Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Halil USLU

Mi’rac ve teknoloji



Cuma namazında Denizli’de cami vaiz ve hatibini dinledim, Bu yazıma vesile oldular. Çünkü bahsettikleri iki nokta hakkında açıklama yapmayarak, 21. yüzyıldaki bu mi’rac hadisesine şahit olan ilimleri zikretmediler. Hafızalar muallâkta kaldı, özellikle genç nesil ve avam-ı mü’minin. Birincisi; Hz. Peygamberin Mi'raca çıkışı, Burak, Hz. Cebrail ve Uruc-u külli ve bu maveranın dönüşünde Fahr-ı Kâinat Efendimizin (asm) yatağının soğumaması. İkincisi ise; hiç gitmediği Kudüs şehri hakkında o günkü müşriklerin sorusuna verilen cevapta ilimlerin acze düştüğünün ifadesi..

Hz. Bediüzzaman 100 yıl önce bütün hocaları ve mürşitleri ikaz ediyor ve diyor ki: “Akıl ve ilim ve fen hükmettiği istikbalde, elbette burhan-ı akliye istinad eden ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur’an hükmedecek” (B. S. N. Tarihçe-i Hayat. S. 80) diğer bir eserinde ise “Zaman ihtiyarladıkça Kur’an gençleşecek, rumuzû tavazzuh edecektir” ifadesinde bulunmuştur. (Hakikat Çekirdekleri. B. S. Nursî.)

Hz. Üstadın bu iki tesbiti gayet açık bir şekilde dünyamızda ve ilim masasında ve hafızasında tahakkuk etmiştir. Biraz açalım: ABD’de 4 bin üniversite var, bunun 85 tanesi bayan üniversitesi. ABD’li bilim adamı Dr. Lijun Wang Princeton Nec Enstisünde Laboratuarında gerçekleştirdiği deneyde “Einstein’ın uzun yıllardan beri kabul edilen ‘saniyede 300 bin km ışık hızı izafiye tesbit ve kanunu’ delinerek, ışık hızının bugünkünden 300 katı olduğu ortaya çıkmış ve yapılan bu deneyde kullanılan ışık demeti özel ortama girmeden dışarı çıktığı” ifade edilmiştir. (Akşam, 5/6/2000) Yıllardır bilinen fizik kurallarına göre; bir şey, 1- Başlar 2- Olur 3- Son bulur şeklinde idi. Bu itibarla da sonuç en son malûmumuz olmaktadır. Dr. Lijun Wang’ın ortaya koyduğu ve tesbit ettiği yeni sürece göre, evvelkinin tam tersi ve değiştiği.. Zira deney ortamına gönderilen ışın demeti, deney ortamından 20 m çıktıktan sonra deney ortamına girmiştir, vs…

Test sonuçlarını inceleyen Berkeley Üniversitesi fizik profesörü Raymond Chiao verilerin “İnanılmaz bir duruma işaret ettiğini ve bilinen fizik kurallarına göre her türlü veri, en fazla saniyede 300 bin km. olarak kabul edilen ışık hızıyla ilerlediği gibi, zaman da bu ışık hızıyla dereceli olarak hesaplanıyor. Dr. Lujin Vang’ın deneyinin geçerli kabul edilmesi halinde, fiziğin temel kanunlarından olan ve “sebepsiz sonuç olmaz veya bir olgunun sonu başından sonra gelir” şeklinde özetlenebilecek “etki-tepki yasası”nın da geçersiz kalacağını ve zaman kavramının çökeceği”(Basın–5/ Haziran/2000) beyanında bulunmuştur.

Şimdi saniyede 300 bin km olan ışık hızını 300 katı ile çarpıldığında çıkan rakam saniyede 90 milyon km eder. Şimdi bu ilim şartlarında Hz. Peygamberin gidiş ve gelişlerinde yatakları neye soğusun? Kaldı ki, Melekût âleminde bir dakika bizim dünyamızda çok yılları içine alır. Bast-ı zaman tayy-ı mekân mevzuatı.. Bunları hutbede açıklasalardı ne olurdu?

İkinci meselesi, Hz. Peygamberin Kudüs-u şerifi hiç görmeden her tarafını tarif etmesi: Müşriklerin “anlat bakalım bize Mescid-i Aksa’yı Ya Muhammed” dedikleri zaman Hz. Peygamber biraz sıkılır ve zorlanır, işte o anda bugünkü ilimlerin tasdiki ortaya çıkar. “Naklen yayın” olayı. Perdeler açılır, kâinatta var olan ilim ortaya çıkar ve Hz. Fahr-ı Kâinat efendimiz, Mescid-i Aksa’yı anlatır, anlatır. Müşrikler kaçar Hz. Ebubekir'e (ra) giderler ve “böyle şeyler olur mu vs. derler,” O sıddık-ı Ekber tek kelime ile “bu sözleri Hz. Muhammed söylüyorsa, doğrudur doğrudur, ondan yalan sudur etmez” der. Evet işte mucizeler, işte milâdi 621 ve milâdi 2007. İşte naklen yayın ve işte ışık hızı…

Camiler müşterek paylaştığımız İlâhî mabetlerdir. O eve herkes ve her kesim namaz ve ibadet için gelirler. Hutbe ve vaazlar, çağın gelişmelerine ve orada bulunan zevata ve onların akıllarına göre kendilerini hazırlamalıdırlar. Muhasebe ve murakebe ve araştırma zevatı olmalıdırlar. Çünkü namaz aralarında saatlerce boş vakitleri var. Eğer Başkanlığa havale ederlerse başkanlıkta yukarda ki gelişmeleri görmelidir. Bütün yükler Hz. Bediüzzamanın ve onun talebelerinin üstünde mi kalacak?

17.08.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (10.08.2007) - Arslan Ağabey

  (03.08.2007) - Türkmenoğlu ailesinden mektup

  (27.07.2007) - Son Şahitlerden iki aziz zat -2

  (20.07.2007) - Son şahitlerden iki aziz zat (1)

  (13.07.2007) - Kırşehir de çok renkli geçti

  (06.07.2007) - Trabzon'dan Çukurova'ya

  (29.06.2007) - Trabzon da bir değer

  (22.06.2007) - Seyyid Harun diyarında sevgi

  (15.06.2007) - 40 yıl sonra

  (01.06.2007) - 27 Mayıs ve Demokrat Parti

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri