"Gerçekten" haber verir 26 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Ali FERŞADOĞLU

Tebliğ ve irşadcının (vaizin) özellikleri



Günümüzün şartları, geçmiş devrelere benzemiyor. İnsanların duygu, his ve düşünceleri, eski zaman insanlarıyla kıyaslanamayacak kadar genişlik ve giriftlik kazanmış. İlim, akıl, fen ve tekniğin hükmettiği günümüz, vaaz ve irşadın da bu şartlara uygun yapılmasını zarûrî kılıyor.

Vaiz derken, “emr-i bi’l-ma’ruf, nehy-i ani’l-münker”i (doğru, iyi, güzeli emretme; yanlış, kötü ve çirkinden uzaklaştırma) görevini yerine getirmeye çalışan kişi kast edilir. Bunlar, kürsüye çıkan “resmî vaiz”ler olmaları şart değildir. İslâmiyeti bilen ve anlatma gücüne sahip olan herkes—özellikle dinî meselelerde kendisini yetiştiren ve görev alanlar—bu sınıfa dahildir.

Nasihat, vaaz, öğüdün temel şartı nedir? Tebliğ, irşad vazifesini üstlenenlerin ve vaazların taşımaları gereken özellikler şöyle sıralanabilir:

* “Vaizler umumî öğretmenlerdir” diyen Bediüzzaman, onlara, “Medenilere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir”1 şeklinde bir hatırlatmada bulunur.

* İsabetli tebliğin ifâsı, irşada ve tevfik-i İlâhiyeye (İlâhî maksada) uygun hareket etmekle mümkün.2

* Vaiz muhakemesiz olmamalı. Muhakemesiz vaizler, çok hakaik-ı neyyire-i diniyenin (dinin nurlu gerçeklerinin) hüsufuna (perdelenmesine) sebep olmuşlardır.3

* Vaaz/tebliğ; halkın nazarına, âmmenin (herkesin) hissine, cumhurun (ekseriyetin, çoğunluğun) fehmine, anlayışına göre yapılmalı.4

* Vaiz ve tebliğci hırs göstermemelidir. Vazifesinin güzelce tebliğ olduğunu bilmeli, ancak, tesiri ve neticeyi düşünmemeli.5

* Tebliğde lezzet ile elemi birlikte göstermeli.6 Yâni, iman, ahlâk yolunun lezzet, küfür ve çirkef yolunun ise elem, üzüntü, keder ve sıkıntılarla dolu olduğunu, “Safi zihinleri dalâlete atmadan, yoldan çıkarmadan” verebilmeli.

* Vaiz, hem hâkim, hem muvazeneli olmalı.7 Meseleleri çok iyi bilmeli. Onları, akıl, mantık, günün ilmî gelişmeler seviyesine göre takdim edebilmeli. Ve, dengesiz hareket etmemelidir. Yâni, “Küçük suçlara büyük cezâ, büyük suçlara küçük cezâlar” kesmemeli.

* Vaizler, bir şeye rağbeti arttırırken, diğerinin değerini düşürmemeli, ölçüyü kaçırmamalıdırlar.8

***

“Ne kubbe çattı, ne anlattı be! Demediğini bırakmadı. Herkese çattı!”

“Ne dedi peki?”

“İnsanın aklında mı kalıyor?”

Vaizler ikna etmeli, aklî olmalı.9 Yâni, İslâmı tebliğ ederken, sadece parlak tasvirlere, mübalâğalı tabirlere, hissî ifâdelere yer vermemelidir. Çünkü, hisler değişken olur. Başka mekânlarda, başka topluluklarda, başka hâdiseler karşısında değişebilir. Yalnız başına kaldığında ise, “aklı” kendisiyle beraber olacaktır. Anlatılanlar aklen, ilmen, mantıken isbat edilmeli, izâh edilmeli, açıklanmalı. Tâ ki, etkisi devâm etsin.

* Vaizler, çok mübalâğa ederek, şevkleri kırmamaları gerekir.10 Vaiz ve hatiplerimizin kürsü kırmalarına, “kubbe çatmalarına” gerek yok. Nasihatlerinin tesiri, yukarıda sıraladığımız hususlara riâyet etmekle beraber, “ihlâs” ile yapmaları ve söylediklerini yaşamalarına bağlıdır. Aksi halde sözleri kuru bir gürültüden ibâret kalır. Kendilerinin tutmadığı nasihatleri, başkaları neden tutsun ki?

Dipnotlar: 1- Hutbe-i Şâmiye, s. 102. 2- Emirdağ Lâhikası, s. 10. 3- Muhakemât, s. 28. 4- Mesnevî-i Nûriye, s. 196. 5- Lem’alar, s. 155, 156. 6- Sözler, 718. 7- Muhakemât, s. 28. 8- Divân-ı Harb-i Örfî, s. 88. 9- Divân-ı Harb-i Örfî, s. 88. 10- Muhâkemât, s. 78.

26.11.2008

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (26.11.2008) - Tebliğ ve irşadcının (vaizin) özellikleri

  (25.11.2008) - Kur'ânî irşad metodunun ana maddeleri (2)

  (24.11.2008) - İrşat metodunun ana maddeleri (1)

  (22.11.2008) - Medresetüzzehra Üniversitesi Yalova şubesi temeli!

  (20.11.2008) - Sosyal uyum davranışları ve ispat

  (18.11.2008) - Risâle-i Nur, aklı ve kalbi tatmin ediyor

  (17.11.2008) - Zamanımız ispatı zarûri kılıyor

  (16.11.2008) - Kur’ân ispat eder ve ispatı emreder!

  (14.11.2008) - Hakikat mesleği ve ispatın lüzûmu

  (13.11.2008) - Kur’ân, herkese inanç, hatta inançsızlık hürriyeti tanır

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır