"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

BİR ÇİÇEK HİKÂYESİ... YASEMİN GÜLEÇYÜZ

15 Ekim 2011, Cumartesi
UZUN süredir geçmediğim pek işlek olmayan yolun kenarındaki akşamsefaları yarı boyum kadar uzamışlar. Artık tohuma durmuşlar. Oysa birkaç ay önce tazecik filizleriyle bir başka güzeldiler. Her zaman yaptığım gibi onların tarafına yöneliyorum. Epeydir hemhal olmadım, özledim, onlarla biraz konuşacağım.
Daracık kot pantolonu ve ceketiyle kaldırımda yere eğilmiş bir hanımı fark ediyorum. Belli ki o da benim gibi akşamsefalarına hayran. Tohumlarını tek tek topluyor, avucunda biriktiriyor. Yanına yaklaşıyorum. Gülümseyerek “Çiçek sevenler belli!” diyorum. O da gülümsüyor. Akşamsefalarının dibinde otların arasından sapsarı bir güz çiğdemi “Ben de varım!” dercesine bana göz kırpıyor sanki. Çiçeği koparmadan taç yapraklarına dokunup “Şundaki san'ata bakar mısınız?” diyorum.
Omuzlarına uzanan düz sarı saçlarını eliyle kulağının arkasında toplayarak çiçeği inceliyor: “Çok ilginç, böylesini hiç görmemiştim” diyor.
Aynı yöne gidiyormuşuz. Bir müddet beraber yürüyoruz.
“Tohumlar bahçeniz için mi?” diyorum. “Hayır, ta Bursa’ya gidecekler!” cevabını veriyor. Yeğeninin bahçeli evine bu çiçekler çok yakışacakmış.
Saray Bosna’dan yeni gelmiş. “Onlardaki çiçek sevgisini mutlaka görmelisiniz! Evleri küçük, ama çiçek için her zaman yer var” diyor. Anlattığına göre, evlerinin dış duvarlarına bile saksılar yerleştirerek öyle sevimli mekânlar oluşturmuşlar ki, hayran kaldığı belli.
Çiçek sevgisinin medeniyetin işareti olduğunu anlatıyor. Yurt dışından geldiği günün ertesinde evinin yakınlarındaki ağaçların komşularınca kesilmesi onu dehşete düşürmüş.
“Bir de dinden, Allah sevgisinden bahsederler. Bu nasıl bir inanç?” diye soruyor bana. Rahmetli babannemin böyle durumlarda çok sık kullandığı cümle ile cevap veriyorum: “İnsanoğlu işte! Çiğ süt emmiş!”
Birbirimize iyi günler dileyip ayrılıyoruz.
Yürürken düşünüyorum: İnsanın en büyük imtihanı: İnandığını yaşabilmek. 
İmanımızı, inancımızı günlük hayatımıza aksettirebilme gayreti içinde olmak ne büyük bir vazife!
Allah’ın rızasını dileyerek insanların duygularını; öfkesini, türlü çeşit tutkularını kontrol çabası içinde olması omuzlarına yüklenen ne ağır yük!
Kula yakışan ise bu ağır yükü taşımak için uğraşırken, yardımı yine Rabbimizden istemek.
O zaman bütün problemler bir yana aile içi şiddet de kalır mıydı dersiniz?
 

 
DAĞARCIK

UYGARLIK DEDİĞİMİZ ŞEY…

UYGARLIK dediğimiz şey de insanın dürtülerini kontrol edebilmesi üzerine şekillenir. Bizler olgun insanlar olmayı ancak basit dürtülerimizi frenleyerek sağlarız. Şimdi bütün dünyada dürtüselliğin serbest bırakıldığını görüyoruz. İnsan aklına gelenle hemen harekete geçiyor. Önceden insanın aklına geleni bir filtreden geçirmesi, doğru mu yanlış mı olduğunu iyi hesap etmesi ve kırk düşünüp bir yapması erdem kabul ediliyordu. Şimdi ani tatmin çağında hepimiz hemen doyurulmanın peşindeyiz. Beklemeye zamanımız yok!

Psikiyatr Prof. Dr. Kemal Sayar medyanın yanlış şekilde kullandığı cinselliğin gençlerin bedenlerini arzu nesnesi haline getirmenin derdine düşürdüğünü anlatıyor.

 
DÜZENLİ BİR TOPLUM İÇİN!
İNSANLAR e-maillerinin başında, bir mesaj gelsin diye bekliyor. Çocuklar, gençler, oyun bağımlılıkları dolayısıyla bilgisayar başından kalkamıyor, ana babalar, cep telefonlarını yastıklarının altına koyup uyuyor. Genç ergenler öfkelerini kontrol edemiyor, acılarına dayanamıyor, dikkatlerini yoğunlaştıramıyor. En basit ve sıradan, hatta dışarıdan gelen olağan duygusal etkilere akıl almaz öfke patlamalarıyla tepki gösteriyorlar…
New York Times yazarlarından Judith Warner içinde yaşadığı Amerikan toplumunu böyle değerlendiriyor. Çözümü ise insanların kendilerini kontrol edebilme mekanizmalarını disiplinle çalıştırmalarında buluyor. Bu da şüphesiz manevî değerlere yeniden dönüp sarılmakla mümkün… Zira dinî değerler tamamıyla disiplinler üzerine kurulu. 
Okunma Sayısı: 4867
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı