16 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Ahmet BATTAL

Bir kurban yazısı


A+ | A-

İlahiyat Fakültelerindeki kaç profesörün fakültedeki kütüphanesinde Risâle-i Nur Külliyatı vardır bilemiyorum. Sayıca çok olmaları, her yönden, ama bilhassa İttihad-ı İslâm namına önemli bir kazançtır şüphesiz.

Ama bunlardan birinin Diyanet İşlerine Başkan olmasını hep dilemiştik. Şimdi gerçekleşti.

Yeni Diyanet İşleri Başkanını tebrik ediyoruz. Ona ve ekibine yeni projeler teklif etmeyi de vazifemiz biliyoruz.

Daha önceki bazı yazılarımda—haddim olmayarak—Diyanete de çeşitli tekliflerim olmuştu. Bu günkü teklifim daha başka; daha kolay ve daha zor olacak.

İzninizle teklifimi anlatayım Muhterem Başkanım. Teklif bizden, teşebbüs sizden, tevfik Allah’tan.

Malumunuz Kurban Bayramı hac bayramıdır. Ama her mü’min sadece yılda bir değil her namazda Kâbe’ye yönelmekle hacca niyet eder. Kâbenin etrafındaki halkaya dahil olur. Bir mani çıkmazsa niyetine muvaffak olur ve hacceder.

Maniler nelerdir?

Aslında hacca fiilen ve cismen gitmenin manilerini biliyoruz.

Birincisi Haremeyn’in idarecileri. Haklı olarak kota ve sınır koyuyorlar ki hizmet verebilsinler.

İkincisi devletlerin yöneticileri. Haksız olarak sınırlar koyuyorlar. “Düşman var, sınır lâzım” diyerek vatandaşlarını komşularından korkutuyorlar, ama aslında amaçları kendi korku imparatorluklarını sürdürmek ve iktidarlarını bölüşmemek.

Türkiye’den Arabistan’a ulaşabilmek için en az bir defa pasaport göstermek zorunda kalıyoruz. Karayoluyla gitsek daha fazla.

Dışişleri Bakanlığı önemli bir çalışma yaptı ve bir çok ülke ile aramızdaki vize uygulamasını kaldırdı. Ama sınırlar duruyor.

Harita türlerinden de anlıyoruz ki aslında iki tür sınır var. Zira sınırları gösteren iki tür harita var: Coğrafî haritalar ve siyasî haritalar.

Coğrafî haritaya bakan; ırmak, deniz, sıradağlar gibi sınırların sunî değil, fıtrî olduğunu anlar. Bu sınırları aşmak için insanoğlunun gösterdiği gayreti de alkışlar.

Siyasî haritalar ise tam bir gayrıtabiîlik ve gayrıfıtrilik abidesi. Sunî çizgilerle dolu. Zira siyasî sınırların coğrafyada yeri yok. Bunlar, adı üzerinde; siyasi.

O halde, bırakalım yeni sınırlar koymayı tartışmayı, bu sınırlar kalkmalı. Aslında mümkünse bütün dünyada bütün siyasî sınırlar kalkmalı. Ama hiç değilse ve öncelikle İslâm coğrafyasında bu anlamsız siyasî sınırlar kalkmalı.

Bunun Diyanetle âlâkasına gelince, Hacca cismen gidişimizin siyasî sınırları, aslında hacca fikren gidişimizin fikrî sınırları ile paralel. Kim çizdiyse bu iki sınırı, birlikte çizmiş zihnimize.

İşte o yüzdendir ki namazda Kâbe’ye bir türlü gidemiyoruz çoğumuz. Gitsek de hakkıyla kalamıyoruz namaz boyunca.

Diyanet İşlerinden ve muhterem Başkanından ricam şudur:

1. Her ne demekse “milliyetçi” bir imaja sahip gibi görünen ve hatta kimilerine göre bir partinin arka bahçesi sayılabilecek kadar “millî” bir renge sahip olduğu zannedilen Diyanet’i bu yanlış imajdan ve töhmetten kurtarsın.

2. Din görevlilerimizin zihninden “lâdini ve güya millî” kahramanlarla dolu millî hurafelerin istibdad-ı rezilesini temizlesin.

3. İttihad-ı İslâmı duyunca “O da neymiş?” diyecek kadar ufuksuz, kadrolu zavallıları, sadece “açık”tan “öğretimden” diploma sahibi yapmak yetmez. Malum, diploma sadece cehaleti alır. Diyanet onları Risâletten tevarüs eden İhlâs’ın nuruyla Uhuvvet’in yüksek tepelerine çıkarıp arşa yakın ufuklarda gezdirsin de ittihad-ı kulûb (kalplerin birliği) “ham hayal” olmaktan çıkıp “tam hedef” olsun.

Tâ ki, imamlarımız imamlıklarını hakkıyla yapsın, Kâbe’ye sınırsız ulaşsın.

Cemaat de, o sâdık ve sıddık ve sadûk imamlarımızın arkasında Kâbe’yi hakkıyla bulsun. Her namazda yeniden kurulan büyük ve nurani halkaya kayıtsız sınırsız dahil olsun, manevi kazanca tam şerik olsun.

Bir dostumun tabiriyle, Allah’a ulaşmak için alan adımız—haşa—-www.kâbe.com.tr değil, www.kâbe.org olsun ki hiç kimse yolu da yöntemi de sahiplenemesin, kimse böbürlenemesin.

16.11.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.11.2010) - Bitlis’te beş gökdelen!

  (04.11.2010) - Anayasal ordinans

  (02.11.2010) - Kanun yazmak ve devrim yapmak

  (31.10.2010) - Adalet ve başörtüsü hakkı

  (26.10.2010) - Sadece ölüler, kanun değiştiremez

  (21.10.2010) - Kim daha kabahatli?

  (19.10.2010) - Ya terbiye kimin görevi?

  (14.10.2010) - Rektör nasıl seçilir?

  (12.10.2010) - Hakimler seçmeyi öğreniyor

  (07.10.2010) - Heykel ve turizm


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.