"Gerçekten" haber verir 15 Aralık 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Nimetullah AKAY

İnsan, nasıl insan olur?



Var olan her şey insan için yaratılmıştır bu âlemde. Kâinatın Yaratıcısı insanı yaratılanların en güzeli ve en mükemmeli olarak yaratmış ve kendine yeryüzü halifesi olarak tayin etmiştir. İnsan olmasaydı bu kâinatın, bu dünyanın yaratılması bir şey ifade edebilir miydi? Var olan her şey, insanla değer kazandırılmış, insan da imanla değerli kılınmıştır.

Kâinatın Rabbinin en güzel san'atını görmek istiyorsak öncelikle insana bakmamız gerekir. İnsanın da gerçek mahiyetini öğrenmemiz için önce kendimizden başlamamız gerekir. Kendimizi tanımaya başladığımız zaman yaratılışın insanlığa kazandırdığı değeri anlamaya başlarız.

“Ben neden insan olarak yaratılıp bu dünyaya gönderildim? Neden bütün mahlûkata en üstün bir varlık olarak yaratıldım? Neden bir süre yaşadıktan sonra ölümle bu dünyadan ayrılacağım?” gibi sorularla kendimizi tanımaya çalışırsak yavaş yavaş gerçeklerle yüzleşmeye başlarız şüphesiz.

Hayatımız yaratılışımız ile ilgili sorularla ve bulunan cevaplarla mânâ kazanmaya başlayacaktır. Kâinatı tanımaya başlayan bir insan, kâinatın yaratıcısı olan Allah’a yönelmeye başlamış demektir. İnsan, insanî duygularını yerli yerinde kullandıkça hayatın anlamlı ışıkları kendisine görünmeye başlayacaktır.

Hak ve hakikatı arayan insan mutlaka hedefine varacak ve insan olmanın gereğini yapmaya başlayacaktır. İnsan olmanın en önemli gereği, var olan her şeyin Yaratıcısını, Rabbini tanımaktır. Rabbini tanıyan bir insan, elbette Rabbinin rızası dairesindeki bir yaşayışın da arayışı içine girecektir.

Samimî duygularla yapılan arayışlar mutlaka insanı güzelliklere kavuşturacak, onu aradığı huzura kavuşturacaktır. Rabb-i Rahîm’e giden yolu arayan bir akıl sahibinin insanlığın medar-ı iftiharı olan Risâlet güneşini görmemesi mümkün değildir. Baştanbaşa mû'cize olan elindeki kitapla şuur sahibi canlılara hitap eden Allah’ın Habibi Muhammed’i (asm) her hakikat arayıcısı mutlaka bulabilecektir bu imtihan dünyasında.

Elindeki Kur’ân-ı Azimüşşânı göstererek, “İşte kurtuluşunuz bununladır” diyen, “Kurtuluşa ermek istiyorsanız bu kitaptaki hakikatleri hayatınıza geçirmek ve Rabbim tarafından en güzel bir şekilde terbiye edilen benim hayatımı kendinize örnek seçmelisiniz” diye bütün şuur sahiplerine hitap eden o Zat-ı Muallâ’yı tanımamak ve görememek, bütün dünyayı aydınlatan güneşi görememek gibi bir şeydir şüphesiz. Tanımak ve yönelmekle insan kendini bulur. İnsanın maddî yapısını maneviyâtla değerlendirmenin yolu budur işte.

Kendisine büyük emanet verilen insan, verdiği emanetin gereğini yerine getirmezse insanlığını koruyamaz. O emanet insanlıktır. O emanet insanlığı Kâinat yaratıcısının yolunda değerlendirmektir. Rabbini tanımayan insan varlıkların en acizi, en fakiri, en bahtsızıdır. Rabb-i Rahimin Habibinin âlemleri aydınlatan dâvetine kulak vermeyen, insanlık imtihanında sınıfta kalacaktır.

Allah’tan başkasına yönelenler, âciz kullardan ödü kopanlar, İlâhî adalet yerine insanî korkularla hareket edenler, insanlığın değerini maddede arayanlar, dünyayı sadece hevâ ve hevesin tatmin edildiği bir mekân olarak bilenler büyük kayıp içindedir. Düşünceleri dumura uğratmakla, gerçeklere gözleri kapamakla, gözler önündeki hakikatleri görmemekle sarhoşluğa yönelmekle insanlık bir yere varamaz.

Büyük Yaratıcının koyduğu kural ve kaideler dışında kalanların, insanların dar düşünceleriyle ortaya koyduğu kanunlarla âleme nizam vermeye çalışanların başarılı olması elbette mümkün olmayacaktır. Hayatlarını şeytanların rehberliğinde geçirmiş olanların dermanları dert verir, zehir verir, en sonunda hem maddeten, hem de mânen öldürtür.

Tarih boyunca sadece İlâhî mesajları insanlara ileten peygamberler ve o güneşlerin yörüngesinden ayrılmayan mâneviyât kutupları ancak huzur rehberi olabilmişlerdir. İnsanlık âleminin manevî liderlerini görmeyen şaşkınlar insanlıklarını da bulamayacaklardır elbette.

15.12.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.12.2008) - İnsan, nasıl insan olur?

  (08.12.2008) - Kurban olmak

  (01.12.2008) - Aydınlık ve karanlığın çarpışması

  (25.11.2008) - Göğsümüzü kabartan boş şeyler

  (17.11.2008) - Allah'a kul olmak tek çare

  (10.11.2008) - Ölümlü dünya için değer mi?

  (03.11.2008) - Münafığın gündemi gizli

  (27.10.2008) - Rabbimden niyazım...

  (20.10.2008) - Gerçeğin peşinde olmak

  (13.10.2008) - Zamanımız çok değil

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır