25 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Mehmet KARA

Terör, OHAL, çözüm…


A+ | A-

Türkiye’nin gündemini ülkenin birçok yerinde cereyan eden terör eylemleri belirliyor. 20-21 yaşlarında şehit olan askerlerimiz için analar, babalar, eşler ağlıyor. Şemdinli’de, Diyarbakır’da, Elâzığ’da, İstanbul’da şehit olan askerlerimiz onbinlerin katıldığı törenlerle ebedî yolculuklarına uğurlanıyor. Son iki ayda şehit olanların sayısı 60’a yaklaştı.

Terör örgütünün ilk eylemini yaptığı 1984’ten bu yana 26 yılı aşkın bir süre geçti. Bu süre içinde 30 bin can gitti. Bu şehitler ülkenin bütün bölgelerinden oluyor. Bu yüzden bu terör sorunu Türkiye’nin sorunudur ve herkesi ilgilendirmektedir. Tam 26 senedir terör bir türlü durmadı, durdurulamadı. Azaldığı dönemler oldu, ama kökünün kazındığı hiçbir dönem olmadı.

Terör saldırılarının üzerinden siyasetçilerimiz yine bildik şekilde hareket ediyorlar. İktidar muhalefeti, muhalefet de iktidarı suçluyor. Salı günü Meclis’te partilerin grup toplantılarını izlerken buna şahit olduğumuzda “artık yeter, şu meselede bari polemik yapmayın” dedik içimizden. Çünkü, kürsüden birbirlerini suçlarken, senin döneminde şu kadar şehit verdik, bizim dönemimizde şehitler daha az oluyordu gibi sığ bir tartışma içindeydiler.

Oysa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu konuda inisiyatifi almış, partilerin genel başkanları ile görüşmüş, onların fikirlerini almış, çözüm tekliflerini sormuştu. Ancak siyaset yine işin kavga ve polemik boyutunda. Hiç değilse böyle bir sorunda kavgayı bırakıp “terörü nasıl hallederiz” meselesini konuşamazlar mıydı? İcraattan sorumlu hükümet, muhalefet partisi liderleri ile görüşemez mi? Elbette görüşür, ama siyasetteki kutuplaşma buna mani oluyor. Kürsüden, gazete sütunlarından, televizyon ekranlarından birbirlerini suçluyorlar.

* * *

11 askerin şehit edildiği PKK’nın Şemdinli Gediktepe’ye saldırısından sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, terörün çaresi olarak OHAL’in ilân edilmesini istedi. Hem de derhal… Bu talebini Gül ile görüşmesinden sonra da, partisinin grup toplantısında da tekrarladı. Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ, “Olağanüstü halin söz konusu olduğunu düşünmüyorum” diyerek görüşünü açıklarken. Erdoğan bu teklifi grup toplantısında cevaplandırırken, “Geç onları” demekle yetindi.

Bu talep, siyasette OHAL’i kim kaldırdı tartışmalarının da yaşanmasına sebep oldu. Erdoğan, “OHAL’i biz kaldırdık” derken, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “Hodri meydan. Başbakan OHAL’i kendilerinin kaldırdığı bir tane Bakanlar Kurulu kararı göstersin kendisinden özür dilemeye hazırım” dedi. Vural, 23 Ekim 1999’da Siirt, 28 Haziran 2000’de Van, 19 Haziran 2002’de Hakkâri ve Tunceli’den uygulamanın kaldırıldığını açıkladı. Vural, “OHAL’i biz kaldırdık. OHAL’siz ve terörün sıfırlandığı bir Türkiye bıraktık” diye ilâve etti.

Şimdi insanın aklına şu soru geliyor. Madem OHAL bir şekilde kaldırıldı, şimdi neden tekrar uygulansın isteniyor. Terör hiçbir zaman sıfırlanmamıştı, ama OHAL kaldırılmıştı. Demek ki bu uygulamanın yanlışları, mahsurları, sakıncaları vardı ki kaldırıldı. Şimdi bu ısrarın sebebi nedir?

Oysa, herkes kabul ediyor ki, OHAL’i istemek, demokrasiden geri adım demektir. Türkiye’nin demokrasiden geri adım atmadan, daha ileri demokrasiye geçmek için çaba göstermesi istenirken OHAL’in istenmesi geri adım atılmasına razı olmak demek değil mi?

OHAL adı üzerinde olağan olmayandır… OHAL istemek terör örgütünün ekmeğine yağ sürmek anlamına gelmez mi? Örgütün istediği de o değil mi? Bu nasıl görülemez?

* * *

Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz

Terörün bilânçosunu açıklarken, “sizin döneminizde şu kadar şehit oldu bizim dönemimizde daha az şehit oldu” demek meselenin çözümüne katkı sağlamayacağı gibi kısır bir siyaset anlayışını gösterir.

Bunu söylemek ne kadar yanlışsa, OHAL’i istemek daha fazla bir yanlıştır. OHAL gibi özgürlükleri kısıtlayan uygulamaları tekrar gündeme getirmek demokrasi adına kaygı vericidir. Tam tersine daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük… Çünkü, demokratik olmayan bu yöntemlerden beslenenlerin ekmeğini kesmek ancak daha fazla özgürlükle olur.

Bu yüzden de çözüm isteniyorsa hiç kimse bu tip teklifleri aklının ucundan dahi geçirmemelidir. Meselenin çözümü demokrasinin bel kemiği olan Meclis’te aranmalı ve bulunmalıdır. Akan kan demokrasi içinde durdurulmalıdır. Terör konusu siyaset üstü değerlendirilmelidir. Polemiklerle “sen-ben” tartışması yapılarak bu konuda çözüm üretilemez. Artık bu yöntemlerin sonuç vermeyeceği yaşanan acı tecrübelerle ortaya çıktı. Baskıların çok daha tepki doğurduğu, terör örgütünün daha da büyüdüğü artık görülmeli.

Unutmamak gerekir ki, özgürlük güvenliğin alternatifi olamaz. Özgürlüklerden taviz verilmeden de güvenlik sağlanabilir.

25.06.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.06.2010) - Dünya bir tarafa, biz bir tarafa

  (20.06.2010) - Yaş sınırı 11 yıl sonra hâlâ kalkmadı

  (19.06.2010) - 19 günde gelinen nokta…

  (13.06.2010) - Devlet adam öldürür mü?

  (12.06.2010) - Tam da bu yüzden değişmeliydi

  (11.06.2010) - Adaletin bu mu dünya?

  (06.06.2010) - Şüphe(!)

  (05.06.2010) - “Kınama yetmez…”

  (04.06.2010) - Katil, haydut, korsan...

  (30.05.2010) - Halkçı mı dediniz!


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.