Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

İç bütünlükten çoklu siyasete



Bir Avrupa yolculuğumuz vardı. Bu günlerde hız kesti sanki. Yoksa bilmediğimiz sebeplerle yolda çeşitli engeller mi var? AB süreci son yarım yüzyılımızın bitmeyen güzergâhı, ancak yolu kesenlerden ve fazladan “esenler”den geçilemiyor.

Birlik ruhu ile coşan, AB gündemi ile depreşen ve “ülkeyi böldürmeyiz” nakaratı ile sloganlaşan belirli kesimler, misyonerlik korkusunu da salıyorlar. Her ne kadar “Dinime dahleden bari müselman olsa” deyimiyle ele alınması gereken Rahşan Hanım gibilerin bu hassasiyeti (!) ayrıca değerlendirmeye muhtaç.

ABD’nin kumandasındaki Ortadoğu projelerinin taşeronu olmak, ya da İsrail’in bombaladığı, yaktığı ve yıktığı harabe ülkeleri “imar edeceğiz” diye çatışma sınırına yerleşmek veya bize biçilmiş kaftanlarla mutlu olmak çocukluğuyla süper ülkelerle birliktelik büyüsüne kapılmak, aslî rol haritamız mı?

Bir sorunun cevabını netleştirmeye çalışmıyorum. Çünkü birden fazla şık var ve her birinin doğruları var.

Ortadoğu mu yoksa Avrupa ülkesi miyiz?

ABD peyki miyiz, yoksa İran-Suriye hattında mıyız?

Demokratik bir ülke mi yoksa üçüncü sınıf yönetim yaklaşımı ile daralmış bir ülke miyiz?

Bu soruları çoğaltabiliriz. Tamamen doğrusu yok şu anda. Sosyal ve siyasî değişmelerin akışkanlığı, gelişen şartlar ve bizim yol almaya çalıştığımız “medenî, kalkınmış, demokratik ve kültürel bağları ile yaşayan bir ülke” tasavvuru, bütün cevapların bileşkesini taşıyan ekonomik, siyasî ve güvenlik boyutunda bağımsızlığını koruyan bir ülke şartlarında mümkün.

Bunu nasıl sağlayacağız? Kılavuz kaptanımız var mı? Resmî görüşler, yenilenmemiş doktrinler ve toplumla çatışan asimetrik değerlerle bütünleşme ve yol almak mümkün mü? Ya da İslâm dünyasının geri kalmışlığı bize model olabilir mi? Ya da batının değer tanımaz, İslâmofobik şartlanmışlığı bize hitap eder mi?

ABD-İsrail-İngiltere tasarımı siyasî modayı kapmak veya onlara yarenlik yapmak, tabiri caizse bizi kurtarır mı? Askerî ağırlığımızla iç politika ve siyasî iradeye posta koyarak, süper güçlerin demokratik çıtasını ne kadar yakalayabiliriz?

Teknoloji üstünlüğünü, ahlâkî normlarını ve birbirini anlamaya dayalı sosyal mukavelesini; anayasal zemine oturtmamış, devlet-millet kaynaşmasını sağlayamamış bir ülkenin uluslar arası arenada ne kadar ağırlığı olabilir?

Himmete muhtaç olanların bizden medet umması karşısında, “kel başa şimşir tarak” durumumuz, bütün çıplaklığıyla sırıtmayacak mı?

İran mı, ABD mi, Avrupa Birliği mi, İslâm Birliği mi yoksa bağlantısızlar mı?

Uluslar arası sözü ve iddiası olan bir Türkiye’nin elbette ki takas lüksü yoktur. Her şıkkın bir ağırlık değeri var ve dinamik siyaset bunların ağırlık merkezine kendi kodlarını ve stratejisini yerleştirerek politikalar üretmeyi gerektirir.

Bu anlamda devlet çatısında birlik var mı? Bu soruya rahatlıkla olumlu cevap veremiyoruz.

Özellikle Cumhurbaşkanının hükümetle çatışacağı konuları kamuoyu nezdinde yürütmesi, komutanların siyasî beyanları ve bazı siyasî organizasyonların, muhalifini zedeleme adına geliştirdikleri ilkesiz tutumlar, demokratik birliği ve devlet kurumsalını parçalı göstermektedir.

Bunun sebebi de resmî çerçevesi kendinden menkul zevatın Kemalizm adına konjonktürel konumunu devlet ideolojisi gibi dayatma ve kendi alışkanlıklarından fedakârlık yapmak yerine, milletle çatışacak bir oligarşik zeminden beslenmelerinden kaynaklanmaktadır.

Bir çok toplumsal uzlaşma arayışının, yeni şartlarda beraberce tutum geliştirme sürecinin işlememesinin sebebi, kör düğüşünün sebebi, tek tip muhakemesizliğinin düşüncelere dayatan akla ziyan refleksleridir.

Vatan sevgisinin tahvile dönüşmediği, dinî değerlerin istismardan uzak olduğu, demokrasinin ortak kabul gördüğü, farklılığın amaç birliğine katkı yaptığı bir insanî kimyayı oluşturmak zorundayız.

Bunun için ülke kaynaklarımızı ve yerli düşüncelerimizi beraberce Avrupa’nın müsbet teknoloji ve demokrasi argümanları ile birleştirmeye ne engel var? Sonra tarihî müşterekliğin ve ortak inancın ekonomik-sosyal paydaşları yapabileceğimiz İslâm ülkeleri ile aynı coğrafyanın kaderini değiştirmeye ne mani var?

Sonrasında ise, karşılıklı yarar ve zararından emin olacağımız başlıklarda ABD ile işbirliğine de sıra gelecektir.

Sahi AB yolculuğunu kaçırtacak ve arızalı bindiğimiz treni durduracak gelişmelere dikkat edelim. İnsanımız ve onu insanca yaşatacak her gelişmeye evet. En az riskli ve değerler zincirine dahil olabileceğimiz halka Avrupa görünüyor.

Önce iç bütünlük, sonra çoklu siyaset.

30.08.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.08.2006) - Yetkililere konuşma diyeti

  (28.08.2006) - Askerî söylemler ve siyaset rafinerisi

  (27.08.2006) - Kendini tanıma serüveni

  (24.08.2006) - Hükümetin yolu

  (23.08.2006) - İyi sonuçları görmek

  (22.08.2006) - YÖK'ün keyfîliği

  (21.08.2006) - Ufuktaki seçim ve seçmen

  (20.08.2006) - Ali'nin yolculuğu

  (17.08.2006) - Diyanetteki açılımlar ve yenilenme

  (16.08.2006) - Ateşi kesmeyen BM kararı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004