Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dünya

İran-ABD gerilimi ve Ortadoğu

Ortadoğu coğrafyasında çok bilinmeyenli denklemlerin sayısı her geçen gün daha da artıyor. Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GOP) çıkmaza düştükçe, süreç daha da karmaşıklaşıyor. Şaşırtıcı bir biçimde, “kimin eli kimin cebinde” denecek kadar şaşırtıcı ilişkiler cereyan ediyor.

Aslında; sömürgecilik ve emperyalizm deneyimine sahip Batı kültür, medeniyet, yönetim, siyaset, ticaret, iletişim ve anlayışını kavrayabilmek adına, GOP bağlamındaki ABD-İngiltere-İsrail üçlü mihverinin bölgemizdeki girişim, hamle ve operasyonlarını çok dikkatli bir şekilde incelemek ve irdelemek gerekmektedir.

Büyük Ortadoğu Savaşına yol açma ihtimali olan bu karmaşık ilişkilerden “bölge ülkelerince” gerektiği gibi istifade edilebilirse; umulur ki, İslâm coğrafyasının tarihî problemi konumundaki birçok eksiklik, zafiyet, çelişki, düşmanlık ve kamplaşma kendiliğinden bertaraf edilebilir.

Örneğin; Müslüman halklar arasında var olduğu iddiasıyla “Batılılar tarafından sürekli kaşınan” Sünni-Şii kamplaşması, Türk-Kürt-Arap-Acem ırkçılığı, kamplaşmalar vs. gibi netameli sorunlar; bizzat ABD ve müttefiklerinin keyfi, bencil, çıkarcı ve insafsız saldırılarının etkisiyle “beş on yıl sonra” ihtimaldir ki neredeyse “yok” hükmüne geçecektir.

Açıkçası, Müslümanların üç küsur asırlık fetret, ıztırap ve çile devrinin ortadan kaldırılması için “sarsıcı bir uyarıcıya ihtiyaç duyulduğu” inkâr edilemez. Dolayısıyla, GOP girişiminin hayrımıza mı şerrimize mi olduğunu peşin bir hükümle yargılama yerine, “alternatif projeler etrafında birleşme” girişimlerine öncülük etmek daha akılcı ve isabetli olacaktır.

Hâlihazırdaki durumumuz iyi bir gözleme tabi tutulursa; Müslümanlar üzerine serpilmiş bulunan “ölü toprağının kaldırılması” için mutlak ve korkunç bir uyarıcıya ihtiyaç olduğunu kimse reddedemez. O halde, ABD-İngiltere-İsrail üçlü mihverinin Büyük Ortadoğu istila programına tepki koyarken; kesinlikle korkuya, endişeye, ümitsizliğe, tedirginliğe ve tefrikaya kapılmamak lâzım. Olabildiğince organizeli, pratik, akılcı ve planlı bir şekilde sürece “pro-aktif bir şekilde” müdahale etme beceri ve başarısı gösterilmelidir.

Bu anlamda, klasik Ortadoğu coğrafyası son haftalarda önemli istişare ve diplomasi toplantılarına sahne oluyor. Bu toplantılardan kimin daha kârlı çıkacağını zaman gösterecektir; ama gidişata bakılırsa süreç, ABD-İngiltere-İsrail mihverinin tezleri doğrultusunda işletilmektedir. Gerek Irak’a komşu ülkeler ile BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ve bölgesel örgütlerin temsilcilerinin katılımıyla yapılan Bağdat toplantısı; gerek Türkiye ve İran’ın da davet edildiği Arap Birliği tarafından düzenlenen Riyad zirvesi; gerekse de Irak, Irak’a komşu ülkeler, G–8 ülkeleri ve BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri Dışişleri Bakanları ile Birleşmiş Milletler, İslâm Kalkınma Örgütü ve Arap Birliği temsilcilerinin katılımıyla İstanbul’da yapılacak olan “geniş katılımlı toplantı” tamamen ABD-İngiltere-İsrail mihverinin yönlendirmesi doğrultusunda tertip edilmektedir.

Çeşitli görüşlere mensup uzmanın değerlendirmesine göre, üç toplantının da öncelikli görünen ve görünmeyen hedefi; İran’ın bölgede yalnız bırakılması ve ABD öncülüğündeki mihverin “muhtemel İran işgaline karşı” bölge ülkelerinin tepkisini en aza indirmektir.

Öte yandan; Riyad Zirvesi’nde tekrar gündeme getirilen “2002 Beyrut İnisiyatifi” vesilesiyle temelde şu kararlar üzerinde yoğunlaşılmıştır: 1- Arap devletleri ile İsrail arasındaki anlaşmazlığı sona ermiş kabul ederek; bölgedeki bütün devletlerin güvenliğinin tesis edilmesi beklentisiyle, İsrail ile Arap devletleri arasında bir barış anlaşması yapma taahhüdünde bulunmak; 2- Küresel barışa ve bu arada özellikle Ortadoğu barışına katkıda bulunmak amacıyla Arap devletleri ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi taahhüdünde bulunmak. Bu taahhütlere karşın, İsrail’den de şu şartlara uyması istenmektedir: 1- İsrail’in, bölgeye yönelik mevcut siyasetini gözden geçirerek, küresel barışa hizmet edecek bir çizgiye gelmesi; 2- İsrail’in, 1967 öncesindeki sınırlarına geri çekilmesi; 3- İsrail’in, milyonlarla ifade edilen Filistinli mülteciler için çözüm bulması; 4- İsrail’in, başkenti Doğu Kudüs olan, Filistin Devletinin kurulmasını kabul etmesi.

Aslında Riyad Zirvesi ve İsrail’in daha önce reddettiği “2002 Beyrut İnisiyatifi” sayesinde; ABD öncülüğündeki mihver, şu sonuçlara ulaşmak istemektedir: 1- İsrail’in bütün Arap ülkeleri tarafından tanınmasını sağlamak; 2- İran’ı etkisizleştirip yalnızlaştıracak biçimde, Arap ülkeleri ile İsrail arasında bir yakınlaşma hattı kurmak; 3- “2002 Beyrut İnisiyatifi” temelinde, İsrail ile Filistin arasındaki barışı tesis etmek üzere, ileri sürülen “Barış Planını” zamana yayarak hiçbir somut adım atmadan rafa kaldırmak. 4- Ortadoğu’da öteden beri var olan “Arap-İsrail gerginliği” yerine “Şii-Sünni kamplaşmasını” tesis etmek. 5- GOP bağlamında giderek yaygınlaşan Amerikan karşıtlığını törpüleyerek, ABD öncülüğündeki mihverin muhtemel İran işgaline karşı bölge halklarının tepkisini en aza indirmek.

Sonuç olarak: Büyük Ortadoğu Savaşına karşı oluşabilecek bölgesel birlik ruhunun önünü kesmek üzere, Batılıların yönlendirmesiyle gerçekleştirilmekte olan diplomatik toplantı ve zirvelerden en azami faydayı sağlayabilmek için Türkiye-İran-Suudi Arabistan üçlüsüne büyük görevler düşmektedir. ABD öncülüğündeki mihver ile çatışmadan kaçınmak ne kadar gerekli ise, aynı mihverin “bölge gerçeklerine göre hareket etmesi” hususunda uyarılması rolüne soyunmak da aynı derecede önemli ve gereklidir.

Dr. Sıddık ARSLAN

03.05.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Bush çekilmeyi veto etti

  Olmert’e istifa baskısı artıyor

  Irak’ta hatalar yaptık

  El Cezire muhabirine hapis cezası

  İran, eski nükleer müzakereciyi tutukladı

  İran-ABD gerilimi ve Ortadoğu

  Müşerref aleyhtarı gösteriler sürüyor

  Irak’ta Mısrî tartışması sürüyor

  Hizbullah’tan Nejad’a ‘ahlâksız’ suçlaması


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004