Bu Şuhur-u Selâse, seksen küsur sene bir ömrü kazandırıyor.
Elbette sizler gibi mücahidler onu kazanmaya çalışacaksınız. Cenab-ı Hak, her bir gecesini sizin hakkınızda Leyle-i Mi’rac ve Leyle-i Berat ve Leyle-i Kadir kadar kıymettar eylesin, âmin.
Kastamonu Lâhikası, s. 90
***
Ben bu sene çok zaif ve ihtiyar ve âciz bir halde bulunduğumdan, genç kardeşlerimden manevî muavenetlerini bu mübarek Şuhur-u Selâsede rica ediyorum. Her birisine birer birer selâm ve dâreynde selâmetlerine duâ ediyoruz.
Kastamonu Lâhikası, s. 154
***
Aziz Kardeşlerim!
İşte böyle bir zamanda, bu dehşetli hâdisata karşı, ihlâs kuvvetinden sonra, bizim en büyük kuvvetimiz, iştirak-i a’mâl-i uhreviye düsturuyla, birbirimize, kalemlerle her birinin a’mâl-i saliha defterine hasenat yazdıkları gibi, lisanlarıyla her birinin takva kalesine ve siperine kuvvet ve imdat göndermektir. Ve bilhassa fırtınalı tehacüme hedef olan bu fakir ve âciz kardeşinize, bu mübarek Şuhur-u Selâsede ve eyyam-ı meşhurede yardıma koşmak, sizin gibi kahraman ve vefadar ve şefkatkârların şe’nidir. Bütün ruhumla bu imdad-ı mane- vîyi sizden rica ediyorum. Ve ben dahi, iman ve sadâkat şartıyla, Risale-i Nur Talebelerini bütün duâlarıma ve manevî kazançlarıma, yirmi dört saatte, iştirak-i a’mâl-i uhreviye düsturuyla, bazen yüz defadan ziyade Risale-i Nur Talebeleri ünvanıyla hissedar ediyorum.
Kastamonu Lâhikası, s. 156
***
Aziz Kardeşlerim!
Sizin fevkalâde sebat ve ihlâsınızın galebesi ve o musîbeti def’inden sonra ehl-i dünya cepheyi değiştirdi. Zındıkanın desiseleriyle, bu havalide, bizlere karşı perde altında maddî ve manevî tahşidatı başlamış; gayet dikkatle ve şeytancasına, şakirdlerin hakikî kuvvetleri olan tesanüdü bozmaya çalışıyorlar. Sizlere risaleleri iade ettikleri halde, kurnazcasına dolaplar çevriliyor. Biz, sizin bir şubeniz hükmünde olduğumuz halde, bizi asıl ve merkez telâkki ettiklerinden, daha ziyade desiseleri bize karşı istimal ediyorlar. Hâfız-ı Hakikî, Cenab-ı Hak’tır; inşaallah hiçbir zarar edemeyecekler.
Fakat, bu Şuhur-u Mübarekenin eyyam ve leyâli-i mübarekesinde halis duâlarınızla bize yardım ediniz. Bir şey yok, fakat mümkün oldukça ihtiyatlı ve dikkatli olunuz. Hazret-i Ali Radıyallahü Anh ve Gavs-ı Geylânî Kuddise Sirruhu gibi kahramanların manevî teminatı “Kul velâ tehaf” [Söyle ve korkma!] ve “Velâ tahşe” [Korkma!] hitapları, bize her vakit cesaret ve kuvve-i maneviye veriyor.
Kastamonu Lâhikası, s. 158
LÛGATÇE:
dâreyn: İki dâr; dünya ve ahiret.
eyyam ve leyâli-i mübareke: Mübarek gün ve geceler.
eyyam-ı meşhure: Meşhur günler, mübarek gün ve geceler.
iştirak-i a’mâl-i uhreviye: Ahiret yönelik amellerde ortaklık, birbirinin sevabından hissedar olmak.
muavenet: Yardım.
şe’n: İş, gerek, özellik.
Şuhur-u Selâse: Üç Aylar; Recep, Şaban, Ramazan.
tesanüd: Dayanışma.