"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

HÜKÜMETİN BAŞÖRTÜSÜ İMTİHANI

15 Ekim 2011, Cumartesi
AHMET ALTAN: Devlet değişip çağdaşlaşırken, bizim “eski devletin hassasiyetini” bundan böyle askerler ve yargıçlar değil de AKP mi koruyacak? Kemalizm’in AKP versiyonunu mu yaşayacağız? Niye başörtüsünün önünü açmıyor? Kürtler destekliyor, milliyetçiler destekliyor, demokratlar destekliyor, AKP kimden korkuyor? Kamuda sadece “hademelerin” başörtüsü takabildiği bir devletten, isteyen her görevlinin başörtüsü takabileceği gerçek ve normal bir devlete dönüşmenin zamanı gelmedi mi hâlâ?
MAĞDURLAR HAYAL KIRIKLIĞI YAŞIYOR

GÜLAY GÖKTÜRK: AKP’nin türban yasağını çözmekte bu kadar ayak sürümesi; “yerim dar, yenim dar” denebilecek bir tutuma girmesi, konunun mağdurları arasında ciddî bir hayal kırıklığı yaratmış durumda.

NİHAL BENGİSU KARACA: “Meclis’te zaten böyle bir yasak yok ki” diyorsunuz. Bu şecaat arz ederken sirkatin söylemeye benziyor. O zaman neden seçilebilecek sıradan bir başörtülü aday göstermediniz?

Başörtüsü ve AKP
AKP tam dokuz yıldır iktidarda. (...)Peki, AKP bu “tam teşekküllü” iktidarı nasıl kullanıyor?
Bence iyi kullanmıyor.
Hiçbir büyük sorunda kalıcı çözümler sağlayacak kesin adımlar atmıyor.
Sorunları çözmek için bir “niyet beyanında” bulunuyor, ama bu niyeti hayata geçirecek hamleyi yapmıyor.
“Siz zamanlamayı bana bırakın, ben en iyisini biliyorum” havasında kimsenin kendine karışmamasını, sıkıştırmamasını istiyor.
Bütün iktidarlar bunu ister.
Ama demokrasilerde iktidarların böyle bir lüksü yoktur, yapması gerekeni yapmadığı zaman muhalefet onu sıkıştırır.
 Şimdi muhalefet o “uzun süren” uykusundan uyanmaya başlıyor.
BDP, fevkalade şık bir siyasi çıkışla “Meclis’te başörtüsünün serbest” olmasını teklif etti.
AKP’nin isteksizliğini fark eden MHP de hemen hareketlendi ve “ben varım” dedi.
Asla uzlaşamaz gibi görünen iki, parti “başörtüsü” konusunda uzlaştı.
AKP “he” dese Meclis’te başörtüsü yasağı kalkacak.
Ama AKP’de bir isteksizlik, bir kıvranma hâli var.
AKP’nin en esaslı adamlarından biri olan Hüseyin Çelik bile, “Başörtüsü için düzenlemeye gerek yok ki Meclis’te isteyen zaten başörtüsü takar” diyor.
Eğer öyleyse niye sizin bir tane bile başörtülü milletvekiliniz yok?
Başörtüsü takan kadınlara karşı olduğunuz için mi başörtülü aday gösterip Meclis’e sokmadınız?
Varlığının büyük bölümünü “başörtüsü yasağının” kalkmasına harcamış hatta “başörtüsü” yasasını çıkartacağım derken 2007’de söz verdiği yeni anayasayı çöpe atmak zorunda kalmış AKP, lafı dolaştırıyor ama muhalefetin bu önerisine “hadi yapalım” diye kararlı bir cevap veremiyor.
Devlet değişip çağdaşlaşırken, bizim “eski devletin hassasiyetini” bundan böyle askerler ve yargıçlar değil de AKP mi koruyacak?
Kemalizm’in AKP versiyonunu mu yaşayacağız?
Niye başörtüsünün önünü açmıyor?
BDP önerdi diye mi?
E, kendisi önerseydi. .
O önermekten korkarsa, korkmayan biri çıkar o önerir.
AKP’nin cesaretini toplamasını mı bekleyecek bu ülke sorunlarını çözebilmek için? Başörtüsü yasağını sürdürmenin anlamı ne, muhafazakârlar destekliyor, Kürtler destekliyor, milliyetçiler destekliyor, demokratlar destekliyor, AKP kimden korkuyor? Meclis’te başörtüsü özgürlüğü, üniversitelerde ve kamuda da başörtüsü serbestisinin öncülüğünü yapacaktır.
   Öyle de olması gerekir, kamuda sadece "hademelerin” başörtüsü takabildiği bir devletten, isteyen her görevlinin başörtüsü takabileceği gerçek ve normal bir devlete dönüşmenin zamanı gelmedi mi hâlâ?
Gerçeklerin üstünü örtmeyi sürdürmek şimdi AKP’ye mi düşüyor?
Bakın, bu ülkede isteyen istediği gibi giyinecek, bu ülkenin her vatandaşı kendi devletinde çalışma hakkına sahip olacak, Kürtler çocuklarını isterlerse anadillerinde eğitebilecek, cemevleri Alevilerin ibadethanesi olarak kabul edilecek.
Bunları geciktirmenin bir anlamı yok. Terör Yasası da, Siyasi Partiler Yasası da, buna benzer diğer saçma sapan yasalar da değimek zorunda kalacak.
CHP’nin bile “Anayasada Türklük yerine yurttaşlık terimini kullanalım” dediği bir çağdayız, AKP’nin değişimi yapmadan sadece "değişimi isteyerek” bile diğerlerinden farklılaştığı dönem sona eriyor.
AKP’nin de bu değişimleri gerçekleştirmemek için hiçbir mazereti kalmıyor.
Bütün şartlar müsaitken bir türlü cesaretlerini toplayıp ciddi hamleler yapamayan AKP yönetimi, bunları yapabilmek için kendilerine bir dokuz yıl daha gerektiğini mi düşünüyor?
Onlar öyle düşünebilirler ama emin olsunlar ki bu ülkenin değişimsiz bir dokuz aya bile tahammülü yok.
Ahmet Altan/ Taraf,  14 Ekim 2011
 
*******************************
 
Başörtüsünde kaçan fırsat
 
MECLİS Genel Kurulu’nda kadın milletvekillerinin pantolon giyebilmesi için düzenlenen iç tüzük değişikliği görüşülecekken, BDP son anda verdiği bir değişiklik önergesiyle pantolonun yanı sıra türban serbestisi ile erkeklerin kravat takma zorunluluğunun da kaldırılmasını istedi.
Ama AK Parti bu önergeyi desteklemedi, reddetmek durumunda kalmamak için de teklifi komisyona geri çekti. AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş da bir açıklama yaparak BDP’nin önergesini provokasyon olarak nitelendirdi.
Ben bu önergenin nesinin provokasyon olduğunu anlamadım.
Bence BDP’nin yaptığı gayet zamanında bir iş. Meclis’teki türban yasağını kaldırmak için, kadın milletvekillerinin pantolon giymesine imkân sağlayan içtüzük değişikliğinden daha âlâ bir fırsat olabilir mi? Hazır, vekillerin giyim kuşamına ilişkin kısıtlamalar gündeme gelmiş; neden bir kısıtlamayı kaldırıp diğerini bırakacaksınız? Pantolonun peşine diğer kısıtlamaları da takmaktan daha uygun bir zaman olabilir mi?
Üstelik bunu siz de yapmıyorsunuz. Siz yapsanız, “Tam da Meclis’te Anayasa değişikliği için bir uzlaşma ortamı lazımken, müzmin bir uzlaşmazlık konusunu gündeme getirerek uzlaşma ortamını dinamitlemek istediler” suçlaması yöneltilebilirdi ve AK Parti olarak sizin bundan çekinmeniz normal karşılanabilirdi.
Ama önergeyi getiren bir başka parti. Sizin tek yapmanız gereken şey, doğru bulduğunuz bir önergeyi desteklemek. Kim sizi, böyle bir destekten dolayı suçlayabilir? Kim sizden, seçmeninize defalarca çözme sözü verdiğiniz bir problemin bir parçasını çözebilecek bir önergeye “hayır” demenizi isteyebilir?
Velev ki, Meclis içtüzüğünde türbanı yasaklayan bir madde olmasın... Velev ki, bu yasak Anayasa Mahkemesi’nin 1991 ve 1992 tarihli kararlarına dayandırılmaya çalışılsın... Bütün bunlar sizin o önergeye destek vermenize engel değil ki! Ya da bu yasağı anayasal düzeyde ortadan kaldırmak için çalışma yapmanıza engel değil ki!
Desteklersiniz önergeyi, iç tüzükte böyle bir yasak olmasa bile serbestiye bir vurgu yapmış olursunuz. Faydası olmasa bile zararı olmaz. Bu arada siz de, parti olarak bu konudaki tutumunuzu almış olursunuz.
***
Açıkça söylemek gerekirse, AK Parti’nin türban yasağını çözmekte bu kadar ayak sürümesi; “yerim dar, yenim dar” denebilecek bir tutuma girmesi, konunun mağdurları arasında ciddi bir hayal kırıklığı yaratmış durumda. Son seçimlerde yine “zamanın henüz gelmediği” gerekçesiyle türbanlı aday göstermeyen, üstüne üstlük bir grup kadının bu konuda açtıkları kampanyaya karşı sert suçlamalar yönelten AK Parti, şimdi BDP’nin önergesine destek vermeyerek bu hayal kırıklığını biraz daha koyulaştırdı.
Peki AK Parti bunu niye yaptı?
Öne sürülen “provokasyon” gerekçesi inandırıcı gelmeyince, insanın aklına bir başka ihtimal geliyor:
AK Parti’nin Meclis’te türban yasağını kaldırma şerefinin BDP’ye kalmasından rahatsızlık duyması. BDP’nin bu çıkışının dindar Kürtler’in BDP’ye karşı duyduğu sempatiyi artıracağı korkusu...
Doğrusu eğer hesap buysa, çok yanlış bir hesap yapmış olurlar.
Eğer AK Parti önergeyi desteklemiş olsaydı, böyle bir şerefi BDP’ye bahşetmiş olmakla daha da itibar kazanırdı.
Oysa bugün içine düştüğü durum, bu sorunun halli için ortaya çıkan bir fırsatın kaçmasına sebep olan bir partinin durumu...
Gülay Göktürk,
Bugün, 14 Ekim 2011
 
***********************
Samimiyet imtihanı
 
TBMM içtüzüğü gereği etek giymek zorunda kalan CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey’in özel durumu, kadın milletvekilleri için pantolon giyme yasağını kaldıracak bir düzenlemeyi gerektirmişti. Nitekim bu yöndeki düzenlemede tüm partiler mutabık kaldığı için soruna çözüldü gözüyle bakılır olmuştu. Derken BDP, Meclis Başkanlığı’na kravat zorunluluğunun kaldırılmasını ve Meclis Genel Kurulu’nda başörtüsü takılabilmesine olanak sağlayan bir önerge verdi, AKP ise bunun üzerine verdiği pantolon önergesini apar topar geri çekti.
Oysa bazı doğrular kim tarafından söyleniyor olursa olsun doğrudur. Bir imkân daha heba olmuştur, gerisi laf-ı güzaftır.
Bir grup kadın “Başörtülü vekil yoksa oy da yok” dediğinde, AK Parti mahfilleri bu talebi “yakışıksız” bulmuştu. BDP önerge verdi, “samimiyetsiz” denildi. Kanun koyucuda “samimiyet” aranması başlı başına garip bir beklenti. Siz hiç, Türk Ceza Kanununu İtalya’dan iktibas edenler samimi miydi değil miydi diye bir tartışma duydunuz mu?
AKP’li simalar şimdi, “Asıl amaçları AKP’yi köşeye sıkıştırmaktı” diyorlar. Ben de diyorum ki, neden çözüm bekleyen her konuyu “strateji klişelerine” mahkûm ediyorsunuz? Dünya sadece sizin ve ajandanızın etrafında dönmüyor. BDP’nin başka dertleri olamaz mı? BDP, PKK ile arasındaki bağıntının, son iki ayda verilen şehitlerin neden olduğu imaj hasarını dindar Kürt halkı nezdinde tamir etmeye çalışıyor olamaz mı? BDP, bireysel hak ve özgürlükler konusunda duyarlı parti görünümü vermeye çalışıyor, ne var bunda? Bunu hemen “istismar”, vay efendim “tezgâh” diye yaftalamak ille de bu kadar kolay mı olmalı? Bu önerge Meclis’te bir konsensüs imkânı elde edilmesini sağlayabilirdi. Denemek bu kadar mı zordu?
“Meclis’te zaten böyle bir yasak yok ki” diyorsunuz. Bu şecaat arz ederken sirkatin söylemeye benziyor. O zaman neden seçilebilecek sıradan bir başörtülü aday göstermediniz?
“Ama siyasi engeller var...”
O zaman neden o siyasi engeli aşmak için, başka bir siyasi partinin sunduğu önergeyi bir imkân olarak görmüyor, kullanmıyorsunuz?
AK Parti’nin bu nedenle kapatılmak istendiğini, bir çekingenlik olduğunu biliyoruz, fakat o zamandan bu zamana epey yol kat edilmedi mi?
“Terörle mücadelede elimizi zayıflatır diye mi düşünüyorsunuz? Pardon ama bunları zaten ayrı kompartımanlara koymadınız mı? Terörle mücadele, siyasetle müzakere, ne anlama geliyordu? BDP ile birçok şeyi müzakere etmek durumundasınız zaten, bunu da etseniz ne olurdu?
İşin komik yani, AK Parti Genel Merkezi hıncahınç başörtülü kadın dolu. Onlar bu sorunun halledileceğini düşünüyor. Muhafazakâr, dindar kızı-eşi-kardeşi başörtülü kitle ise hiç oralarda değil. Onlar kusursuz bir “tüketici” olarak ağızlarını açmış bekliyorlar. Onlar için parti, karizma bağımlılıkları için gereken emtiayı üretmekle memur bir işletmeden ibaret. Başbakan bir kükresin yeter. O kükresin de, varsın başörtüsü meselesi hallolmasın... Pes doğrusu.
Nihal Bengisu Karaca
Haber Türk,  14 Ekim 2011
Okunma Sayısı: 1823
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • h.h.k

    15.10.2011 00:00:00

       Aman Allahim ne günlere kaldik..Bizim hassasiyetimizi savunma,eskinin ataist solculari,simdinin ise libaral solcu demokratlarina kaldi..Kendilerini gercekten teprik ediyorum..Nerede bizim milliyetci,manaviyatci ve muhafazakar kalem erbablarimiz..Nerede mangalda kül birkmayan dindar basinimiz..Siyasi tarafgirlik ne hale getiriyor..Dinimizin emri ve seair olan basortusunu savunamiyorlar..Muhalefet savunuyor destek verdigimiz iktidar savunamiyor diye seslerini cikarmiyorlar..Haydi neredesin AKP hazir muhalefet de hazirken su proplemi cozun diyemiyorlar..Yaziklar olsun boyle bir anlayisa..Iste herhade Bediuzzamanin serrinden Allaha sigindigi siyaset,böyle tarafgir bir siyaset olsa gerek..

  • bibuman

    15.10.2011 00:00:00

    Ya Rabbi...Sen AKP yöneticilerine; Asrın Vekiline,asrın dehşetli şahsına karşı koyması için içtima-i sahada nasip ettiğin anlayışı nasip et.Sen nasip edersen zaten Üstad’ın içtima-i ölçüsü siyaset sahnesinde gözükmüş olur ve hakikat ortaya çıkar.
    Eğer Hakim ismin buna müsaade etmiyorsa Adl isminin tecellisi sonucu senin inlinde olması gereken kişileri başımıza getir ki asrın dehşetli şahsından ilelebet kurtularak Üstad’a nasip ettiğin müjde dolusu tespitler sırr-ı icaza binaen ortaya çıksın.AMİN

  • Hasan DOĞAN

    15.10.2011 00:00:00

    Evet demek neymiş bu AKP’nin yaptığı siyaset menfaatleri gereğiymiş ki bu da zorlu ve mayınlı işlerden uzak durmaktır.2008 deki velev ki başörtüsü siyasi simge diyerek büyük bir yanlışa giren RTE kapatılma eşiğinden zor bela dönmüştü kim bilir o dönem ne vaatler verildi.Belki de başörtüsünü ağzına almaması bundandır.Peki niçin Filistin Gazze ve Somali için bu kadar çırpınıyorda bu mağdurlar için bir parmağını taşın altına koymuyor.

  • Capar

    15.10.2011 00:00:00

    Zava zingo deyip milleti oyaliyorlar ,bu milletin saf dindar kesimi yokmu olan onlardan cikiyor basiret te kalmadi artik bu olayin büyük bir ,insanliga, kadinliga yapilmis bir kisitlama ve apacik bir zorbalik oldugu ortadayken hala ne bekliyorlar.Yapamayacaklari islerde hava atmayi iyi biliyorlar.Bazi nurcular da belki Allahin hikmetine uygundur ,gibi laf sarf edecegine.Kadere teslim en son hadde düsünülmesi gerekirken proplemin varoldugu surede teslim olmak,hicbir kamil imanin göstergesi de degildir...Bir basörtüsü magduru ögretmen olarak simdi ne kadarda isteyerek türk milletinin cocuklarini avrupa yi sollayacak maddi ve manevi kaynaklarla donatmak isterdim.Fakat bir azinlik kendini vatanperver idiia edenler den dolayi avrupaya gelmeyi tercih ettik.Bizi buralarda dilencilik ettirenlere eyvahlar olsun,hakkimi kendi adima ve bütün türk milletinin masum evlatlari adina ahirette almak istiyorum.vesselam..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı