"Gerçekten" haber verir 18 Aralık 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Zafer AKGÜL

Özür kabahatten büyük olmasın



Osmanlı döneminde Ermenilerin Rus, Fransız, v.b. işgalci düşman kuvvetleriyle işbirliği yaparak yüzyıllardır kardeşçe birlikte yaşadıkları Müslüman Türk-Kürt vatandaşlarına kalleşçe davranmaları, işgalcilerden daha acımasız ve gaddar bir şekilde katliam yapmaları üzerine Talat-Enver-Cemal Paşaların iktidarı döneminde tehcire tabi tutulmaları olayının üzerinden 93 küsur sene geçti. O dönemin kritiğini yapmak aslında tarihçilere düşer. Ama zaman zaman başkaları da devreye giriyor her nedense. Olabilir normal bunlar.

Geçmişte kalan bir acı yaradır 1915 tehciri. Dini, milleti ne olursa olsun haksızlığa uğrayan herkesin yanında olmak bize Kur’ân emri, Resûlullah tavsiyesidir. Haksızlığı babamız da yapsa bunu itiraf etmek veya bunu eleştirmek hakperestliğin gereğidir. Ancak bir şeyi daha unutmamak lâzım. Kur’ânın adalet anlayışını ifade eden, “Birinin günahıyla başkası mesul olmaz” âyeti, babanın günahının evlâdına; evlâdın günahının kardeşine yüklenemeyeceği gerçeğinden hareketle 93 yıl önceki tehcir sırasındaki fecaatlerin bugünkü nesillere yüklenmesi ve özür dilenmesinin beklenmesi bir başka haksızlık olur.

Günlük siyasete ve entrikalara âlet edilmese, belki de düz bir özür dileme olarak addedilip hoş bir jest olarak anlaşılabilirdi bu kampanya. Ancak bir o kadar, hatta daha fazla oranda o dönemde Doğu’da yaşayan Müslüman halka yapılan mezalimi, Taşnak-Hınçak Ermeni çetelerinin kellelerden kuleler yapmalarını, namus ve şerefleri pay mal etmelerini de unutmadan, o dönemden kalma toplu mezarların bas bas bağırmalarına kulak tıkamadan bir özür dileme kampanyası uygulanabilir. Tek taraflı zulümden bahsetmek tarihî açıdan zaten abes. Karşılıklı zulüm ve gadre uğramak ve uğratmak söz konusu ise, o takdirde karşılıklı özür dileme kampanyası açılması daha güzel ve yerinde olurdu.

Meselâ benim eşimin dedesinin babası Hasan Dede Muş-Bitlis taraflarında yaşamış ve akraba ve taallukatlarıyla Ermeni zulmünden kaçarak Güneydoğu vilâyetlerinden birine sığınmışlardır. Orada isimleri “muhacir” diye bilinir. Hasan Dede anlatırmış torunlarına şu acıklı ve elim olayı... Küçük yaşta yetim ve öksüz bir Ermeni çocuğunu bakıp büyütmek için evlâtlık olarak alan Hasan Dede, Rusların bölgeyi işgali sırasında çoluk çocuklarıyla evlerini terk ederek bulundukları köyün etrafındaki dağlara, mağaralara gizlenmişler. Ne var ki bir süre sonra Rus askerleri Müslüman halkın saklandıkları sığınakları bulmuşlar. Yakaladıklarını hemen oracıkta katletmişler. Hasan Dede bunları anlatırken hüngür hüngür ağlarmış. Hasan Dedeyi asıl yıkan şey, kendi öz evlâdı gibi bakıp büyüttüğü Ermeni delikanlısının en önde yürüyüp Rus askerlerine rehberlik yaparak yol göstermesiymiş. Şimdi bu büyük ihanet veya büyük felâket için “Hasan Dede ve torunlarından acaba özür dileyecek bir Ermeni babayiğit var mıdır?” diye sormak hakkımız elbette. Yani Ermeni diasporasından “özür diliyoruz com.” kampanyası beklemek bir yerde bizim de hakkımız değil mi?

Masum Ermeni vatandaşlarına yapılan büyük felâkete duyarsız kalmıyor, bunun inkâr edilmesini vicdanımız kabul etmiyor, bu adaletsizliği kendi payımıza reddediyoruz, ama bir o kadar da Ermeni çetelerinin o dönemdeki masum Müslüman vatandaşlara yaptıkları ihanet ve katliamı da aynı şiddet ve nefret içinde kınayarak onların da özür dileme kampanyaları açmalarını bekliyoruz. En azından 1915’lerdeki olayların hıncını 1980’lerde büyükelçilerimizden çıkarmanın, yani olaylarla hiç alâkası olmayan masum kişilerin teröre kurban edilmelerinin izahı yapılamazken, mukabilsiz ve mübadelesiz bir özür, kabahatten daha büyük olur.

Bize göre, eski yaraları kaşıyarak son günlerde iyiye doğru giden Türk-Ermeni ilişkilerini temelinden torpillemeye kapı açacak, “Sen haklısın, ben haklıyım” kısır çekişmesine düşülerek hazır dostluk köprüsünü berhava edecek bu tip yanlış ve zamansız çıkışlar karşısında dikkatli olmak, en iyi davranış olsa gerek. Geçmişi bırakalım da geleceğe bakalım. Türkiye-Ermenistan dostluğu için duygusallıktan uzak, akılcı yollar o kadar çok ki...

18.12.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (05.12.2008) - Nerdesin akl-ı selim?

  (28.11.2008) - Hatadan dönmek, fazilettir

  (21.11.2008) - Benim çarşaflım iyidir!

  (13.11.2008) - Bomba değil, kitap atalım

  (06.11.2008) - Pencere tozundan Obama'ya

  (29.10.2008) - Cumhuriyet mi? O ne?

  (23.10.2008) - Şapla şekeri karıştırmamak

  (17.10.2008) - Hepimiz tarafız!

  (14.10.2008) - Panik yapan hata yapar

  (21.08.2008) - 1 Phelps 8 Türk'e bedel...

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır