"Gerçekten" haber verir 28 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Meryem TORTUK

Yardımlaşma nereye saklandın? Çık ortaya



Ey yardımlaşma, sen birbirimiz için hayatı kolaylaştıran bir haslettin aramızda, ama şimdi nereye saklandın? Kalbimizin neresine gömüldün, ya da sildik mi seni bencilliğimizin altında ezdik, görünmez mi kıldık?

Hani kimi yerde imeceydi adın, kimi yerde iş birliği, kimi yerde emeklerin birleştirilmesi, ama aslında gönül gönüle bir yürüyüşün adıydın. Hep birlikte türküler, şarkılar, hikâyeler eşliğinde başlanan işler göz açıp kapayana kadar biter, sen de kalpten bir teşekkür olarak dilimize dökülüp, gülen gözlerle geçerdin aramızdan. İşte şimdi hepimiz ardından, “Ne oluyor bize ki, önceden birbirimize omuz verip işlerimizi kolaylaştırırken, şimdi engellemeye çalışıyoruz?” diye sorar olduk. Korkar olduk birinden bir yardım istemeye ve birine bir yardıma koşmaya. “Acaba yanlış mı anlaşılırım, nasıl karşılanırım? Bunun altından bir şey çıkar diye mi düşünülürüm?” sorularıyla artık seni en uzağımıza atmış durumdayız.

Seninle ilgili anlatılanlar masallardan fırlamış gibi geliyor şimdi bize. Ya da çocukluğumuzun pembe maviliklerinde kaybolan bir düş gibi…

Hadi koş gel yine aramıza. Hafiflesin ağırlıklarımız, omuz omuza yürümenin tadına yeniden varsın dimağımız. Kalbimizin, ruhumuzun, düşüncelerimizin ağırlığında yürüyemez olduk. Çünkü yüreğimizi dinlendireceğimiz candan bir dosta da hasretiz aramızdan çekip gittiğinden bu yana. Artık gözlerimize bakarken bile, “acaba?”lar gelip geçiyor zihinlerimizden.

Bir eşyayı taşırken, “Şunun ucundan tutacak birileri yok mu?” diye bakıyoruz etrafımıza, ama nafile. Kimseye de diyemiyoruz ki, “Bu çok ağır bana bir yardım eder misiniz?” diye. Çünkü en masumundan isteğimizin bile karşı tarafta nasıl yankılanacağını bilemiyoruz…Yine kuşkular ve acabalarla mütereddit, üç kat yorgun ve bitkin bir halde kendi işimizi kendimiz yapmaya koyuluyoruz.

Hani teknoloji kolaylaştırdı hayatın bir çok alanını, herkes teknolojinin gücünden faydalanıyor, o yüzden de kimsenin kimseye ihtiyacı yok diye mi, düşünmeye başladık? Teknolojinin soğuk gücü aramıza girince, gücün yorumu da mı değişti? Oysa güç, kalplerdeki sımsıcak beraberliğin yüzlerdeki tebessümü değil miydi? Bir işin omuz omuza bitirilmesinden sonra yorgun bedenlerden gözlere yansıyan huzur ve mutluluğun diğer adı…

Bir de önceden erkekler bayanlara elinde büyük bir paket varsa yardıma koşar, onu elinden alıp taşırdı. Ah ki, bu da artık yok. Otogara gelen yirmi kiloya yakın paketimi taksiye taşırken etrafımda bana sadece, “Çok ağır mı?” diye soran erkeklere “Önceden erkekler, bayanlara ‘Çok ağır mı?’ diye sormak yerine, yardım ederlerdi. Şimdi seyredip, soru sormaktan öteye gitmiyorlar. Haklısınız, yardımlaşmak enayilik artık” dediğimde, senin yokluğunun ne kadar büyük bir yük olduğunu anladım…

Aslında çok önceden beri aramızdaki yokluğunun farkındaydık. Buna üzülüyorduk, ama kendi kendimize bir şeylere kalkışıp düzeltecek yetkinliğimiz de elimizden alınmış ah ki ne ah!

Mü’min olmanın sıfatlarındandı aslında birbirine yardıma koşma. Kur’ân yardımlaşmanın faziletlerinden söz ederken, Peygamberimiz (asm) buyuruyordu, “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz” diye. Kardeşliğin en büyük hasletlerinden biri olarak aramızda bizi birbirimize bağlayan büyük bir güçtün… Yokluğun iplerimizi gevşetti ve bizi buz gibi yabancılara çevirdi…

Hadi yeniden dön aramıza ve kuşku duymayalım varlığının aramızdaki güzelliğinden. Soru olma zihnimizde, koskocaman bir halat ol, kalplerimizi birbirine bağlayıp, işlerimizi kolaylaştıran…

28.06.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.06.2008) - Yeni bir toplum inşâsı için

  (14.06.2008) - Sen bilemezsin, senin adına kararı ben veririm

  (31.05.2008) - MARTI AİLESİ

  (25.05.2008) - Paylaşmak mı, o da ne?

  (17.05.2008) - Domino taşı hayat

  (13.05.2008) - Buyurun ey hatıralar, size açtım gönlümü

  (04.05.2008) - Kitap hayatımızın neresinde?

  (26.04.2008) - Size güvenebilir miyim, yani önce kendime?

  (19.04.2008) - Varlığım, en büyük armağan bana

  (29.03.2008) - Durakta beklerken

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Gezi Eki Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır