Dünyayı kötüleyen hadis-i şerif ve bu konuda İslâm âlimlerinin yaptıkları yorumlara baktığımızda ruhbaniyetvârî bir tarzda dünyadan el-etek çekme gerektiği gibi bir anlayışa kapılırız. Gerçi bunları okuyanların da çoğu bunlara uymaz.
Risâle-i Nurlarda yer alan dünyanın üç yüzüyle ilgili izahlara baktığımızda bu açıklamaları yerli yerine oturtur, dünyaya hangi yönüyle bağlanmamız, onu hangi yönüyle terk etmemiz gerektiğini anlarız.
Bütün bunlar dünyanın, insan nefis ve arzusuna yönelik fâni, geçici, sefahet yönüdür. Bu yönüyle dünyayı sevmek ve bağlanmak felâkettir. İnsanın hem maddî, hem de manevî hayatını mahveder.
Dünyanın ahiretin tarlası, fidanlığı ve Esmâ-i Hüsnânın tecelligâhı olması yönü ise sevilebildiği kadar sevilmeli, çalışılabildiği kadar çalışmalı.
İşte sahabe dünyaya bu yönüyle bakıyor, ölmeyecekmişcesine dünyaya sarılırken yarın ölecekmişcesine de ahirete çalışıyordu. Hz. Ömer’in (ra) şu bakış açısı buna çok güzel örneklerden biridir:
Birgün Hz. Ömer’in (ra) huzuruna bir istekle bulunmak üzere taşradan Cüveybir isimli biri gelmişti. Hatip birisiydi. Dünyadan söz açmış, kötülemiş küçümsemiş, çok değersiz bir nesne olarak tanıtmıştı. Hz. Ömer (ra) onun bütün bu söylediklerinin onun yaptıkları ve yaşadıkları olduğuna dikkat çektikten sonra şunları söylemişti: “Dünya bir azık hazırlama diyarıdır. Ölünceye kadar hazırlarız bu azıkları. Mükâfatlandırılacağın veya ceza göreceğin amelleri burada yaparsın.” (Müntehap, s:132.)
Dünya bir hizmet alanıdır. Ücreti ise ahirette alırız. Hayır namına ne ekersek orada onu biçeceğiz. Herbiri, Esmâ-i Hüsnanın birer güzel aynası olan yaratıklara tefekkürle bakıp, o güzel isimlerin tecellîlerinden Rabbimizin büyüklüğünü anlayabildiğimiz ölçüde de ondan istifade ederiz. İnsanı hayretten hayrete sevk eden bütün bu güzellikleri temâşâ, mütalâa; Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahuekber’le mukabele bize hesapsız sevaplar kazandırır. Herbir çiçek, meyve bize o büyük zattan nice mesajlar sunar, bir kitap gibi okuruz.
Dünyayı ahiretin bir tarlası olarak gördüğümüzde bu tarlaya ektiğimiz iyiliklerin orada sevindirici meyvelerini, ürünlerini toplarız. Bunlar ahiretin tehlikelerine karşı birer set, perde ve kalkan olur. Dünyamızı olduğu gibi ahiretimizi de cennete çevirir.
İşte sevdiğimiz dünya budur bizim.
08.08.2006
E-Posta:
[email protected]
|