Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ekonomi

Ekonomi, AB’ye ayak uyduruyor

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink, IMF’nin, Türkiye’nin kotasını, diğer üç ülke (Çin, Güney Kore ve Meksika) ile birlikte artırmasının, Türkiye’nin elit bir ülke haline geldiğini gösterdiğini söyledi. Andrew Vorkink, IMF’nin kota artırımına dikkat çekerek, ‘’IMF, birçok yükselen piyasa içinde, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu sadece dört ülkenin kotasını artırıyor. IMF, kota payını artırarak Türkiye’nin, ‘yükselen bir küresel güç’ olduğunu teyit etti’’ şeklinde konuştu.

SICAK PARA AZLIYOR

Verilere göre, Türkiye’ye gelen yabancı sermaye içindeki ‘’sıcak para’’ olarak ta adlandırılan kısa vadeli sermaye oranının, geçen yıldan itibaren düşmeye başladığına dikkat çeken Vorkink, bunun aksine doğrudan yabancı sermaye oranında bir artış bulunduğunu ifade etti. Vorkink, ‘’Bu yılın ilk altı ayında, Türkiye’ye gelen sıcak para oranı geçen yıla göre yaklaşık yüzde 80 oranında azaldı, bunun yerine uzun vadeli yabancı sermaye yatırımı ile doğrudan yabancı sermaye oranı artış gösterdi. Bütün bu gelişmeler, yabancı yatırımcıların Türkiye’yi kısa vadeli yatırım pozisyonundan çıkartarak, uzun vadeli baktıklarını gösteriyor’’ dedi. Türkiye’ye bu yıl 15 milyar doların üstünde bir doğrudan yabancı sermaye geleceğini tahmin ettiğini belirten Vorkink, gelecek yıl bu rakamın daha da artacağını vurguladı.

REFORM PAKETİNİN AYRINTILARI

Hükümete, istihdamın artırılması konusunda teknik danışmanlık verdiklerini belirten Vorkink, hemen hemen tamamlanan istihdam artırıcı reform paketinin dört önemli unsurunun bulunduğu söyledi.

Türkiye’nin büyüme ve doğrudan yabancı sermaye girişi sonucu istihdam meydana getirdiğine dikkat çeken Vorkink, ancak son yıllarda kırsal kesimden şehirlere göçün çok hızlanması sebebiyle, tarımdan ayrılan işgücüne iş bulabilmenin zor olduğunu kaydetti.

Vorkink istihdam artırıcı reform paketinin detayları konusunda ise şunları söyledi: ‘’Reformun en önemli kısımlarından birincisi makro ekonomik istikrarın devam ettirilmesi. Türkiye’nin birkaç yıldır sürdürdüğü makro ekonomik istikrarı sürdürmesi gerekir. Türkiye’de mali sektör çok güçlendi. Sigortacılık sektörü çok hızlı bir genişleme içinde, yani finansal kuruluşlar iyi bir durumda bulunuyorlar.

İkincisi, iş ortamının geliştirilmesi. İş ortamını geliştiği oranca Türkiye’ye daha çok doğrudan yatırım gelir ve bu da istihdamı artırır. Türkiye, iş ortamı konusunda ilerlemeler kaydetmesine rağmen, uygulamada halen iş kurup kapatma ve bunun gibi konularda bürokrasiyi azaltacak önlemlerin alınması gerekiyor. Mortgage yasasının çıkması da inşaat sektörünün canlanması açısından önem taşıyor. Çünkü Türkiye’de inşaat sektörü önemli bir istihdam sağlıyor ve tarımdan ayrılan işgücünün büyük bir kısmını istihdam ediyor. Reformun üçüncü kısmı istihdam piyasasında esnekliğin sağlanması. Türkiye, istihdam piyasası esnekliği açısından, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında en esnek olmayan ülkelerden birisi konumunda bulunuyor. Bütün bunların yanı sıra istihdam üzerindeki vergi yükü ve sosyal güvenlik maliyetleri nedeniyle Türkiye’de kayıtdışı istihdam da çok yüksek düzeyde. İşsizlik sigortasından faydalanma imkanı daha da genişletilmelidir. Kayıtdışı çalışanlar, sosyal güvence içinde çalışmanın daha az maliyetli olduğunu görürlerse, kayıt altına girerler.

Reformun dördüncü ve en son kısmı ise Verimlilik. Verimlilik kısmı da iki kısımdan oluşuyor. Bunlar eğitim ve teknolojik yatırımlardır. Biz Dünya Bankası olarak, kamunun, üniversiteler ve özel sektör ile birlikte özellikle AR-GE faaliyetlerinde üçlü bir işbirliği yapabileceğine inanıyoruz. Üniversitelerin, teknolojik kalkınmada lokomotif olacağına inanıyoruz.

Dünya Bankası olarak eğitimin, Türkiye’nin AB içindeki rekabet gücü, istihdam artışı ve AB tam üyeliği açılarından çok önemli olduğuna inanıyoruz. Türkiye için AB’nin anahtarı eğitimdir. Her şeyden önemlisi, Türkiye’nin gelecek nesilleri açısından büyük önem taşıyan sosyal güvenlik reformunun mutlaka tamamlanması gerekir.’’

MALÎ KURULUŞLARIN İSTANBUL’A TAŞINMASI

Vorkink, Ankara’daki kamuya ait mali kuruluşların İstanbul’a taşınmasının gayet tabiî olduğunu, çünkü İstanbul’un bölgesel finansal bir merkez olarak birçok finans kuruluşunun merkezide konumunda bulunduğunu söyledi.

Kamu bankalarının da İstanbul’da görev yapabileceğini belirten Vorkink, şöyle devam etti: ‘’Ancak Merkez Bankası için kesin bir şey söyleyemeyeceğim, onun konumu farklı, çünkü dünya genelinde de bu konuda kesin bir kural yok, yani Merkez Bankasının ana merkezi bir ülkenin başkentinde de olabilir, ya da mali kuruluşların daha faal olduğu bir merkezde de olabilir, bu konuda Merkez Bankası ve ekonomi yetkilileri en doğru kararı verirler.’’

EKONOMİDEKİ DALGALANMALAR

Bahar aylarında olduğu gibi gelecekte de dalgalanmaların olacağına dikkat çeken Vorkink, ancak Türkiye’nin, makro ekonomik istikrar programı, dalgalı döviz kuru, yüksek oranda doğrudan yabancı sermaye girişi, Millî Gelire oranı düşüş trendi içinde olan borç yükü ve Avrupa Birliği reform süreci gibi ‘’şok emicileri’’ne sahip olması sebebiyle bu dalgalanmaları kısa sürede atlatabileceğini, en son Eylül ayındaki mini dalgalanmanın sadece iki gün sürdüğünü hatırlattı.

/ ANKARA

09.10.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Ekonomi, AB’ye ayak uyduruyor

  Ali Babacan: Öncelik istihdam

  Kaçak ürünlere yılda 20 milyar dolar

  Gelir farkı 25 kat oldu

  Almanların yatırım tercihi Türkiye

  LPG’de denetim arttı


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004