"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Selâhaddin zoraki de olsa Mısır seferine katılmayı kabul ediyor

Selahaddin YAŞAR
01 Nisan 2015, Çarşamba
Selahaddin Eyyubi yazı dizisi - 10

Mezkûr kaygıları nazara alarak Adid’e destek vermediği takdirde, Mısır muhtemelen Hıristiyan Lâtin Krallığı’nın eline geçecek ve kendisi güç kaybederken düşmanının güç kazanmasına sebep olacaktı.

Bu mesele hakkında yaptığı idarî istişare toplantılarında, fikirlerine, düşüncelerine değer verdiği insanların görüşlerini dinledikten sonra odasına çekilip bu ve benzeri ihtimalleri tek tek değerlendiren Nureddin, sonunda Mısır’a yardım etmeye karar verdi. 

Askerî harekâtı, ağır teçhizatla donatılmış büyük bir ordu ile yapmaktan ziyade, kahraman komutanlardan ve seçme askerlerden müteşekkil, küçük ve hareketli birliklerle yapmanın daha doğru olacağını düşünerek hemen bunun hazırlıklarına başladı. 

Nureddin Zengî, Mısır’a asker gönderme kararını vermekte bir hayli tereddüt etmiş, ihtimalleri değerlendirmek için bir hayli zaman harcamıştı. Ama bu büyük seferi sevk ve idare edecek komutanı seçmekte hiç tereddüt etmedi ve Şirkûh’u kumandan tayin etti. 

Zira tam öyle büyük ve tehlikeli görevlerin adamıydı Şirkûh. Onun, o zamana kadar üzerine alıp da başaramadığı iş, girip de kazanamadığı savaş görülmemişti. Hiçbir tehlikeye aldırmadığı ve hayatını askerliğe adadığı için askerî hususlarda vazife verildiği zaman da kabul etmeme ihtimali yoktu. 

Şirkûh’u huzuruna çağırdığında aklından onun bu gibi meziyetleri geçiyordu. Geldiği zaman iri cüssesine, atletik yapısına, itaatkâr hâline, kararlı tavrına, merdâne hareketlerine bakınca bir kere daha yanılmadığını gördü. 

Ona verdiği vazifenin hususiyetlerini anlatırken yanında Şaver de vardı. Gerektiğinde ona da söz vererek Mısır’ın maruz kaldığı iç karışıklıkları ve dış tehlikeleri anlattıktan sonra Mısır’a gidecek orduya kumanda edeceğini, gerekli hazırlıkları yaparak en kısa zamanda sefere çıkmasını istedi.

Eğitimini kendisinin verdiği, iaşesini ve eslihasını hususî bütçesinden karşıladığı seçme askerleri ile birlikte her zaman harekete hazır olan Şirkûh, yıllarca sürecek uzun ve tehlikeli bir sefere çıkacağını düşünerek askerlerinin de hazırlıklarını ona göre yapmalarını söyledi. 

Yeğeni Selâhaddin yanında kaldığından onu kendi hâlinde bırakmaya gönlü razı olmadı. Hem sağlam muhakemesi, soğukkanlı tavrı ve itidalli hareketleri ile kendisine yardım etmesi, hem de tecrübe kazanması için Mısır Seferine onu da götürmeye karar verdi.

Yanına çağırıp meseleyi anlatarak hazırlanmasını istediğinde o, Mısır’a gelmeyeceğini söyleyince şaşırdı. Selâhaddin’in, büyük bir askerî dehaya sahip olmasına rağmen tercihini hep dinden, ilimden, fikirden, san’attan, edebiyattan, sohbetten yana kullandığını biliyordu, ama böyle bir fırsatı reddetmesini de beklemiyordu. 

Fikrini söylerken takındığı kararlı tavrından, amcalık hatırını kullanmasının da, komutanlık vasfıyla emretmesinin de onu ikna etmeye yetmeyeceğini anlayınca, araya kıramayacağı insanları koymayı düşünerek o anda fazla ısrar etmedi.

Selâhaddin’in, sözünden çıkamayacağı insanların başında elbette babası Eyyub geliyordu. Melik Nureddin’e de babası kadar hürmet ediyor, değer veriyor ve saygı duyuyordu. Bunu bilen Şirkûh onlardan yardım istedi. Selâhaddin, babasının ve hükümdarın isteği üzerine zoraki de olsa Mısır Seferine katılmayı kabul etti.

Okunma Sayısı: 1042
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı