"Gerçekten" haber verir 20 Aralık 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Ali FERŞADOĞLU

Yöneticileri sorgulama cesareti ve şeffaflık



Bugün, sıkıntısını çektiğimiz en önemli meselelerden birisi, siyâsî kirlilik ve şeffaf yönetim biçiminin olmayışıdır. Bunun sebeplerinden birisi, çeşitli bulaşıcı hastalıklar gibi intişar eden istibdattır. Bizim de bu baskıya boyun eğmemizdir, yöneticileri sorgulamayışımızdır.

Diktatörlük, baskı, sadece askerî ve idarî olmaz. İlimde, eğitimde, aile hayatında, toplumda da istibdatlar vardır. Zaten bu istibdatların birleşmesinden hâsıl oluyor siyâsî istibdat. “Taklidin pederi ve istibdâd-ı siyâsînin veledi olan istibdâd-ı ilmîdir ki, Cebriye, Râfıziye, Mûtezile gibi İslâmiyeti müşevveş eden fırkaları tevlid etmiştir”1 der Bediüzzaman. Yani, “İlmen, mesele budur ve başka bir yolu yoktur” diye dayatıldığından, onlar da “Başka yollar da vardır” diyerek saptılar ve kendilerini başka yerde buldular. Bediüzzaman bir meseleyi anlattığında, “Mesele budur, başka yolu yoktur!” demez. “Yüzer hikmetlerinden birisi budur!” diyerek ilmî hürriyet meydanını açmıştır. Siz çocuğunuzu evde, okulda susturursanız, büyüyünce de çok susuyor ve hak aramasını bilmiyor. Cehaletle hak aranmadığında da, en hamiyetli kişiler müstebit oluyor.

İslâmiyetin, tarih boyunca, bu hususta da hârika örneklerin sergilenmesine zemin hazırladığını ve en demokratik, hür, şeffaf devlet anlayışını yerleştirdiğini görürüz. Hulefâ-i Râşidînin birincisi ve hakikî reis-i cumhurlardan Hz. Ebûbekir, reis-i cumhur, yâni mü’minlerin emiri, halîfesi seçildiği zaman şu meâlde bir nutuk çektiğini hepimiz biliyoruz:

“Ey insanlar, ben sizin başınıza yönetici seçildim, ama sizden daha hayırlı bir kimse değilim. Eğer davranışlarımda, uygulamalarımda, hareketlerimde doğru yaptığımı ve söylediğimi hissederseniz bana yardımcı olun; hak ve hakikatten saptığımı görürseniz hatalarımı doğrultunuz. Sizin içinizde zayıf olarak bilinen kimseler, onun hakkını diğer kişilerden alıncaya kadar o kişi, benim yanımda kuvvetlidir. Sizin güçlü bildiğiniz kişi de benim yanımda zayıftır, tâ ki, onun elinden gasbetmiş olduğu hakkı alıp gerçek hak sahibine verinceye kadar. Ben sizin halifeniz olarak, sizinle ilgili uygulamalarımda Allah ve Resûlüne itaat ettiğim müddetçe bana itaat edin. Şâyet Allah ve Resûlüne isyan edersem; benim, size, bana itaat edin deme hakkım yoktur.”

Karşısında hazır bulunan topluluktan bir kişi kalkar, der ki: “Ey Ebû Bekir! Peygamberin halifesisin, seni seçtik, yöneticimizsin, emîri’l-mü’minînsin, şunu bilesin ki, en ufak bir eğriliğini görürsek şu kılıçla doğrulturuz.” Hz. Ebû Bekir konuşmasının sonunda Allah’a şöyle hamdeder:

“Ebû Bekir’in maiyyetinde hatasını kılıcıyla doğrultacak fertleri bulunduran Allah’a hamd olsun.”

Müslümanların Devlet Başkanı Hz. Ömer (ra) hutbe irâd ediyor. Vatandaşın biri topluluğun huzurunda ayağa kalkıp itiraz ediyor:

“Seni dinlemiyorum ya Ömer!”

“Neden?”

“Hepimize ganimetten bir parça kumaş düşmüştü; ben elbise diktiremedim. Görüyorum ki, senin sırtında elbise var. Bu nereden geliyor?”

Devlet reisinin çehresinde kızgınlığın hiçbir alâmeti yok. Mütebessim bir çehre ile oğluna sesleniyor: “Kalk, cevap ver ey Abdullah!”

Abdullah, “Payıma düşen kumaş parçasını babama verdim.”

Sahabî, “Şimdi konuş, dinleyeceğim ya emire’l-mü’minîn!”

Ömer bin Abdülaziz halîfe olunca, halka ilk hitâbesinde şöyle dedi: “Hiç kimse bana körü körüne itaat etmeyecek. Allah’ın şeriatına uymayan emirlere de itaat yok. Ben sizin en hayırlınız değilim, sadece sizden biriyim...”2

Ancak hassasiyet göstermemiz gereken husus şudur: Sorgulamak, şeffaf yönetim istemek, hukukunu bilmek ve hak aramak başka bir şey; cerbeze ile tenkit etmek, hakaret etmek, hatta yalan ve iftira yapmak başka bir şeydir. Birincisi vazife; ikincisi zulüm ve günahtır!

Dipnot: 1- Münâzarât, s. 22.; 2- İbni Sa’d, Tabakatü’l-Kübrâ: 5334, (Prof. Dr. İbrahim Canan, İslâmda Çevre Sağlığı, s. 133.)

20.12.2008

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.12.2008) - İslâmda yönetim biçimi

  (17.12.2008) - Tenkit meselesinde dikkat edilecek hususlar

  (15.12.2008) - Tenkit ayrı, hakkın hatırını âlî tutmak ayrıdır

  (14.12.2008) - Uhud’un hazin sonucunu rüyasında gördüğü halde meşvereti esas aldı!

  (13.12.2008) - Tenkidin psikolojisi ve mihenk

  (11.12.2008) - Bende gerçek Alevîyim!

  (10.12.2008) - Olumsuz duygular müsbete kanalize etmek

  (09.12.2008) - Bayramlar, temel duygular

  (08.12.2008) - Müsbet hareket ve barış: Hudeybiye örneği

  (05.12.2008) - YAŞ’ın “irticâî faaliyet” dediği şeyler ne; açıklanmalı!

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır