Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 25 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Davut ŞAHİN

Kısa bir demokrasi tarihi



Önce adı meşrûtiyet, cumhuriyet ya da demokrasi değildi. Seçim de yapılmıyordu. Ülke bir padişah tarafından yönetiliyordu. Ama kimse zaten mevcut yönetimin meşrûtiyet, cumhuriyet veya demokrasi olduğunu da iddia etmiyordu. Gül gibi geçinip gidiyorduk…

Sonra nedense isim değişikliği yapıldı. Yeni yönetim biçimimiz “cumhuriyet”ti. Yaşasın seçim vardı. Halka seçme ve seçilme hakkı verilmişti. Hatta sadece halka değil, başının açık veya kapalı olmasına bağlı olmaksızın kadınlara da bu hak verilmişti sanki. Ama seçim en az iki alternatif arasından yapılırdı. Bizde ise tek bir seçenek vardı ve onu seçmemizin cumhuriyet olduğu ileri sürülüyordu.

Dışarıdan kimi zorlamalarla başka alternatiflere izin çıktı. Ama bu kez de, herkesin, meselâ jandarmanın gözü önünde seçmemizi istediler. Seçtiklerimizi de gözden ve gönülden ırak bir yerde bizden habersiz sayacaklardı. Nitekim öyle de oldu.

Sonra bundan da vazgeçtiler. “Siz akıllı insanlarsınız. Yanlış yapmazsınız. Bakın size bir fırsat veriyoruz. Gizli oy kullanacaksınız, onu açık açık sayacağız. Bu iyiliğimizi de unutmayın” dediler.

Fakat “Biz adam olmayız”, gittik onları değil, başkalarını seçtik. Bu “kazığımızı” unutmayacaklardı. O zaman anlamışlardı, “Kimse işitmesin millet düşmanımız” gerçeğini. Bunu bir kenara yazdılar.

Ve bir gün ansızın, bizim seçmediklerimiz, biçim seçtiklerimizi kelepçeleyip götürdüler. Götürüp astılar.

Mesaj açıktı: Bakın böyle yaparsınız, böyle olur. Söz dinleyin azıcık.

Ama bizim söz dinleyeceğimizden emin olamadıkları için, seçtiklerimizi denetleyecek yeni kurullar, makamlar icat ettiler. “Canım böyle şeyler demokrasilerde olur. Yormayın siz kafanızı böyle şeylerle” dediler.

Biz yine akıllanmamıştık. Gidip olmadık kişileri seçtik. Önce bölmeye çalıştılar oylarımızı olmadı. Muhtıra verdiler. Yine olmadı. Darbe yaptılar. Yine olmadı.

Şimdi oturmuşlar, şu seçim meselesini halletmenin bir yolunu arıyorlar. Devletin dine alabildiğine müdahale ettiği rejim laiklik; kimi kurumların eylem ve işlemlerinin yargı denetimi dışında olduğu devlet “hukuk devleti” oluyor da, neden seçimlerin olmadığı bir rejim “demokrasi” olmasın.

Ah şu bizim kalın kafamız yok mu…

25.06.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (24.06.2007) - Pehlivanların korkusu

  (23.06.2007) - Gençliği bekleyen tehlike

  (22.06.2007) - Özkan'ın demokratlığı

  (21.06.2007) - Çölaşan’ın yakaladığı detay

  (20.06.2007) - Seçim yaklaşırken

  (19.06.2007) - Yerli Rocky

  (17.06.2007) - Genç Sivillerden ÖSS soruları

  (16.06.2007) - Şiddeti pazarlamak

  (15.06.2007) - Kurtlar vadisi-gerçek

  (14.06.2007) - "Emekli"lerin ne konuştukları önemli

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004