Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Bir utanç dosyası daha: Düşünceye hacir…

Önce karalama kampanyası açıldı, ardından görevi askıya alındı, hakkında dava açıldı ve en nihayet mahkûm edildi.

Cezası ertelendi ama başka bir cezayla ikame edilerek. Erteleme siyasi davranış denetimi koşuluna tâbi kılındı. Yani düşünsel ve siyasi açıdan hacir altına alındı…

Prof. Dr. Atilla Yayla’dan söz ediyorum.

Yayla’nın yaşadıkları, son iki yılda başına gelenler “Türkiye’nin son yıllardaki en büyük ayıplarından birisi”dir.

Atilla Yayla Türkiye’deki liberal eğilimin önde gelen temsilcilerindendir. Yetkin bir profesör, yurt dışında saygın bir isimdir. Teorik çalışmaları kadar siyasi haklar ve demokrasi konusundaki tavırları ve mücadelesiyle öne çıkmış bir aydındır.

Türk siyasi ve hukuki düzeninin Atilla Yayla’ya reva gördüğü muamele, Yayla’nın kimliği dikkate alınınca, sadece ona değil, ifade özgürlüğüne, bırakın ifade özgürlüğünü, düşüncenin bizzat kendisine, düşünmeye yönelik bir tahkirdir.

Öyküyü herkes biliyor, bilmeyene de biz hatırlatalım…

Atilla Yayla önceki yıl İzmir’de, AK Parti Gençlik Kolları tarafından düzenlenen “Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri’nin Toplumsal Etkileri” başlıklı bir toplantıda, 37 kişinin önünde bir soruya yanıt verirken Atatürk heykellerini kastederek, “sormazlar mı yabancılar neden her yerde bu adamın heykelleri var diye” sözleri üzerine, yani Atatürk’e “adam” dediği için bir linç girişimiyle karşı karşıya kalmıştı…

Sistem hızla harekete geçmiş, üniversite rektörü tarafından ders verme yetkisi elinden alınmış ve hakkında idari ve adli soruşturma başlatılmıştı.

Dava, tahmin edileceği gibi 5816 sayılı Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanun’a muhalefetten ve TCK’nın 53’üncü maddesinden açıldı.

Hakkında 4.5 yıla kadar hapis cezası istendi.

Sonuç: İki yıl sonra Yayla 1 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm edildi.

Yukarıda da söyledik cezası ertelendi Atilla’nın…

Ancak Denetimli Serbestlik Yasası kapsamında bir uzman tarafından 2 yıl denetim altında tutulmasına karar verildi.

Yayla bu süre zarfında aynı suçu işlerse cezası infaz edilecek.

Buna kararı ise denetçi verecek…

İnanılır gibi değil…

Bir kere Yayla’nın avukatı Murat Dinçer’in de söylediği gibi bu iddianamenin düzenlenmesi olması bile başlıca düşünce ve ifade özgürlüğü ihlalidir.

Böyle bir cezasının verilebiliyor olması trajik komik bir hadisedir.

Ama asıl vahimi Yayla’nın, bir siyaset bilimi profesörünün, bir ülke aydınının yazacağı yazılar ve söyleyeceği sözlerinin sürekli izlenmesi, değerlendirilmesidir.

Böyle bir şey düşünülebilir mi?

Neyi denetim altında tutarsınız? Hırsızı tutarsınız, gaspçıyı tutarsınız, düşünce suçunun denetimi olur mu?

Düşünce suç olunca o da oluyor işte…

Ceza infaz sistemindeki iyileştirme düşünce suçunun olduğu bir diyarda böyle manasız ve tehlikeli sonuçlara yol açabiliyor.

Peki şimdi kim denetleyecek Yayla’yı?

Nasıl denetleyecek? Nerede denetleyecek?

Kürsü de mi? Gazetelerde mi? Kitap yazarken mi?

Böyle bir şeyi düşünebilmek, buna uygun bir “komiser” atamak ve bunu uygulamaya sokmak ancak otoriter düzenlerde olur…

Stalin’in Sovyetler’i, Hitler Almanya’sı, Franko İspanya’sı mıdır burası?

Böyle bir hukuki prosedürün asli gerekçesi ne olursa olsun, böyle bir durum bir ülke için, demokrasi için, hukuk devleti için bir yüz karasıdır.

Suçlandığı konuşmada Yayla, “Kemalizm ilerlemeden çok gerilemeye tekabül etmektedir…” demişti…

İşte size yeni bir kanıt daha…

Yeni Şafak, 1 Şubat 2008

Ali Bayramoğlu

02.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Asıl yasaklardan korkun

  Yasaklar cidden kalkacak mı?

  ‘Keşke’ler ve ‘gerçek’ler

  Öğrenci affı gerek

  Bir utanç dosyası daha: Düşünceye hacir…


 Son Dakika Haberleri