Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Sağlıklı hayat ve iman



İmanın, yalnızca manevî ve moral açıdan değil, maddî açıdan da koruyucu hekimlik görevi ve hastalıkları tedavi özelliği gösterdiğine dikkat çekelim. Bu, mübalâğalı bir iddia gibi görünür. Ancak, unutmamak gerekir ki, pekçok maddî hastalığın da kökeninde üzüntü, sıkıntı, endişe, korku, yani stres vardır. Ülser, kanser, felç, birçok damar ve kalp hastalıkları bu çerçevede sayılabilir.

Unutmayalım ki, tüm hastalıkların sebebi sû-i istimâl, perhizsizlik, israf, hata, sefahet ve dikkatsizliktir.1 İşte, iman bunlara meydan vermez, hastalığı kaynağından keser, hastalıklara dâvetiye çıkaran gayr-i meşrû yolları kapatır. Bir anlamda maddî hastalıklarımızı ve yaralarımızı iman gücümüzle bile tedavi edebiliriz! Meselâ, Sünnet-i Seniyye’ye uyan, acıkmadan sofraya oturmaz, midesini tıka basa doldurmaz. Böylece mide fabrikası ve ona bağlı tezgâhlara, çarklara aşırı yüklenmez; böylece fazla kilodan gelen bir sürü hastalıktan korunur.

İman her an, her saniye, her dakika, her saat, her gün, bir müşevvik, bir moral gücü, bir bekçi olarak içimizde. İç dünyamızı aydınlatan iman, bitmez tükenmez bir enerji kaynağıdır aynı zamanda. Dolayısıyla Allah ve melekleri, kitapları, peygamberleri yanı başımızda bir yardımcı, destekçi, koruyucu. Bu hoş, muhteşem duygunun tedavi gücünü tarif etmek mümkün mü?

İman iç hayatımızı düzenlerken; dış hayatımıza da istikamet, denge ve birlik getirir. Yani, düşünce ve duyguların dallanıp budaklandığı binlerce olay, renk, istek ve arzulardan sıyırır ve tekliğe yöneltir. Güçlü iman, hayatın bütün safhalarına nüfuz eden esrarlı bir güç kaynağı olması açısından da hayatı, varlığı, çalışmayı, ilmi anlamlaştırır. Eğer Allah ve Ahirete iman yoksa; hiçbir şeyin anlamı, değeri yoktur. İşte iman, dünyada iken Cennetin kokucuklarını, nimetlerinin gölgelerini hissettirir.

Öte yandan, hâlis (sâfî, kesin, kararlı, doğru, samimi, içten olan) bir niyetin, bir düşüncenin olağanüstü bir gücü vardır. Güzel söz, olumlu bakış ve sevginin, canlı ve duyguları olan her şeyi olumlu; negatif telkin ve çirkin sözlerin ise olumsuz etkilediği ilmî bir tesbittir. Niyetlerimizi imanla boyadığımızda; bizi içten içe arındırır, temizler.

Bu arada, şuurumuzu “uyanıklık ve açık şuurluluk” hallerinde kontrol edip yönlendirebileceğimize dikkat çekelim. Yani, şuurumuzla bir takım organlarımızı, bedenî faaliyetlerimizi de kontrol altına alabilir, bazı rahatsızlıklarımızı da giderebiliriz. Bunlar arasında, kalp atışlarını düzenlemek, tansiyonu düşürmek, baş ağrılarını hafifletmek, kas gerginliklerini gidermek ilk akla gelenleridir.

Organlarımızın ritimlerini düşürmek veya yükseltmek için yapmamız gereken şey, beynimizin dalgalarını kontrol edip, solunum, kas veya organlarımıza odaklaşmaktır. Aşırı heyecan ve korkularımızın yükselttiği kalp atışlarımızı, sükûnet telkin eden düşünce ve sözlerle yatıştırabiliriz. Olumlu telkinler vererek baş ağrılarımızı hafifletebiliriz. Dolaylı kontrol; eğitim, antrenman, alıştırma, tefekkür, telkin ve konsantrasyonla gerçekleşir. Tıpkı, sporcuların solunum düzenini, süresini, yani, nefes alma, verme ve tutma işlemini düzenlemeleri gibi. Normalde bize bir yumruk indirildiğinde acı duyarız. Eğer şuurumuz ve dikkatimizi o kaslarımız üzerine yoğunlaştırıp kendimizi kontrol edip sıkarsak, darbelerin tesirini bile düşürebiliriz.

Solunum egzersizleri stres tedavisinde de kullanılmaktadır. Şuurumuzu duygularımızla, duygularımızı da inanç ve imanımızla yönlendiririz. Yüksek bir şuur ve kontrol mekanizması olan iman ile duyu ve duygularımıza hâkimiyet sağlayıp dengeleyebiliriz. İmanımız derecesinde korku, heyecan, stres ve sıkıntılardan kurtulabiliriz.

Dipnot:

1- Lem’alar, s. 219.

16.12.2006

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.12.2006) - İsrafın ilâcı, kalkınmanın lokomotifi: İman

  (14.12.2006) - İsraf eden, iflâs eder

  (13.12.2006) - Kalp imansız olursa..

  (12.12.2006) - Hürriyet imanın özelliğidir

  (09.12.2006) - Hazcılık ve ideolojik saplantılar ahlâkî çöküntüye itiyor

  (08.12.2006) - Toplumumuzu doğru tanıyalım

  (07.12.2006) - Faiz, teşebbüs ruhunu kırar

  (06.12.2006) - İman, tevekkül ve terakkî

  (04.12.2006) - İnançsızların ekonomisi neden düzgün ve güçlü?

  (03.12.2006) - İslâmda çalışma ve üretim ahlâkı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004