"Gerçekten" haber verir 06 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

“Kulcuğa kulcuk” Kemalist İlahiyatçı kim?



Bilin bakalım şu sözleri kim sarfetmiş:

“Önce, bir numaralı direnç noktası olabilecek değerleri yıkmak, Türkiye’nin ve Türk insanının omurgasını kırmak lâzım. Omurga, Türkiye’yi farklı kılan Kemalist mirastır. Onu işe yaramaz hale sokmak gerekiyor. Onun petrolden daha güçlü olduğu anlaşılmıştır. Petrolün işini bitirdiler ama Kemalist mirasın işini bitiremiyorlar. Haçlı Batı, Cumhuriyet Türkiyesi’ni küllerden yaratan Mustafa Kemal’i sevebilir mi? Türk halkının onun mirasını değerlendirmesine seyirci kalır mı?”

Kim diyorsunuz?

ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Genel Başkanı…

Bilemediniz!

Genel Sekreteri…

TSK mensubu bir general!

Wieder Falsch! (Tekrar yanlış.)

“İpucu ver” derseniz, “İlahiyatçıdır, hocadır, yazardır!”

Hiç İlahiyatçı Kemalist olabilir mi? Maalesef, bu da bu ülke gerçeğinin şaşırtmacasıdır! Ya İlahiyatçı, bir beşer için “yaratma” kelimesini kullanabilir mi? İşte bu şaşırtmaca değil! “Kemalist, Atatürkçü İlahiyatçı” böyle gümler gider…

Şimdi gelelim meşhur Kemalist İlahiyatçımızın ismine, titrine: Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk. Hürriyet yazarı. Yazının başlığı, “Şimdi Kemalizme ihanet zamanı!” (Hürriyet / 04 Ağustos 2008.)

Şimdi sayın profesörümüze kendi yazısıyla cevap verelim, noktası virgülüne dokunmadan:

“Müslüman mısınız, Abdi memlûk mu?

“Başlığı şöyle de atabilirdim: ‘Abdi memlûk’tan özgür bireye geçmedikçe...

“‘Abdi memlûk’ tâbiri, Kur’ân’ın en hayatî kavramlarından biridir. Kur’ân’ın, insan onuruna aykırı bularak eleştirdiği ‘abdi memlûk olmak’ nedir? Abdi memlûk; sözlük anlamıyla, ‘birilerine mülk olmuş, eşyalaşmış köle kişi’ demek. Eşyaya dönüştürülmüş, kullaştırılmış insan demek. Daha doğrusu, abdi memlûk, insan kılığında eşya demek. Abdi memlûk’un iğretiliği, bönlüğü, yaratıcılıktan, özgürlükten, isyan ve direnişten uzaklığı bakın nasıl eleştirilmiş:

“‘Allah şöyle bir örnekleme yaptı: Hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının eşyası durumunda bir kul / köle ile bizden bir güzel rızıkla rızıklandırdığımız ve ondan gizli-açık dağıtan bir kişi. Bunlar aynı olur mu?!’

“‘Allah şöyle bir örnekleme de yaptı: İki adam; birisi konuşmaz; hiçbir şeye gücü yetmez; efendisi / yöneticisi üstünde sadece bir yük. Efendi onu nereye gönderse hiçbir hayır getiremez. Şimdi bu adam, dosdoğru bir yol üzerinde bulunup adaleti özendiren kişi ile aynı olur mu?’ (Kur’ân, Nahl, 75-76)

“İslâm dünyasının biricik derdi ve belâsı bu: Kula kulluk. Ve daha büyük belâsı da şu:

“Kula kulluğu Allah’a kulluk sanmak...

***

Diğer bir yazının başlığı ve bir bölümü ise şöyle:

“Kula kulluk bitmedikçe… Kaç asırdan beridir, Müslüman kitlelerin büyük çoğunluğu, görünürde Allah’ın kulu, gerçekte ise efendilerinin kulu. Bu ikinci kulluk ‘müritlik’ adı altında yürütülüyor.

“Ne demek mürit? İradesini efendisinin iradesine teslim eden kişi demek. Yani iradesi ve aklı felç edilmiş kişi, insan sûretinde robot. Kur’ân’ın deyimiyle abdi memlûk, yani kendi iradesiyle köleleştirilmiş kişi.

“Peki, ‘Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.’ (Fâtiha Sûresi, 5) diyerek önünde secde ettiğimiz Allah’a kulluk nerede?”

Ya, işte böyle hocam!

Ölmüş, gitmiş, 85 yıllık mirasıyla ülke belini doğrultamamış, getirdiği ilkeler için demokrasi, insan hakları olmayan bir beşere “Türkiye Cumhuriyetini küllerden yaratmış!” derseniz, abdi memlûk mu olursunuz, ubeydülmemlûk mu (kulcukların kulcuğu!), başka bir şey mi, bilemeyeceğim artık!..

Toplama bir aileyi düşünün: Çocuklar çocuk esirgeme kurumundan alınmış. Esirgeme kurumu da, cami avlusundan toplamış. Çocuklar, yanlarında bulundukları aileyi, gerçek anne-babaları, kardeş bildiklerini de öz karındaşları sanıyorlar. Gel zaman, git zaman çocuklar büyüyor. Ve en sonunda durumu öğreniyorlar! Meydana gelecek travmayı düşünebilir misiniz?

İşte Türkiye böyle bir durum yaşıyor.

Eğer arşivler açılırsa, kimin ne olduğu ve miras ortaya çıkacak! Meselâ, deccal kim, deccal yamakları kim, hepsi ortaya çıkacak. Süfyan kim, anlaşılacak. Bu ülkeyi kim, niye geri bıraktı, anlaşılacak!

Latife Hanım’ın hatıralarında ne vardı ki, yayınlanmasına müsaade etmediler? Yok böyle bir şey, diyorsanız açınız arşivleri! İngiltere’de 30 sene sonra arşivler açılıyor, tarih oluyor! 85 sene oldu, hâlâ ne bekliyorsunuz? Açın Genelkurmay arşivlerini, açın Meclis’in arşivlerini…

Dananın kuyruğu kopacak ve kimin kimin kulu olduğu anlaşılacak ve seyreyleyin gümbürtüyü…

06.08.2008

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (05.08.2008) - “Yabancı nefreti” vahameti ve dönüş...

  (04.08.2008) - Lisan problemi

  (03.08.2008) - Müslümanlara olan bakış açısı çarpık

  (02.08.2008) - Avusturyalı sosyalistler, ülkelerinde cami yapımına destek çıkıyorlar

  (31.07.2008) - Avusturya’da İslâmiyet

  (30.07.2008) - İslâm güneşine mani olan perdeler yırtılıyor

  (28.07.2008) - Avrupa’daki Müslüman azınlıkların problemleri

  (26.07.2008) - Övgüye değer bir diğer hasletleri

  (25.07.2008) - Yalnızlık zindanı

  (24.07.2008) - Otokontrol sistemi

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır