Felsefe talebesiyle medeniyet tilmizleri, Müslümanları ecnebi âdetlerine ittiba ile şeair-i İslâmiyeyi terk etmeye dâvet ettiklerinde, Kur’ân Nurcuları böylece müdafaada bulunurlar:
“Eğer dünyadan zeval ve ölümü ve insandan acz ve fakrı kaldırmaya iktidarınız varsa, pekâlâ, dini de terk ediniz, şeairi de kaldırınız. Ve illâ, dilinizi kesin, konuşmayınız!
“Bakınız, arkamızda pençelerini açmış hücuma hâzır ecel aslanı tehdit ediyor. Eğer iman kulağıyla Kur’ân’ın sedasını dinleyecek olursan, o ecel aslanı bir burak olur.
Bizleri rahmet-i Rahman’a ulaştıracaktır. Ve illâ, o ecel, yırtıcı bir hayvan gibi bizleri parçalar. Bâtıl itikadınız gibi, ebedî bir firak ile dağıtacaktır.
“Ve keza, önümüzde idam sehpaları kurulmuştur. Eğer iman, îkan ile Kur’ân’ın irşadını dinlersen, o sehpa ağaçlarından, sefine-i Nuh gibi sahil-i selâmete, yani âlem-i ahirete ulaştırıcı bir sefine yapılacaktır.
“Ve keza, sağ yanımızda fakr yarası, solda da acz, zaaf cerîhası vardır. Eğer Kur’ân’ın ilâçlarıyla tedavi edersen, fakrımız rahmet-i Rahman’ın ziyafetine şevk u iştiyaka inkılâb edecektir. Acz ve zaafımız da Kadîr-i Mutlak’ın dergâh-ı izzetine iltica için bir dâvet tezkeresi gibi olur.
“Ve keza, bizler uzun bir seferdeyiz. Buradan kabre, kabirden haşre, haşirden ebed memleketine gitmek üzereyiz. O yollarda zulümatı dağıtacak bir nur ve bir erzak lâzımdır. Güvendiğimiz akıl ve ilimden ümit yok. Ancak Kur’ân’ın güneşinden, Rahman’ın hazinesinden tedarik edilebilir. Eğer bizleri bu seferden geri bırakacak bir çareniz varsa, pekâlâ. Ve illâ sükût ediniz!
“Kur’ân’ı dinleyelim, bakalım ne emrediyor: ‘Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın; o çok aldatıcı şeytan da Allah’ın azabını unutturup, sadece affına güvendirerek sizi isyana sürüklemesin.’
[Lokman Sûresi: 33]
“Hülâsa: Ayık olan, sana tâbi olmaz. Ancak siyaset şarabıyla veya şöhret hırsıyla veya rikkat-i cinsiye ile veya felsefenin dalâleti ile veya medeniyetin sefahetiyle sarhoş olanlar, senin meşreb ve mesleğine tâbi olurlar. Fakat insanın başına indirilen darbeler ve yüzüne vurulan tokatlar, onun sarhoşluğunu izale ile ayıltacaktır.”
Mesnevî-i Nuriye, s. 239-240
LÛGATÇE:
firak: Ayrılık.
ikan: Sağlam biliş, iyi bilme; delil ve bürhan üzere kabul ediş.
i’lem eyyühe’l-aziz: Ey aziz kardeşim, bil ki.
ittiba: Tâbi olma, uyma, itaat etme.
rikkat-i cinsiye: Cinsî şefkat, insanın kendi cinsinden olana acıması.
sefine-i Nuh: Hz. Nuh’un (as) gemisi.
şeair-i İslâmiye: İslâma ait semboller, âdetler.
tilmiz: Öğrenci, talebe.
zeval: Sona erme.