon arasında çalışan 50 yolcu minibüsüne, 45 dakika süren seyahat sırasında yolcular tarafından okunması amacıyla kitaplar konuldu.

Çarşıbaşı Kaymakamı Süleyman Özçakıcı, yaptığı açıklamada, Trabzon Valisi Nuri Okutan’ın başlattığı ‘’Trabzon Okuyor’’ kampanyası çerçevesinde vatandaşların kitap okumasını teşvik etmek amacıyla ilçelerinde ‘’Okumanın Yeri Olmaz’’ adlı kampanya başlattıklarını ifade etti. Özçakıcı, ‘’Ulaşımda, toplu taşıma araçlarında çok vakit geçirmemizden hareketle, yolcuların bu süreyi kitap okuyarak değerlendirebilmeleri adına Trabzon hattında çalışan 50 minibüsümüze kitap servisi koyduk’’ diye konuştu.

/ TRABZON

19.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri