12 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

İslâm dini cariyeliğe karşıdır!


A+ | A-

Samsun Alaçam’dan Mehmet Demir: “Cariyelik hakkında bilgi verir misiniz? Bu meseleye İslâmiyet nasıl bakıyor? Hangi hükümleri getirmiştir?”

İnsanın yaratılış gayesi yalnız Allah’a ibadet etmek, yalnız Allah’a kul ve köle olmaktır. İnsan Allah’tan başkasına karşı ise hür olarak yaşamalıdır. İnsan fıtratı kula köleliği kaldırmaz.

Ama ne hazindir ki, insan insanı tarihin en eski çağlarından beri köleleştiregelmiştir. Oldum olası büyük küçüğü sindirmeye çalışmış, zengin fakiri ezmiş, güçlü zayıfa zulmetmiş, kuvvet ve kudret sahipleri, kimsesiz ve sahipsizleri köleleştirmiştir. Bu acımasız anlayış, bilhassa Eski Yunan’da, Roma İmparatorluğu’nda, Hint bölgesinde, Eski Mısır’da ve Arabistan putperestlerinde vahşîce uygulama alanı bulmuştur.

Düşmandan esir alınan erkeğe köle, kadına ise cariye denir. Öncelikle bunu tesbit ve teslim edelim: İslâmiyet’e göre düşman ancak kâfirdir.

İslâmiyet geldiğinde Arabistan kölelerden ve cariyelerden geçilmiyordu. Kölelerin ve cariyelerin hiçbir hakları yoktu. En zor işlerde çalıştırılırlar, horlanırlar, aşağılanırlar, dövülürler, aç ve susuz bırakılırlardı.

Köleliğin ve cariyeliğin ana kaynağı savaşlardır. Tarih öncesi devirlerden beri savaşlarda ele geçirilen düşman askeri köle olarak, ele geçirilen düşman kadını da cariye olarak mukabil güçlerce alınmış; böylece hem pazarlık yapma gücü arttırılmış, hem de köle ve cariyelerden yararlanılmıştır. Fakat zulümde barbarlaşan insanoğlu savaş dışında da baskınlar, yağmalamalar ve eşkıyalık yoluyla kimsesiz ve güçsüz kimseleri boyunduruğu altına almış, kullanmış ve satmıştır.

Şunu muhakkak görmeli ve takdir etmeliyiz ki: İslâm Dini, köleliği ve cariyeliği kaldırmak istemiş; bunu bizzat ibadet dilinin içine koymuş ve belirli bir süreç içinde de köleliği de, cariyeliği de kaldırmıştır. Ama hâlâ orada burada en azından zulmen bu mantık devam ediyorsa, hâlâ köle veya cariye olduğu kabul edilen mazlûmlar varsa, İslâm’ın hükümleri bâkîdir. İşte örnekler:

Hata yoluyla adam öldüren veya karısına zıhar yapan kişi, günahına kefaret olarak bir köle veya cariye azad edecektir.1 Zekât gelirinin sekizde biri köle ve cariyelerin hürriyetlerine kavuşturulması için tahsis edilecektir.2 Çocuk doğuran cariyelerin alınıp satılması yasaktır ve derhal hürriyetlerine kavuşturulacaktır.3 Ramazan orucunu bilerek bozan kişi veya yeminini bilerek bozan kişi bir köle veya cariye âzâd edecektir.4 Kölesini veya cariyesini döven kişi, bu cürmüne ceza ve kefaret olarak dövdüğü kölesini veya cariyesini azad edecek, hürriyetine kavuşturacaktır.5 Kölesine veya cariyesine zulmeden kişiye Allah azab edecektir.6

Örnekler arttırılabilir. Görülüyor ki, esas olan insanların hürriyetlerine kavuşturulmasıdır ve İslâm dini, İlâhî karakteri itibariyle köleliğe ve cariyeliğe karşıdır. Fakat elbette, hukuku çiğnenmesin ve hakkı yenmesin diye, köle ve cariyeler ile ilgili bir takım düzenlemeler de getirmiştir.

Müslümanlar yaptıkları savaşlarda düşmanlardan ele geçirdikleri kadın veya erkek kişileri esir alabilirler. Esir almanın İslâmiyet nezdinde birçok amacı vardır. Bunların başlıcaları; savaş ve kargaşa dolayısıyla korumasız kalan bu insanları korumak, düşman tarafı ile pazarlık ve barış gücünü arttırmaktır.

İslâm Tarihi ortadadır. İslâm Tarihi boyunca alınan esirlere, köle ve cariyelere sırayla şu muâmeleler uygulanmıştır:

1- Devlet başkanı elindeki esirleri, düşman tarafta bulunan esirlerle mübadele etmiştir. Böylece önce kendi vatandaşını kazasız belâsız kurtarma şansı elde etmiştir. Esir Müslümanları kurtarmak için elindeki esirleri fidye olarak kullanmıştır.

2- Devlet başkanı bu esirleri düşman tarafın kabul edilmez isteklerini ve anlaşma şartlarını reddetmek ve düşmanı barışa zorlamak için bir üstünlük gücü olarak kullanmıştır.

3- Devlet başkanı esirler içindeki ilim adamlarını, san'atkârları, meslek erbabını ve sair işe yarayan vasıflı insanları kendi ülkesinin imarında, eğitim ve öğretim işlerinde ve sair faydalı mesleklerde çalıştırmıştır. Faydalanma karşılığında esirleri azad etmiştir.

4- Eğer bu ön tedbirlerle düşman esirleri dağıtılmamış ise, son çare olarak bu köle ve cariyeler ekonomik güçlerinden istifade etmek ve birer insan olarak sosyal hukuku gözetilmek şartıyla-–yediklerinden yedirmek, giydiklerinden giydirmek, çalıştıklarında ücretleri eksiksiz verilmek, cariyelerle evlenildiğinde hürriyetlerine kavuşturmak gibi önemli insânî şartlara riâyet etmek kaydıyla—mücahitlere dağıtılmıştır.

Savaşta esir alınan kadın ancak ehl-i kitaptan olması ve bütün hukuku gözetilmek şartıyla kendisiyle evlenilebilir. Cariye, hür bir kadınla evlenebilecek kişi ile evlenemez. Hür kadın üzerine kuma olarak da alınamaz.

Dipnotlar:

1- Nisâ Sûresi: 92; Mücâdele Sûresi: 3.

2- Tevbe Sûresi: 60.

3- İbn-i Mâce, Itk, 2515/6.

4- Mâide Sûresi: 89; Tâc: 2/67.

5- Müslim, Eyman, 1657.

6- İbn-i Mâce, Diyât, 2663; Müslim, Eyman, 8.

12.06.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (11.06.2010) - Bediüzzaman’ın Tahıyyat açılımı

  (08.06.2010) - Kavram ve hüküm olarak vacip ve sünnet

  (07.06.2010) - Zekât verirken nelere dikkat etmeli?

  (06.06.2010) - Cennet yolunun hassas çizgileri

  (04.06.2010) - Sözlerimiz ve sorumluluğumuz

  (03.06.2010) - Yanlışları ve doğrularıyla Vehhabilik akımı

  (02.06.2010) - Kısa kısa

  (01.06.2010) - İman, fısk ve inkâr-2

  (31.05.2010) - İman, fısk ve inkâr (1)

  (30.05.2010) - Âhiret fedâ edilir mi?


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.