"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

En azılı düşmanları bile onun vefatına üzüldüler

Selahaddin YAŞAR
03 Haziran 2015, Çarşamba
Selahaddin Eyyubi yazı dizisi - 73

Selâhaddin Eyyubî’nin erken denecek yaşta dünya hayatına veda etmesi dost, düşman, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi herkesi şaşırttı.Yalnız hanedan mensupları, devlet adamları, akrabaları dostları değil, en azılı düşmanları bile onun vefatına üzüldüler. İnsanların bu husustaki samimi hâllerini İbn-i Şeddat dile getirdi: 

“İnsanların sevdiklerini kurtarmak için canlarını verebileceklerini söylediklerini duydum, fakat duyduğum kadarıyla bu söz sadece mecazen söylenmiştir, onun öldüğü gün hariç. Çünkü biliyorum ki, fedakârlığımız kabul edilseydi, ben ve diğerleri onun için canımızı verirdik.”

Cenaze merasimi, bu kanaati teyit eder mahiyette idi. Selâhaddin Eyyubî, cenaze namazını müteakip her din, dil, inanç, mezhep, ırk, renk ve milletten müteşekkil kalabalık bir cemaatin refakatinde Emeviye Camiinin haziresinde medfun olan eşinin yanına defnedildi. 

“Mülkünün gelirleri dışında Fatımiye hilâfeti, Atabey saltanatı ve Kudüs hükümeti gibi üç büyük devletin birkaç asırdır çalışa çalışa biriktirdikleri hazinelere malik olduğu hâlde, bütün ömründe askerce geçinerek, zarurî ihtiyaçlar ve harp âletlerinden başka bir şeye para harcamamışken; vefat ettiğinde bir altın ile bir gümüş sikkeden başka bir şey bırakmadı. Hatta Akka’nın imdadına geldiği zaman on bin ata malik olduğu hâlde, fazla cömertliği neticesinde arası bir ay geçer geçmez binecek hayvan bulamadı.” 

Namık Kemal’in mezkûr sözlerle de ifade ettiği gibi Selâhaddin istese geride devletlere yetecek hazineler bırakabilirdi. Fakat o, öldüğü zaman evlâtlarına büyük hedeflerinin, başarılı cihad mücadelesinin ve temiz mazisinin dışında hiçbir maddî miras bırakmadı. 

Eyyubî İmparatorluğu onun mirası değil vediası, yani emaneti idi. Hayattayken hükümdarlığı hakkı ile ifa etmesine rağmen sultan sıfatını hiç kullanmadığı, şaşaaya, debdebeye, alâyişe, nümayişe, gösterişe fazla itibar etmediği, çocuklarını da öyle yetiştirmeye çalıştığı için vediasını oğulları ve kardeşleri arasında paylaştırmakta bir beis görmemişti. 

Oğulları da, kardeşleri de, hanedanın diğer mensupları da vefasız insanlar değillerdi, ama fıtrat, huy, karakter, mizaç, hedef ve maksat itibarıyla birbirlerinden farklı oldukları için Selâhaddin’in gerçekleştirdiği hayat hedeflerinden biri olan İslâm Birliğini koruyamadılar.

Herkes kendisini güçlü sayarak devletin merkezine koyup diğerlerini hükmü altına almaya çalışınca, Selâhaddin’in vefatından birkaç sene sonra idarî birlik kayboldu ve kardeşler, amcalar, yeğenler arasında hâkimiyet mücadelesi başladı. 

Okunma Sayısı: 1708
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı