Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Davut ŞAHİN

Hudson senaryosu mu?



Medyanın ana haber bültenlerini izliyorum: Savaş tamtamları çalıyor. Bülten boyunca askerî harekât ihtimali göz önünde tutuluyor. Kimbilir kaç saat boyunca üniformalı asker görüntüsü... Hemen ardından yürek burkan şehit cenazelerini izliyorum… Ağlayan ana ve babalar... Bayrağa sarılmış şehitlerin tabutları omuzlar üstünde gidiyor. Protesto eden kalabalık ve “Hepimiz Mehmetçiğiz” pankartı taşıyan minik bir çocuk.

Milletçe bu görüntüleri izleyen bizler, “Kuzey Irak’a girmek için daha ne bekliyoruz” demeye hazırız artık.

Daha birkaç ay öncesinde her şey tıkır tıkır giderken, Türkiye’ye ne oldu da birden bire sis perdesi indi, savaş rüzgârları çıktı?

Ne hikmetse, birden aklıma Hudson senaryoları geliverdi.

Hatırladınız değil mi?

Hani Haziran ayında Türk dâvetlilerin de katıldığı toplantıda ele alınan senaryodan bahsediyorum.

Özetle şöyleydi:

-Anayasa Mahkemesi Başkanı bir suikasta kurban gidecek…ti.

-PKK’nın canlı bombası İstanbul Beyoğlu’nda kendini patlatıp 50 masum insanın ölümüne yol açacak…tı.

Ve dikkat buyurun:

-Türkiye 50 bin askerle Kuzey Irak’a girecek…

Türkiye ile ilgili, enstitüde konuşulan bir başka konu ise “PKK’nın üst düzey elemanlarının bu aşamada yakalanıp ABD tarafından Türkiye’ye teslim edilmesinin ne getirip ne götüreceği.” Ancak iddialara göre Türk katılımcılardan bir veya ikisi buna “seçimler öncesi hükümetin işine yarayacağı” gerekçesiyle karşı çıkmış.

Yine dikkat buyurun:

Toplantıda Genelkurmaya bağlı Stratejik Araştırmalar ve Etüt Merkezi SAREM’in direktörü ile Washington’daki askerî ateşe ve diğer bazı yetkililer hazır bulunmuştu. Hudson Enstitüsü Türkiye uzmanı Zeyno Baran’ı söylemeye gerek yok… “Kehanetleri”yle meşhur Baran, Hudson’daki toplantıyı ve görüşmeleri doğruladı. Ancak “farazi” vurgusunu yaparak.

Aradan 4 ay geçti. Kuşkusuz “Hudson”daki senaryo aynen uygulanmadı. Deşifre edildiği için “uygulanamadı.” Geldiğimiz noktaya bakarsanız, bu oyunu sahneye koyanların, demek bir başka senaryosu daha varmış.

İnşallah bu “oyun” ve hesaplar bozulur.

Hani “Al-i İmran” da şu âyet çok calib-i dikkattir:

“Onların bir hesabı varsa, Allah’ın da bir hesabı var. Onlar bir düzen kurdular. Allah da bir düzen kurdu. Allah düzen kurucuların en hayırlısıdır.” (54)

24.10.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (23.10.2007) - Eğlenceye paydos

  (20.10.2007) - Edebiyatçı eli

  (19.10.2007) - Yazar ve patron ilişkisi

  (18.10.2007) - Acımasız şöhret çarkı

  (17.10.2007) - İş işten geçmeden

  (16.10.2007) - Bayram notları

  (12.10.2007) - RTÜK, Yağmurdereli, bayram

  (11.10.2007) - Şehidi dansla uğurlamak

  (05.10.2007) - Eleştiriler haksız mı?

  (04.10.2007) - Mahalle baskısı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri