Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Muhtelif sorular



İsimsiz okuyucumuz: “Gece ihtilâm olan, fakat gün içinde fark eden oruçlu birisi, çalıştığı iş yerinde gusül alma imkânına sahip değilse ne yapmalı? Orucu kaza mı etmeli?”

İlk fırsatta gusül yapar. Orucuna devam eder. Orucunu bozmadığı takdirde bu durumdan orucuna zarar gelmez.

***

Ahmed Bey: “Gençliğinde büyük günahları işleyip sonra pişman olan birisi, bulunduğu ortamda namaz kıldırmak için zorlansa, namaz kıldırabilir mi? Cemaat onun büyük günah işlediğini bilmiyor.”

Büyük günah işleyip pişman olan birisi, tövbekâr birisidir. Namaz kılmayı biliyor, duâ ve sûreleri yanlışsızca okuyorsa, cemaatin uygun görmesi halinde namaz kıldırmasında bir sakınca olmaz. Cenâb-ı Hak tövbesini tamamlamayı nasip etsin. Âmin.

***

Gül hanım: “Çocukları namaza alıştırırken nelere dikkat etmeliyiz ve nasıl bir yol izlemeliyiz? Ödül vererek yaptırmak ileride bir sorun teşkil eder mi?”

Çocuklarımıza iyi örnek olmak, onları ibadete ve namaza alıştırmanın en fıtrî yolu. Önce kendimiz yapmalıyız. Çocuklarımız bizde gördükçe yapmak isteyeceklerdir. Eğer bizim noksanlarımız varsa, önce kendi noksanlarımızı gidermemiz gerekir. Kur’ân, “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylersiniz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz Allah katında pek büyük bir gazap sebebidir”1 buyuruyor. Nitekim yapmadığımız bir şeyi çocuklarımızdan istememiz halinde inandırıcılığımız ve yaptırım gücümüz olmaz.

Diğer yandan onları teşvik etmek, onlara namazı sevdirmek, niçin namaz kıldığımızı akılları seviyesince anlatmak, sorularına elimizden geldiği kadar mantıklı cevap vermek, onları kendimize muhatap almak, hataları olduğunda bağışlayıcı olmak, onları küçümsememek, sorularını önemsemek, onlarla iyi iletişim kurmak onlara namazı ve ibadetleri sevdirmenin en etkin yollarından. Peygamber Efendimiz’in (asm) bildirdiği gibi, “Müjdeleyici olmak, nefret ettirici olmamak, kolaylaştırıcı olmak, zorlaştırıcı olmamak” önemli bir tebliğ metodu. Çocuklarımızla ilgili olarak bu metodu ihmal etmeyelim.

Bazen ödül teşvik edici olabilir, fakat her defasında ödül vermek sağlıklı olmaz. İbadet için maksat olarak Allah rızasını göstermek lâzım.

***

Fikih.info’dan “Deja vu” rumuzlu okuyucumuz: “Kullandığım bir ilacın yan etkisinden dolayı hayız halindeyim. Bir vakit namaz kılamayacak kadar. Yaklaşık 20 gündür bu durumdayım. Sizce namaza devam etmeli miyim? Namazda abdestim bozulursa namaza devam mı etmeli yoksa bırakmalı mıyım? Bu zamanlarda kılmasam kazasını yapmak mı zorundayım?”

Siz hayız değil; istihaza (yani özür) halindesiniz. Normal hayız günü gelen kanların dışında, hap, ilaç vs. sebeplerle gelen kanı özür kanı saymalısınız. Özür kanı kesilmediği zamanlarda hakkınızda özürlülerle ilgili hükümler geçerli olur. Yani namaz vakti girdiğinde namaz için normal temizliğinizi yaparsınız, abdestinizi alıp namazınızı—kanama devam etse de—hemen kılarsınız.

Periyodik hayız günleri dışında gelen kanlar istihaza (özür) kanıdır. Namaza ve ibadete mani olmaz. İstihaza günlerinde kılamadığınız namazları bilahare kaza etmeniz gerekir. Allah kabul etsin.

***

Emine hanım: “Ramazan ayı içinde farz olan oruca niyet etmeyip oruç tutmamanın kefareti altmış bir gün müdür? Kafama takılan aslında şu: Oruçluyken orucu isteyerek bozmak bunu gerektirir. Fakat niyet etmeyip oruçlu olması gerekirken oruç tutmamak da altmış bir gün kefareti gerektirir mi?”

Ramazan ayında özürsüz olarak oruca niyet etmeyip oruç tutmamak günahtır. Fakat bu durum altmış bir gün kefareti gerektirmez. Bunun kefareti, tövbe etmek ve tutulmayan oruçları günü gününe kaza etmektir.

***

Kâzım Bey: “Orucun fidyesi anne anneyle birlikte yaşayan teyzeye verilir mi?”

Orucun fidyesi eğer fakirse teyzenin şahsına verilir. Anne anneye verilmez. Nitekim torun anne annesine bakmakla yükümlüdür.

Teyzenin anne anneyle (kendi annesiyle) birlikte yaşıyor olması, teyzenin yeğeninden fidye almasını haram kılmaz. Fakat yeğeninin fidyesini kendi şahsî ihtiyaçları için kullanır.

Fakat şurası var ki, bilinmelidir: Yeğen, “ihtiyaç olursa anne annem için de kullanılsın” niyetiyle fidye veremez. Eğer anne anneye yardım edecekse, fidye, fıtra ve zekât hesabını düşünmeden, ayrıca gücü nispetinde yardım eder. Makbule de geçer.

Dipnotlar:

1- Saf Sûresi: 2,3

20.10.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.10.2006) - Bir ömürlük gece: Kadir Gecesi!

  (18.10.2006) - Ramazan orucunun kazası

  (17.10.2006) - İtikâf günlerinde bulunuyoruz - 2

  (16.10.2006) - İtikâf günlerinde bulunuyoruz -1

  (15.10.2006) - Kadir Gecesini aramak

  (14.10.2006) - Gaylule, Kaylule, Feylule uykuları

  (13.10.2006) - Anne ve babanın hukukunu gözetmek- 2

  (12.10.2006) - Anne ve babanın hukukunu gözetmek-1

  (11.10.2006) - Kuzey kutbunda ibadet

  (10.10.2006) - Deccal fitnesinden Allah'a sığınmak

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004