"Gerçekten" haber verir 03 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şükrü BULUT

Global teröre dair



Dünya çok mu büyük? Coğrafyalar çok mu geniş? Dünyanın hadiseleri birbirlerinden çok mu kopuk? Kıt’alararası mesafeler çok mu uzak? Kur’ân’a göre hiç de değil. Dünyaya halife olarak indirilen ve bakışları kâinata takılı insan için büyüklük, genişlik, kopukluk ve uzaklık izafî şeyler değil mi? Dünyamızın mülkünde bir sinekten de küçük düştüğü Rabbimizin halifesi için, yukarıdaki belirtmeler çok da kıymet ifade etmiyor. Uzaydaki satelistlerden yerküre üzerindeki hareketleri izleyen halife-i zemin için, yine insanlarca tanımlanan farazî hatların eskisi kadar önemli olmadığını zamanla daha iyi anlayacağız.

Kitlelerin, bilgilerin, haberleşmenin, istihbaratların, dost ve düşmanların mütemadiyen iç içe dalgalanmaları, dünyayı bütün mahalleleriyle bir bütün olarak değerlendirmemizi gerektirdiği gibi, kâinatla dünya arasına da fazla mesafe koymamayı emrediyor.

Kur’ân-ı Kerim yerküremizden bahsederken “arz ve sema” tabirlerini birlikte kullanıyor. Varlığa, hadiselere ve insanlığa küllî olarak bakıyor. Ferdin içine bütünü yerleştirirken, bütünün yapısını ferde göre yaratan Rabbimizin açık-seçik kitabının adesesinden hadiselere bakamayanlar aldandılar ve ömürleri ifrat ve tefrit arasında koşuşmalarla geçti.

Dinsiz Avrupa felsefesi, insanımızın bakışını surî alâyiş ve nümayişiyle Kur’ân’dan nisbeten koparınca, yolumuz beyabanlara düştü. Mi’rac’tan hayata bakması gereken insanlığımız, felsefenin kendisini uçurduğu derelerden bakıyor bugün... Fakat kendisini zirvelerde zannediyor. Nazarının ise problemleri ihata ettiğini düşünüyor. Hafızamızın ulaşabildiği geçmiş zamanlardan günümüze gelen süreçte dinsiz Avrupa’nın adeselerinden bakanların hep yanlış gördüğünü müşahede ediyoruz.

12 Eylül’e kadar İslâm âlemi dinsiz Avrupa medeniyetine önyargılarla yaklaşıyordu. Tahlile yarayan süzgeçlerimiz vardı. Fakat bu münafıkâne hareket süzgeçlerimizi kırdığı gibi tahlillerimizi de bitirdi. Kur’ânî bakışlarımız, tespitlerimiz ve ölçülerimiz Bektaşî nefislerimizin indî nazarına mahkûm olunca, “Bana göre!” veya “Ben böyle düşünüyorum” gibi ucubelerle yer değiştirdi. Maalesef kimsecikler, Kur’ân’ın yanında veya onun zamanımızdaki tefsiri indinde “Sen ve ben var mıyız?” demediler. Zira felsefî hava buna mani oluyordu...

Kur’ân’dan kopuk nazarın tenvimi (uyutulması) bu zamanda kaçınılmaz. Bir odanın içinde yüzlerce sihirbaz ve hipnozcunun size karşı ittifakına dayanmanız, elbette mümkün değildir. O sihirleri ve hipnotik tesirleri usulünce dağıtacak yalnızca “Kur’ânî bakış” değil mi?

Kur’ân “terörün” ahirzamanda global olacağını haber veriyor. Ebabil kuşlarının kıt’alararası uçacağını ve çekirge sürülerinin “millî sınırları” kaldırmaya çalışacağını bildiriyor. Devletler ve milletler arasındaki savaşların yerlerini, “global sınıflar savaşına” terk edeceğini, ahirzaman dinsizliğinin aileden başlayarak millet ve vatan mefhumlarını imha edeceğini ihbar ediyor. Yeni liberalizm ile “millet duygusuna”, globalizm ile “vatan sevgisini” ve yanlış hürriyet fikriyle de düzen ve otoriteleri yok etmeye çalıştıklarını görmemek için, ya uykulu veyahut hain olmak gerekiyor. Artık Müslümanlara, tehlikelere global düzeyde bakmak farz oldu. Aynı düşmanın değişik yönlerden ve farklı cephelerden başka başka üniforma ve silâhlarla hücumuna avlanmamak için, Efendimizin “ahirzaman ölçülerini” kullanmak zorundayız. Zihinlerdeki kargaşayı gidermek için Onun terminolojisi insanlığın ortak dili olmalı. Global teröristin “Yecüc ve Mecüc”, global işgalcilerin ise “Deccaliyet kuvvetleri” olduklarını bir yere kaydetmeyenler, mutlaka onların tuzaklarına düşerler. Bu dehşetli “küresel savaş”taki karşı tarafın ise, “Müslüman- Hıristiyan “ ittifakına katılmış insaniyetperverler olduğunu bilmeden, global terörün hakkından gelmek mümkün değildir.

Meselâ birisinin silâhlı ve üniformalı, diğerinin ise sivil ve hürriyetçi geçinmesi bizi aldatmamalı. Zira ikisi de semavî dinlere ve insanî değerlere düşman. Hedefleri Kur’ân’ı “hayattan” koparmak ve İslâm dünyasındaki Peygamber-i şeairi tar u mâr etmek. Ahirzamanın mütecaviz dinsizlerinin cemaat halinde ağlarıyla dünyanın dört bir yanına yayılacağını Peygamberimiz haber veriyor. Durum böyle olunca, Türkiye’deki terör hareketinin Washington ve Londra veya bir başka Avrupa merkezlerinden emir aldığını söylemek elbette ki “komplo teorisi” olmamalı. Hangi cani cinayetini ilk elden ikrar etti ki... Caniler, kendilerini teşvik edenleri elbette ki “komplo teoriciliğiyle” suçlayacaklardır. Gazete arşivlerini bu nazarla incelediğimizde, yığınla inkâr ve karşı suçlama ile karşılaşacağız! Conilerin Kur’ânî bakışın kör düğümleri çözdüğünü, conilerin saklandıkları izbeyi aydınlattığını, global terörün oyunlarını boşa çıkardığını bildiğimize göre, tekrar Kur’ân’ın sinesine yükselmek zorundayız. Bize yapılan aldatma, hipnoz ve manyetizmaların bir çırpıda kaybolacağını göreceğiz. Zaten dünyanın selâmeti de, kurtuluşu da buna bağlı değil mi?

03.08.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.08.2008) - Doğu ile Batı arasındaki çocuk…

  (28.07.2008) - Normandiya kıyılarında

  (25.07.2008) - Hayat öpücüğü...

  (21.07.2008) - Susuz yazlara doğru

  (18.07.2008) - “Ergenekon” destanı!

  (14.07.2008) - Sürekli savaş veya sürekli devrim...

  (11.07.2008) - Tesettür karşıtlarının korkusu…

  (07.07.2008) - Avrupa’da, ateş hattındaki aile...

  (04.07.2008) - Emir kulları

  (30.06.2008) - İnsanlık baharına çdoğru...

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır