18 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Ahmet BATTAL

Hakkı kötüye kullanmak mı?


A+ | A-

Hukukun evrensel prensiplerinden biridir: Kanunun verdiği bir hakkı kötüye kullanmak hak değildir. Bizim Medenî Kanunun 2. maddesi de bu kuralı tekrar eder: “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken iyiniyet kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın kötüye kullanılmasını kanun korumaz.”

Diyarbakır’da görülmekte olan KCK dâvâsında sanıklar Kürtçe savunma yapmak istedi ve tartışma yeniden alevlendi. Ama hakkın kötüye kullanılması kısmı şimdilik es geçiliyor.

Değerlendirme yapmak için önce bir hatıramı nakletmek isterim.

Sene 1987.

Hakkâri’nin bir sınır ilçesine hakim olarak tayin oldum. Gördüm ki, adliyeye işi düşen halkın önemli kısmı kendisini Kürtçe daha iyi ifade ediyordu.

Ben de tercüman vasıtasıyla ifadelerini alırken zapta önce “Sanık …’ın yeteri kadar Türkçe bilmediği, Kürtçe bildiği anlaşıldı. Mübaşirimiz … tercüman olarak görevlendirildi. Sanık savunmasını Kürtçe yaptı ve Türkçeye çevrilerek zapta geçirildi” yazıyordum.

Bir hafta kadar sonra, diğer hakimle savcı, sohbet ortamımızda mevzuyu açtılar ve “Böyle yapmasanız sizin meslekî geleceğiniz için daha iyi olur” dediler. Şaşırdım, “Siz nasıl yapıyorsunuz?” dedim. Onlar “Sanık …Türkçe bilmediğinden ifadesi tercüman… vasıtasıyla alındı” yazıyorlarmış. Yani “Kürtçe” kelimesi hayata nüfuz etmiş, ama hayatın tutanağı olması gereken adlî zapta geçmiyor.

Ben bildiğime devam ettim elbette. İmanla hürriyet arasındaki bağı tesis etmek üzerine kurulu “mesleğimi” de, meslekî geleceğimi de fırsat buldukça onlara tarif ettim. Zaman içinde onlar ve diğer bir çok hakim-savcı kendi yanlış uygulamalarını değiştirdi. Türkiye de çok değişti, gelişti.

Diyarbakır’daki hakimler sanıkların “bilinmeyen bir dil”de konuştuklarını zapta geçmişler. Kasdettikleri, hiç kimsenin bilmediği bir dil değil elbette, sadece “kendilerinin bilmediği” bir dili böyle tarif ediyorlar.

Bu da bir gelişmedir. Zira otuz yıl önceki bilim adamları, siparişle ve parayla yazdıkları “bilimsel” kitaplarında “Kürtçe diye bir dil yoktur, Kürtçe denilen dil Türkçenin dağlık bölgelerde yaşayan göçebelerce bozulmuş biçimidir” diye yazıp devlet eliyle dağıttırıyorlardı. Böylece Kürtlere “Türkçeyi de bozan adamlar” diyerek hakaret etmiş oluyorlardı.

Ama asıl sürpriz KCK dâvâsının bu gidişle kaçınılmaz son merhalesi olacak olan AİHM’de yaşanacak.

Şöyle anlatabilirim.

Diyarbakır’daki “adı normal, kendisi DGM” olan her ne demekse “özel yetkili” mahkeme Kürtçe savunma talebini üç gerekçeyle reddediyor:

1. Sanıklar aslında Türkçeyi kendilerini savunacak kadar iyi biliyor ve mahkeme de bunu biliyor.

2. Devletin, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince ihtiyaç duyan ve dileyen sanıklara hem Kürtçeyi hem de Türkçeyi bilen avukatlar tahsis etme mecburiyeti var.

İşte mahkeme bu ve benzeri sebeplerle sanıkların ifadelerini Kürtçe vermek isteme ısrarlarını girişte sözünü ettiğim temel prensip çerçevesinde “hakkın kötüye kullanılması” olarak görüyor.

Nihaî aşamada, AİHM, bu dâvânın sanıklarının âdil yargılanma hakkının ihlâl edilip edilmediğini incelemekle yetinirse mesele yok. Ama AİHM de olaya hukuk siyaseti ile bakarsa Türkiye dâvânın yenilenmesi sürprizi ile karşı karşıya kalabilir.

Zira olay aslında sadece -ya da gerçekte- âdil yargılanma hakkı ve “savunma hakkının kutsallığı” ile ilgili değil. Onu da aşan yönleri var.

Kanaatimce sanıklar Türkçe (yani Türk gibi) “davranmayı” reddettikleri için Türk dilinde konuşmayı reddettiler. Bu bir hakkın kullanılması değil, bir siyasal talebin dile getirilmesidir.

O halde mesele şudur: Mahkeme bu talebin ileri sürüleceği yer midir? Ya da bu talebin ileri sürüleceği yer mahkeme midir?

Bir kişi, anadiline özgürlük talebini, savunma hakkından vazgeçmek suretiyle ve dolayısıyla aslında masum ise kendisini iyi savunamadığı için zulmen ceza almak bahasına dile getiriyorsa ne olacaktır?

Hiçbir şey göründüğü kadar basit değil. Ama “terörü, terör için yapılan birşeyden ibaret görme ısrarını sürdürenler” bunu anlayıncaya kadar sıkıntılarımız sürecek.

18.11.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.11.2010) - Bir kurban yazısı

  (09.11.2010) - Bitlis’te beş gökdelen!

  (04.11.2010) - Anayasal ordinans

  (02.11.2010) - Kanun yazmak ve devrim yapmak

  (31.10.2010) - Adalet ve başörtüsü hakkı

  (26.10.2010) - Sadece ölüler, kanun değiştiremez

  (21.10.2010) - Kim daha kabahatli?

  (19.10.2010) - Ya terbiye kimin görevi?

  (14.10.2010) - Rektör nasıl seçilir?

  (12.10.2010) - Hakimler seçmeyi öğreniyor


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.