Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

Öğretmenlerimiz öğle yemeğini evden getiriyor

Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, "Öğretmenlerimizin yüzde 40'ı öğle yemeği yememekte veya evinden getirdiği yiyeceklerle öğle yemeği ihtiyacını gidermektedir ve bu da 'kronik yetersiz beslenme' doğurmaktadır" dedi.

Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, yaptığı yazılı açıklamada çıkarılmak istenen Sosyal Güvenlik Kanunu ile birlikte çalışanların haklarının erezyona uğratıldığına dikkat çekti.

Bostan, şunları kaydetti: "Özellikle son yıllarda ülkemizin borç yükü giderek artmaktadır. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim Sen olarak uzun süredir uygulanan IMF ve Dünya Bankası destekli politikaların Türkiye'yi bir batağa sürüklediğini görmekteyiz. ... Dünya Bankası'nın verdiği direktiflerle kamuda yeniden yapılanma, sosyal güvenlik gibi konularda kanunlar çıkarılmaktadır. Daha önce emekli maaşlarının, memur maaşlarının ve asgarî ücretlerin yüksek olduğunu belirten Dünya Bankası şimdi de öğretmen maaşlarının yüksek olduğunu ve azaltılması gerektiğini iddia etmektedir."

DB, AVRUPA'YI DA GÖRSÜN

"Dünya Bankası Türkiye'de öğretmen maaşlarının OECD'ye göre yüksek olduğunu söylerken acaba Avrupa İşveren Konfederasyonunun Avrupa'da Ücretler 2006 Raporundan haberdar mıdır?" diye soran Bostan, şöyle devam etti: "Rapora göre Danimarkalı bir çalışan ülkemizdekinden 10 kat fazla kazanmaktadır. Aynı şekilde Norveç'teki 7,8, İsviçre 7,6, Almanya 6,3 ve İngiltere'deki çalışan 4,8 kat fazla kazanırken hâlâ ülkemizdeki maaşların yüksek olduğunu düşünmekte midirler?

Bu gerçekler ışığında ülkemizdeki ücretlerin kime ve neye göre fazla olduğu iddiası merak konusudur. Yoksa Dünya Bankası'nın Türk insanına reva gördüğü kölelik, açlık, yoksulluk ve sefalet midir? Kaldı ki; ülkemizde ücretler yüksek olsa bile bizim işimize karışmak Dünya Bankası'nın haddine midir? Yoksa Türkiye gırtlağımızı geçmiş borçları ile bir müstemleke ülkesi hâline mi getirilmiştir?" sorularını yöneltti.

Bostan, "Bugün ülkemizde sosyal hayatta insan hakları konusunda büyük ilerlemeler sağlanmış, hak ve özgürlüklerin kullanımında birçok sorun ortadan kaldırılmıştır. Ancak aynı durum ne yazık ki; çalışma hayatı için geçerli değildir. İnsanca yaşama hakkı öncelikli olarak, kişinin kendisi ve ailesini geçindirmeye yetecek ve insanca yaşayabilecek düzeyde bir ücret alma hakkının sağlanmasıyla mümkündür. Bu seviyenin sağlanabilmesi ise ancak ücretlerin tek taraflı belirlenmesi uygulamasından vazgeçilmesi ve istihdamda da demokrasinin kurallarının hayata geçirilmesi ile mümkündür. Özellikle kamu sektöründe ücretlerin yasama ve yürütmeyi elinde bulunduran siyasî güç tarafından belirlendiği ülkemizde, kamu çalışanlarına insanca yaşama hakkının sağlandığını söylemek mümkün değildir" görüşünü dile getirdi.

Öğretmenler sefalet ücretine talim ediyor

"Bugün Eğitim ve Kamu Çalışanlarının en büyük sorunu; ekonomik sefalet ve siyasî kadrolaşma sorunudur" diyen Bostan, eğitim çalışanları ile ilgili olarak şu tesbitlerde bulundu:

. Eğitim çalışanlarının yüzde 37'si ortalama 4 ilâ 5 kişiden oluşan ailelerini, evlerine giren tek maaşla geçindirmek durumundadırlar.

. Eğitim çalışanları mesleklerini yapmaları karşılığında ellerine geçen ücretleri sefalet düzeyindedir. Çünkü genel olarak yüzde 88.5'i Yoksulluk Sınırı'nın yarısından daha az ve en alt kesim olan yüzde 11.5'lik dilim ise, Açlık Sınırı'nın altında ücret almaktadır.

. Eğitim çalışanları mülkiyet açısından da kötü vaziyettedirler. Sadece yüzde 33.1'inin kendisine ait aracı ve sadece yüzde 39'unun kendi evi vardır.

. Yüzde 40'ı öğle yemeği yememekte veya evinden getirdiği yiyeceklerle öğle yemeği ihtiyacını gidermektedir ve bu da "kronik yetersiz beslenme" doğurmaktadır.

. Meslekleri "eğitim" olan bu iş kolu çalışanlarının aylık "eğitim" harcamaları çok azdır ve onun da büyük kısmını çocuklarına yaptıkları eğitim giderleri oluşturmaktadır.

. Mesleği gereği her gün muntazam bir kıyafetle işe gitmek zorunda olan eğitim çalışanlarının elbise ve ayakkabı gibi kalemlerdeki harcamaları da ihtiyaç düzeylerinin altındadır.

. Yüzde 78.4'ünün banka kredisi ya da kredi kartı borcu bulunmaktadır.

. Yüzde 34'ü geçimini sağlamak için ek iş yapmaktadır. Çalışan ve üreten toplum kesimleri ile öğretmen camiası millî gelirden hak ettiğini maalesef alamamaktadır.

Mustafa Gökmen / İSTANBUL

23.01.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Sorunların kaynağı 12 Eylül

  ASDER Başkanı Tanrıverdi hazırladı

  MHP'nin formülü çözüm getirmez

  Bahçeli: AKP istismar ediyor

  Veli Küçük ve Kerinçsiz gözaltında

  Gazze'ye seyirci kalınmamalı

  Arıtman'ın hakkında suç duyurusu

  DTP'li Türk: Başörtüsü insan hakkı

  Şahin: 301 Meclise teklif olarak gelecek

  Çelik, kısa dönem askerliğe sıcak bakıyor

  Özcan rektörlerle biraraya geldi

  Öğretmenlerimiz öğle yemeğini evden getiriyor

  Yine kuş gribi alarmı

  En küçük il Bayburt

  Suyu tasarruflu kullanalım

  İSKİ, kaçağı düşürdü

  Tezek çilesi bitti

  Sokak hayvanları sahipsiz kalmayacak

  Cep telefonu, uykuya da zararlı

  Karneler, velinin ilgisini gösteriyor

  Kan bağışı yüzde 20 arttı

  Siirt'te 'Her Çocuk Okula' kampanyası


 Son Dakika Haberleri