Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Bireyin tekâmülü



Bireyin tekamülü, beyin sirkülasyonu ile zihnî inkişafların bilgi alışverişini hızlandırmasını sağlar. Bu sayede rafine fikirlerin yanı sıra, bilgi atığı bir tahliye kanalı oluşur. Hal böyle olunca, endüstriyel gelişimin vardığı boyut, toplum hayatının belirleyici rolünü ve bireyi yönetme telâkkisini de değiştirdi.

Bireyin gelişim basamakları ciddi bir alt yapı üzerine inşa edilirse, kritik faktörleri ve bireyin kendini tanımlamasına uygun şartları teşkil etme imkânı olur. Bu durumda bilgi basamaklarını doğru çıkması, merdiven basamaklarını hazmederek ve anlayarak terfi etmesi mümkün olur.

Her yaş ve seviyede bilgi basamaklarının konuya, konuma ve hedefe göre değiştiğini belirtmekte fayda var. Dün meçhulümüz olan bir konu, bugün uygulama alanımız olabilir. Dün idrak edemediğimiz bir mesele, yarının çözüm bekleyen ev ödevi olabilir. Ya da üzerinde yoğunlaştığımız keyifli bir araştırma olabilir.

Bediüzzaman, bilgi basamaklarını yedi mertebe olarak belirtir. Her katta bir düzey, her düzeyden beklenen bir davranış/çıktı/hal tercümesi kriteri verir. Lemaat’ta “Dimağda Meratib-i İlmiye Muhtelifedir” başlıklı veciz makale, bunun detaylarını açıklar.

Hayalle başlayan bir zihnî serüvenin pozitiflik ve mutluluk salgılaması şartıyla etrafta okunabilen somut sonuçları/davranışları konusunda bireyin tekamülüne ayna tutan bir çerçeve vermektedir.

Bilginin hangi basamakta olduğuna göre, neyi salgıladığını çözebiliriz. Komuta merkezi beynin zihnî yolculuğu buna göre değer kazanıyor.

Eğer bir mevzu bilgimizin haricinde olduğu için “safsata” diyorsak, zihni mertebemizin, yani “meratib-i ilmiye”mizin bilgi basamağı, “tahayyül” seviyesindedir.

Eğer bir konuya ilgisiz kalma, önemsememe sonucunu doğuran “bibehre” bir davranış/halet içindeysek, o zamanda bilgi basamağımızın “tasavvur” aşamasında olduğunu söyleyebiliriz.

Sonuçlardan/hareketlerden/davranışlardan/çıktılardan bir önceki zihnî düzeyi fark etme imkânımız olmaktadır.

Aklın devreye girdiği “taakkul” safhası ise, bilgi basamağının üçüncü katıdır. Bilginin yedi basamağını, bir binanın yedi katına benzetebiliriz. Aynı şekilde binanın boyutlarına denk gelen dev bir ekranın yedi katta farklı renklerdeki bilgiye dayalı sonuçlarını veren görüntülerini de düşünelim.

Yani, dimağ/zihin binasının birinci katında “tahayyül” levhası yazarken, karşı ekranda ise “safsata” yazan bir görüntü karşımıza çıkmaktadır.

Burada tahayyül katına misafir olup, içerde neler oluyor ve ne yapılıyor kısmını ise uzun uzadıya incelemek gerekir.

“Hayal nedir, nasıl oluşuyor, öncesinde ne var, ne işimize yarar, hayal sonrası ne yapılmalı?” gibi yüzlerce soruyu sorgulamamız, sorulara cevap bulmamız ve bu katın fonksiyonu ile yansımasını doğru okumamız/görmemiz gerekir.

Sadece Lemaat’taki bu mevzu için projelendirilmiş bir insan laboratuarının kurulacağı istikbaldeki bir “G” gününde, “tecessüm etmiş” Medreset’üz-zehra projesine ar-ge olmak, tahayyül katının hayallere sultan hedefi olabilir. Böylece hedef cümlemi itiraf ederek sizinle paylaşmış oldum ki, sizin hayallerinizin sultanı fikirlerinize de kapı açalım.

Kısa makalenin başlığında geçen; “Dimağ-ilim-mertebe-muhtelif” kavramlarının ortaklığı ve buna dayalı zihindeki yedi ilmi mertebe ve davranışa yansıyan yedi halet, birbirini besleyen bir inkişaf alanıdır. Marifet kapılarını açan bir sirkülasyondur.

İmana dair meselelerin anlaşılması, yedinci katta karşımıza çıkan “itikat” safhası ile “salabet” seviyesi var ki, hayalden hakikate, tasavvurdan akla ve sürekli yükselen değerlerle mânâya nüfuz derinliği veren bir bakışı en üst mertebeye çıkarmak ve korumak, bir hayatın özeti ve değişmeyen gerçeği olmaktadır.

Merakı tahrik ederek tetkike götüren, hayatı anlamlandırıp ilme teşvik eden ve kalbi tatminle imanı ve zikri netice veren bu hayat, yaşanmaya değer bir cennet vadisi olabilir.

Tefekkür, Hakîm isminin cilvelerini temaşa ettirdikçe, huzur iklimimiz alemşümul olur ve ferahlık verir.

Lemaat’taki makale için çalışmaları olan bütün dostlarla geniş bir müzakere dileğiyle…

19.08.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.08.2007) - Mihverli cumhurbaşkanı

  (14.08.2007) - Ana dönemlerden ara dönemlere kırılmalar

  (13.08.2007) - Merkez sağın sihri

  (09.08.2007) - Ana ve ara dönemler

  (07.08.2007) - Yeni meclisin ilk yüzü

  (06.08.2007) - Düşünce yolculuğu - 2

  (05.08.2007) - Düşünce yolculuğu-1

  (02.08.2007) - Cumhurbaşkanlığı ve sivil anayasa

  (01.08.2007) - Ötekileştirmeden beraberlik

  (31.07.2007) - Sivil olmak

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri